Kardeşim, yolda giderken bir anda durakladı. Usul usul kaçırdığımız hayatın kolundan tutup çeken bir sesle, “Abla” dedi.
“ Gökkuşağına bak! ”
Kaldırdım başımı ve simsiyah cam binaya hınzırca gülümseyerek vurmuş gökkuşağı renklerine binmiş buldum kendimi..Tam o noktada kıpırdamadan durmaya başladık. Dondurulmuş da, içinde insanların hareket etmeyi sürdürdüğü bir film şeridi gibiydi, Kadıköy…
Binaların ötesinden akşam alacasının izini çizen gökyüzünün süsüne, çisildeyen yağmurun sesi karıştı. Önce kuyruksuz bir köpek geçti kareden; sonra tarihin sahnesinden bir tramvay. Ve kulağımızdan girip kalbimize doldu Vaya Con Dios’un ezgisi.
Çocukluk, o derin ırmak çağrısı
O masal dağında ünleyen gazal
Güz ve hasret yüklü akşam bulutu
Güz ve güneş yüklü saman kağnısı
Babamdan duyduğum o mahzun gazel
Ahengiyle dalgalandığım harman
Devamını Oku
O masal dağında ünleyen gazal
Güz ve hasret yüklü akşam bulutu
Güz ve güneş yüklü saman kağnısı
Babamdan duyduğum o mahzun gazel
Ahengiyle dalgalandığım harman