Yine şafak nedir diye sormayın bana,
Şafak dedikleri bir umut anne! .
Ufuğun doğumuyla aydınlanır günlerimiz,
Askerin takvimidir geçmek bilmez anne! .
Her sabah uyandığımda,ıslak ıslak oluyor gözlerim,
Sana sesleniyorum, duy sesimi:
Yokluğun acı bir sonbahar,
Kurumuş gitmiş bir yaprak misali,avuçlarımın arasında.
O ebruli maziler,ölümsüz sandığımız o dev gibi aşklar...
Şimdi nerede bulabiliyor musun izini? .
Ağlayan buğulu gözlerini özledim.
Kıyamazdım bakmaya sana ben.
Şefkatli kollarında uyumayı özledim.
doyamazdım sarılmaya sana ben.
Sen benim en nadide çiçeğimsin.
Daha henüz küçüçük bir bebek iken
hayata mahsum gözlerle bakan o savunmasız minik
yavrunun
bir gün büyüyüp yeşereceği,bir fidan olup,serpileceğini
hayal edip beklemek,zor olsa da
su gibi akıp geçmişti zaman ve büyümüştü küçük melek
Gecenin hüznü sardı bedenimi,uyuyamadım bir türlü,,,
Yoruldu beynim seni düşünmekten,yoruldu kalbim...
Biliyorum ağlasam sesimi duymazsın,
Kör karanlıklara hapsoldu yüreğim,
Ve bende bir körü sevmişim ne diyeyim...
Öfkem sana değil,
Acımasız hayata,
Sitemim sana değil,
Kaybolan insanlığa...
Nedenini bilmediğim,hayatın pençesinde her gün boğuşurken,
Yaşananlar silinmez beyinden asla,
Unuttum dersin,uzaklaşırsın hatta...
Bir zaman gelir,kalırsın yapayalnız dört duvar arasında,
Mıh gibi çakılır o an unuttum dediğin duygular...
Dört mevsim geçer, değişir iklimler,
yazdğım şiirlerim az ama anlamlı okursanız çoksevinirim