Babasına getirdiği su kadar aziz olan bir çocuğum
Tanrı beni rahmetinden mahrum etmeyebilir
O halde bu gökyüzüne talibim
Devrederse günahlarım bir gün bana
Hadi yağmurun yağmadığını farz edelim,
Dinle sevdiğim, bu ayrılık saatidir.
Dünya var olalı beri çirkin ve soğuk,
Erken içeceğimiz bir ilaç gibi.
Tadı dudaklarımızda acımsı, buruk.
Bu saatte gözyaşları, yeminler,
Boş bir tesellidir inandığımız.
Devamını Oku
Dünya var olalı beri çirkin ve soğuk,
Erken içeceğimiz bir ilaç gibi.
Tadı dudaklarımızda acımsı, buruk.
Bu saatte gözyaşları, yeminler,
Boş bir tesellidir inandığımız.
Biatcı YAZAR-ÇİZERLER-ŞAİRLER
Çıkın dünyamızdan. Güle güle Cennetinize…
Ve şunu başta irdelemek istiyorum, gerçek halk, Atatürk Cumhuriyetinden, sosyal hukuk devletinden yana olduğunu ima edip; ama sadece giden düzenden iktidar yanlıların gücünü, hohkabazlıkları ve baskılarını yazarak-reklamlayarak UMUTSUZLUK saçanlar da, gözümde bir şeriat şartlatanı ve düzen biatcısından farksızdır…vurgularım!
Şiir ve şair, yazar-basın: Akıcı ve gerçekçi toplumsal, hukuksal yarayı İrdeliyor ve usta-onurlu şair, yazar-basın biat yerine objektifliği, onuru/insan değerini, kadın erkek eşitliğini ve ar/namusu tercih ediyor olmalı. O zaman budur yazar, budur gerçek yürekte onurlu zihinde özgür-usta yazar… Düzenden yana olan şair, yazar-basın özgür ya da usta, objektif olabilir mi? Ne zaman olmuş ki?
Özgür şair ve yazar ve basın, tam istediği bir düzende yaşıyor olsa dâhi, o düzeni eleştirebilendir!
Ancak günümüzde, bir onurlu şair-yazar olarak izlediğim, duyumum ve gördüğüm şöyle. Biat çıkışlı yayın, tv, basın bir biriyle yazar çizer ve şairlere kadar varan boyutlarıyla kim daha iyi pof pofluyor ve yalakalık ediyorlarla yarış halindeler... Öyle ki adeta bir yandan aç sırtlanlar gibi diğer yandan saray ahalisine imrenen baylı-bayanlı dalkavuk/mankenler, et-kemikten ve elmas-altın dolu çuvallardan pay almak için nerdeyse bir birini yiyecekler!
Edebiyatımızın içine düştüğü şu hale bakın siz! Gelecek yüz yılda genelimiz, onurlu yazar çizerler olarak toplum katmanında yer alsak dâhi, yurdumuzda ki şimdikilerin utancını herhalde bir yüz yıl üzerimizden atamayacağız..
Ancak bizim bu alanda mücadelemiz, bu duruma düşmemek için, son noktaya, bir sanat eserine, bir özgürlük şiirine, tek kalacak yüreği sevgi dolu şaiire..ve en son mısra, yazılcak sözcüğe kadar devam edecektir..
Sayın edebiyat elçileri ‘Verdinizse gidenli umut oyunuzu” hiç olmazsa havaya vermeyin/uçmasın, edebiyat ve sanata kem gözle bakanların cebine girmesin..
Biatcı yazar-çizer çoğalmasın ki siz özgür ve vicadanı, yüreğiyle yazanlar..o çokluklar batakhanesinde batmasın..
Bırakalım onları, hatta davul-zurna ile cennete, yollayalım..
Bizlere ise tozu toprağı olsakta/kalsakta yer yüzü YETER!
şimdi baktım da..
Artık ben de neyi nereye nasıl koyarım şimdiden kestiremiyorum!
Sünnetsizleri bence sünneti yaşamayanlar anlamında kullanmış,
sünneti seniyeyi tam olarak yaşamayan müslümanı da içine aldığı gibi gayri müslimlerinde tamamını olmasa da büyük çoğunluğunu içine alan bir ifade.sanı/yorum.Saygılar sunuyorum.
''Sünnetsiz bir iklimin yüksek basıncında nefes alırken ''
Bu kalemi çok yakından tanıyor, şiir açıklama konusunda ne kadar titiz birisi olduğunu biliyorum.
'Kültür emperyalizminin tesiri, baskısı, yüklenmesi altında yaşarken' anlamında kullanılmış. O kadar derinine inmeğe gerek duymadım. O konuyu açmak ve tartışma zemini hazırlamak istemedim.
Sünnet, bilindiği gibi iki anlamda kullanılmaktadır. Açıklamamda, o sünnetten bahsetmedim. Sulandırılır diye...
Basıncın sebebini yaratan o sünnetsizlerdir. Felaket olarak bize ne geldiyse, batıdan, sünnetsizlerden geldi.
Fakat Yahudiler sünnet olurlar. Onlardan, felaketin daha âlâsı geldi ve gelmekte… O nedenle o iki din mensuplarına birden ‘sünnetsizler’ denemeyeceğinden bu konuyu açmamayı yeğlemiş, sadece İslamiyet konusuna değinmiş, sünnetsizler tarafından yabancılaşma ve dinden uzaklaşma konusuna değinmeyi uygun görmemiştim. Yahudi, Hıristiyan ve diğerlerinin her türlü faaliyetlerini sebep olarak göstermemiş, dışarda bırakmayı tercih etmiştim. Şair, bu dizenin dışında; yani şiirin genelinde etkileyenlere değil, etkilenenlere değinmiş, ben de öyle yapmıştım.
Neticede yine öyle bir başlık atarak iki anlamı da çağrıştırma yoluna gitmişse, Yahudi oyunlarını atlamış ki bu onun için bir eksikliktir, sadece sünnetsizlerden bahsetmiş, Hıristiyan’ları kastetmiş; kültür emperyalizminin sebep olduğu dinimizden uzaklaşmak, onlar gibi davranmaya başlamak konusuna değinmiş ve yeni nesle geleceği onarmayı önermiştir.
Sayın Onur Hanıma açıklamalarından dolayı şahsım adına teşekkür ediyorum.
Yanlız şu kısmı tam olarak anlayamadım.
''Sünnetsiz bir iklimin yüksek basıncında nefes alırken ''
buradaki teşbihi algılayamadım.
Sayın Yanıltan Işıklar,ağaç yaş iken eğilir.İslami düsturlar doğrultusunda çocuklarımızı yetiştirmemiz elbete gerekiyor.
Bir anne-baba olarak bu bir vazifedir.İslami ahlaktan sapan,dur ve durağını bilmeyen sübyanlar mı yetiştireceğiz.
Yeryüzünde en mukaddes din İslam dinidir.Hoşgörü ve sevgiyi en güzel şekilde aktaran Kur'andır.Keşke dinimizi daha çok yaşasak....
Sizin dininize karışmıyoruz,saygı duyuyoruz.Bir Türk vatandaşı olarak benimsediğimize göre;sizinde aynı hassasiyetle saygı duymanızı bekliyorum.
Akan sular bir gün sizde de durulacaktır,kalp başka söyler dil başka söyler.Sizin bir şiirinizi okudum,sevgiye ve hürmete değer verdiğinizi hissettim.
saygılarımla.
Naci mi köpek mi deseler Naci mide bırakmam köpeğini de
Naci mi denize nazır bir yalıya koyarım Emniyette olsun diye köpeğinide bahçesine salarım.Kapısına da dikkat burada köpek var diye yazarım.
Sayın Fikret Bey,
“Çocukların kendi geleceklerinin mimarı olmasına şans verebiliyorsunuz yani”
Atatürk, Türkiye Cumhuriyetini çocuklara ve Gençlere emanet etti. Yeni nesilden hep ümitvardı. 23 Nisan ve 19 Mayıs, yurdumuzun çocuklar ve gençlere emanet edilişinin bayramları olarak kutlanmaktadır. Neden itiraz etmiyorsunuz?
”Beş yaşında kuran kursuna yollanan ve doğru veya yanlış bir felsefeyle beyni yıkanan bir çocuğun, bu felsefenin dışına çıkıp kararlar verebileceğine ihtimal verebiliyorsunuz yani...”
Şiiri ben yazmadım. Sadece açıkladım. Yazan da beş yaşında bir çocuk değil, sizim bizim gibi yetişkin, şair geçinen biridir.
“Beş yaşında, içinde bulunduğu toplumdan dolayı, putlara tapmaya inandırılan bir çocuğun, büyüdüğünde, o güne kadar inandırıldığı her şeyin yanlış olduğunu, doğru yolun İslam olduğunu kavrayacağını ve cehenneme gitmekten kurtulacağını mı düşünüyorsunuz?”
“İslamiyet ile tanışır, akılını da kullanırsa neden olmasın? Bir alimden bir zalim, bir zalimden bir alim doğabilir. Siz de Müslüman ana baba evladısınız ve ateist olduğunuzu söylemekte, iman edememekte olduğunuzu belirtmektesiniz.
”Yüzlerce geto şehirlerinde, anne ve babaları da uyuşturucu müptelası olduğu için, sokaklarda çetelerin elinde, o yaşta onların acımasız ve vahşi kurallarıyla,%90'ı uyuşturucu müptelası olarak bu çocukların, inanılmaz ilahi bir güç tarafından doğru yolu bulacaklarına ve cennete gideceğini mi düşünüyorsunuz..?”
Şayet en güzel din olan İslamiyet’e dört elle sarılmaz, yavrularımızı mümin kullar olarak yetiştirmeye gayret sarf etmezsek, çok yakında, Türkiye’de seyrek olarak rastlanmakta olan aynı tabloların süratle arttığını ve yurdun her yanını sardığını görmemiz çok yakındır!
”Yoksa, kendi inançlarının heyecanıyla, milyarların da aynı rüyayı gördüğünü düşünüyorsunuz ..?”
ALLAH’a, tüm kalbimle inanıyor, yanılanlara da tavsiye ediyorum. HAKİKAT’in ta kendisi olduğuna iman ediyor, O’ndan başka, yani YOK olacak olan hiçbir varlığa bel bağlamıyor, bunu aptallık olarak görüyor; bırakım küçücük çocukları, yaşlarını başlarını almış kazık kadar adamların gaflet ve delalette olduklarını görüyor, olanlara acıyor; kabrin kapısına kadar yol aramış, yolunu bulamamış, hala yol aramakta olan o şaşkınların acilen HAK yolu bulmaları ve Allah’ın ipine sımsıkı sarılmaları için durmadan uyarılar yazıyor, dualar ediyorum. Dualarıma dahilsiniz.
”Ne yazık ki, gerçekler çok daha acıdır ve rüyalarınızı hiç paylaşmazlar...”
“İNSDANLAR UYKUDADIR, ÖLÜNCE UYANIRLAR.” Hz. Ali.
“DÜNYA HAYATI, BİR OYUN, BİR EĞLENCEDEN İBARETTİR!” Ayet.
Dünyevi Ve Uhrevi Mutluluklar...
Onur BİLGE
“Dünya, ahiretin tarlasıdır.” Burada ne ekersen, orada onu biçersin. Herkes, kendi geleceğinin mimarıdır. Çocuk, bembeyaz bir kâğıttır. Ona ne yazarsan, ondan onu okursun.
Onur BİLGE
Sayın Onur Hanım,
Çocukların kendi geleceklerinin mimarı olmasına şans verebiliyorsunuz yani ...)))
Beş yaşında kuran kursuna yollanan ve doğru veya yanlış bir felsefeyle beyni yıkanan bir çocuğun ,bu felsefenin dışına çıkıp kararalar verebieceğine ihtimal verebiliyorsunuz yani...
Beş yaşında,içinde bulunduğu toplumdan dolayı,putlara tapmaya inandırılan bir çocuğun ,büyüdüğünde, o güne kadar inandırıldığı her şeyin yanlış olduğunu,doğru yolun islam olduğunu kavrayacağını ve cehenneme gitmekten kurtulacağını mı düşünüyorsunuz ????
Yüzlerce geto şehirlerinde,anne ve babaları da uyuşturucu müptelası olduğu için,sokaklarda çetelerin elinde ,onların acımasız ve vahşi kurallarıyla,%90'ı uyuşturucu müptelası olarak büyüyen bu çocukların ,inanılmaz ilahi bir güç tarafından doğru yolu bulacaklarına ve cennete gideceğini mi düşünüyorsunuz..?
Dünyada ilahi adalet aramanın ne kadar boş olduğuna dair binlerce örnek verebilirim isterseniz ama bunların hiç birinin ,kafayı dine takmış birini veya bu konuda beyni yıkanmış milyonları değiştireceğini sanmıyorum.
Kendi inançlarının heyecanıyla, milyarların da aynı rüyayı gördüğünü düşünmek doğaldır sanırım...
Ne yazık ki ,gerçekler çok acıdır , kafanızı rüyalarınızdan kurtarıp etrafa bakabilirseniz...
Saygılar
Fikret Şahin
Gördünüz ya tercihini arabın!
İnsan değil köpekleri yeğliyor(!)
Böyle işte hünerleri şarabın;
İçenlere abukluklar sağlıyor!
Başka dilden anlamazlar bu kullar!
yüz yıl geçse eğitemez okullar!
Sen ağzınla kuşlar tutsan beyhude;
Yanlış fikre şartlanmıştır akıllar!
Bu şiir ile ilgili 83 tane yorum bulunmakta