taşladım binlerce kez nefesini
bileğime vura vura şefkatin
….dikenlerin yurdu yoktur
Sıçrar ötelerde birikir orman olur
orada bulmuştum seni
gereksinirken tek damlasına yüzünün
önemli değil öteki toprakları sula kılcal kılcal
gözlerin şımarık kelebeklerden daha da güz
dalındayken çürümüş ayvaların
yanabildiğin kadar yan ama
son söz bana kalsın
hayır yalansın
izin verirse iklim dizginini kırar sürgün
goncalar pıtrak pıtrak örgüdür
son an senden alacaklı ben aşktan
öyle bir karahumma ki tam söndü sönecek
derken sökün eder sancı yeni baştan
sen kim gibisin bilmem
kimseler sen gibi değilken
tam zamanı yeni bir kışa hazırlanmanın
karıncayı ürkütmeden taşımak gibi bahara
seni ….o uzun gece yarılarına
başka bir karadut kırmızısını sağarken kadehime
inan
başka bir karadut kırmızısını
kadeh kadeh yutarken
şuracıkta kendine gülümsüyor
parmaklarım bu bulanıklığın tanımı
tozlu raflarda gizli
seni yakalasam iki dizenin arasındaki
tek atımlık sözcüğe gömeceğim
bir taşın gövermesi nasıl
biraz yeşilimtırak biraz gri gri
ve biraz acıysa
yüksek masumiyetin intikamı bu
elbette ömürlük sevişmelerin son zorluğu
salınışların bir şiiri bulandırışı kadar
arşın arşın berrak
olsun
ışır dölünü boğan bu bulutlar
seni yazdığım sürece tutanaklara
Necdet Arslan
Kayıt Tarihi : 24.9.2019 15:01:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!