Şuradan Buradan, Buhurdan

Misafir olduğum evlerde
Geceler uzun gelir
Yatağımı özlerim
Bana seni anlatırlar
Gezdiğim yerlerde
Çiçekler soluk gelir
Ben çiçeğimi isterim

Nazımdır kaynattığım
Kırk cezveye bölünmüş
Bir katran karası kahvede fallar dökülür
Yine yollar görünür
Yine devlet görünür
Kaç vakittir senin geleceğini beklerim
Üç vakiittir fırına baklavalar sürülür

Nedense izini yitirdiğimi anlamıyorum
Gökyüzünün boşluğunda
Sönmüş iki yıldızın tanıklığına inanmıyorum
Yorgun bir tabancaya mermi sürülmüş
Umut senin gelmende
Tetiğe dokunamıyorum

Uykularım kuş uykusu
Uykularım kış uykusu
Birinde hışırtılar ayak seslerinin sevincinde
Birinde mevsimler yalnızlığın geçişinde
Uyandığımda her şey güzel olacak bir inansam
Bedenimi dondurmalarına izin vereceğim
Son yüzyılda
Kedersiz bir dünyaya doğacağım

Nazlı nazeninler
Burnu büyük geçkinler
Sizi bekleyen mezarlarda ayrıcalık yok
En uzun misafirliği varlığın
Yokluktadır

Yaşamı yaşayın

Gerisi
Şuradan buradan
Buhurdan