I - Ağaçlar ve İnsanlar Hakkında
-Merhaba
Çocukluk, o derin ırmak çağrısı
O masal dağında ünleyen gazal
Güz ve hasret yüklü akşam bulutu
Güz ve güneş yüklü saman kağnısı
Babamdan duyduğum o mahzun gazel
Ahengiyle dalgalandığım harman
Devamını Oku
O masal dağında ünleyen gazal
Güz ve hasret yüklü akşam bulutu
Güz ve güneş yüklü saman kağnısı
Babamdan duyduğum o mahzun gazel
Ahengiyle dalgalandığım harman
Ya büyük bir şairsindir, bu yetenekle doğmuşsundur. Ya da ,kalemi hiç eline bile almamışsındır belki şiir yazmak için ama ,büyük bir şiir kültürüne,analitik bir zeka ve birikime sahipsindir ve şiir eleştirmenliği yapmakta bir sakınca görmezsin.
Ama, gülerim haline ,şu kendileri ilkokul şiirleri yazıpta, buraya hergün çıkıp günün şiirlerini yerden yere vuran zavallılara....
Acaba, bu mükemmel eleştirilerini bize sunan dahiler, kendi zavallı şiirlerinin basitliğini nasıl göremezler veya görebiliyorlarsa, kendinden kat kat güzel şiir yazan birini eleştirme cesaretini nasıl bulabiliyorlar şaşarım..
Aşkın gözü kördür derler,yoksa ,egonun da gözü kör müdür?.... Göremezler mi,kendi şiirlerinin basitliğini?..
Yoksa, sadece aptallıklarına verip ,gülüp geçmeli mi eleştirilerine ?....
Burada isim verip ,kendini bilmez birkaç salakla laf savaşına girmeye hiç mi hiç niyetim yok. Sadece belki ucundan nem kapar da ,yorum yapmadan belki bir iki dakka düşünürler ve acaba ben bu eleştiriyi yapacak yetkide miyim diye sorarlar kendilerine.
Tüm şiir sevenlere saygılar.
Fikret Şahin
Sayın Gönüleri, mahlasınız kadar güzel bir kalbiniz var besbelli. Sizi okuyunca yorumumu silmek geldi içimden. Ama şiirin sancılı günlerindeyiz.
Değil miyiz?
Şimdi bizler iki yoldan birini seçebiliriz: Ya her şiire 'hoştur' deyip geçer veya şairi motive edecek şekilde (elbette kendi zevkimizce) yapıcı eleştiride bulunabiliriz. Şüphesiz, aynı şey kendi şiirlerimize yapıldığında hazmedebilmeye de hazır olmak kaydıyla.
Bakın, ben aşağıda 'bu da şiir mi' demedim. Bilakis, ne güzel başlamış, ne güzel gidiyordu dedim. Kendince hala çok iyi seyrediyorsa şiir, kendine güvenen şair dokunmayacaktır ona.
Benim buraya yazdığım eleştirilerle ilgili olarak şahsıma yönelik sıkıntım yazdıklarımla ilgili değil. Gerçekten yapıcı eleştirilerde bulunarak şiire katkıda bulunmak mı maksadım, yoksa, buraya bakanlar 'bunun şiirleri nasıl acaba? ' diye gidip benim sayfayı tıklasınlar mı istiyorum?
Emin olun, bilmiyorum. Çünkü istatistiklerimin artması, Google hitimin yükselmesi (açıkça) hoşuma gidiyor, biliyorum.
Bir süre (yıllardır zaten yaptığım gibi) hiçbir yere yazmamaya, yazılanlara cevap vermemeye devam edeceğim galiba. Çünkü kaş yapayım derken göz (üstelik kendi gözümü) çıkarmaktan daha kötü bir şey yapamam herhalde...
Gezici bir tablada hamsi satılıyordu.Satıcı durmadan bağırıyordu:'-İri hamsi, iri, iri...Anlayana bunlar,anlayana bunlar...' Satıcının 'Anlayana bunlar' lafını fazlaca ve dikkat çekecek bir şekilde tekrarlaması elbette benim de dikkatimi çekmişti.
Satıcıyı önümden geçerken durdurdum ve hamsilere şöyle bir baktım.Ne göreyim; hamsilerin üzerinden adeta bir TIR geçmiş gibi,kminin sırtı, kiminin kafası,kiminin kuyruğu veya her yanı ezik büzük bir araba çöplük malı... -Yahu ne işe yarar bunlar, dedim.Satıcı saymaya başladı:' Köftesi yapılır, çorbası yapılır, salatası yapılır, pilavı yapılır
vs.vs.devam etti.Ve ilave etti:- Anlayana bunlar abi...
Haşa; bu köşeye günün şiiri vasfıyla konulmuş bulunan bir emek mahsulünü 'çöplük malı' gibi değerlendirmekten haya ederim.Demek istediğim o ki;sevgili şair Deniz Başaklı da bir uslup ortaya koymuş ve hamsi satıcısı gibi malını satmaktadır:'Anlayana abi...' Olsundu, anlayana abi...
Enver Özçağlayan
-Merhaba
adım Salka
insanların siyaha renk
sıfıra sayı dedikleri bir yerden geliyordum
büyük bir adamın 'bu böyle olur' demesini
ve bir kız çocuğunun hapishane önünde şarkı söylemesini...
Ben şiiri sadece serbest olduğu için eleştireceklerden değildim. Güzel başlamıştı, iyi gidiyordu. Ne yazık ki burada bitti. 'Aklımda tutuyordum' yukarıdaki mısraların hiçbiriyle, hiçbir uyum sağlayamadı.
Sonra küçük bir kıpırdanış, son bir çırpınış gibi geldi:
'Yastığımın altında biriken ellerimle
ve kirletilmemiş salıncak hayallerimle
yalansız kırmızıydım' mısraları, ardından söndü gitti bütün umutlar. Ve koptum, konu koptu, okumaya devam edemedim.
Arkadaşlar, Türk Kültürünün bunca yılından sonra yeniden şiir nedir, ve, ne şiir değildir konusunu tartışmamız gerektiğini düşünüyorum. Bu acı, ama gerçek bu.
Selamlar, saygılar.
İsim zikrederek söylüyorum, guruplardan birinde Can Yücel'in bir şiirini paylaşmışlardı. Okudum, üzüldüm ve 'Bu bir şiir değildir' deme ihtiyacı duyarak kaydettim listeme (nasılsa daha önce unuttuğum 'Kuşlar Maviyi Sever'i...
Ne olmaz, ne olmaz...
Şiir sanmaları kuvvetle muhtemeldi çünkü :)
Etkileyici, emici bir kompozisyon; çağrıştırdıkları -'çocuk ve ağaç', 'kaplumbağalar da uçar'- dahil!
Şiire olumsuz yönde söylenecek tek kelime yok.harika bir şiir, tebrikler.
Ramazanda ,tanrı ile bahse giren şiirler koymayı beceren seçicilerden ,öğretmenler gününde öğretmen şiiri koymaları beklenemezdi doğrusu...Kendilerine yakışanı yapmışlar,tebrik ederim.
öğretmenler gününü kutluYORUM
Biz Yanlışı Nerede Yaptık Öğretmenim
Haberin ile geldik disiplin kuruluna
Vallahi çok dokundu bu onuruma
Söz söylenirken, biricik gururuma
Biz yanlışı nerede yaptık öğretmenim
Fikri hür vicdanı hür denir
Çocuk bu,büyük lokma nasıl yenir
Eti senin kemiği benimdir
Biz yanlışı nerede yaptık öğretmenim
Hani bin çiçek,bin fikir açacaktı
Hani muasırlar ile yarışacaktı
Medeniyyet içine karışacaktı
Biz yanlışı nerede yaptık öğretmenim
Kitaplarca yazdım okunmaz
Reşat Nuri bile bilinmez
Harry Potterden vaz geçilmez
Biz yanlışı nerede yaptık öğretmenim
Mizah deyince Dümbüllü’ye gülünürdü
Çizgi denince Abdülcambaz bilinirdi
Edepsiz yayınlar ayıplanır,yerilirdi
Biz yanlışı nerede yaptık öğretmenim
Bilim dediler adına www.com
Seyreder olduk evcek sitt com
Anlamadan bakıyoruz bön, bön
Biz yanlışı nerede yaptık öğretmenim
Kursa, dershaneye yazıştırdık
Doğruyu, yanlışı karıştırdık
Koşturduk,Veli efendide yarıştırdık
Biz yanlışı nerede yaptık öğretmenim
Biz yemedik ona yedirdik
Yüce Atayı sevdik,sevdirdik
Vatana millete hayırlı ol derdik
Biz yanlışı nerede yaptık öğretmenim
Kemiği sızlıyor ceddimizin,dedemizin
Suratı asıktır,gülmez babamızın
Nasıl ruhu şad olacak Atamızın
Biz yanlışı nerede yaptık öğretmenim
M. Akif Gülhan 12.01.2005 Saat 15.25
Mana
Muasır-Bir asırda yaşayanlardan her biri.Aynı devirde yaşayan
Dümbüllü-Türk tiyatrosunun meşhur orta oyuncularından.Muhteşem tuluatkar (doğaçlama) İsmail Dümbüllü
Abdülcambaz-Türk karikatür tarihinin duayenlerinden Turhan Selçuk hocanın meşhur tiplemesi
Şad –Memnun,bahtiyar
''Sumrular da uçar'' - günün şiirini ve şairini kutlayarak, şiirin isimi bana Türkiye'de de gösterime giren İranlı değerli yönetmen Bahman Ghobadi'nin güzel filmi ''Kaplumbağalar da uçar''ı anımsattı...
O filim de uçuyordu bu şiir de..!
Hayattan ve hatıralardan neler uçmaz ki..
Aşklar da, anılar da, vafalar da ..!
O halde en azından biraz vefamız uçmasın diye
madam bugün değerli öğretmenlerimizin ''öğretmenler günü'', her ne kadar ki değerlerin ve değer bilmenin belirli günlere bağlı kalmasına inanlardan değilsem de gene de böylesine bir günün olmasından mutluyum ve aşağıdaki çeviri şiiri ile bütün değerli öğretmenlere saygı ve sevgilerimi sunuyorum.
(Şiirin aslı Farsça. Şairi İranlı'dır ve ben ismini eserin altında bulamadım, ama ilk fırsatta isimi araştırıp eserin altında yerleştirceğim - değerli şairini kutluyorum)
Behruz Dijurian
................
Siyah (öğretmenler günü dolaysıyla / çeviri)
öğretmen 'siyah' yaz dedi ve çocuk yazmadı,
öğretmen ''her ne biliyorsan yaz'' dedi
ve çocuk tebeşiri elinde sıktı
öğretmen ((imlasını bilmez misin?)) dedi ve öğretmen kızgındı.
siyah kolaydı ve çocuk gözlerini sınıftaki kırmızı çöp kutusuna dikmişti
öğretmen bağırdı
ve çocuk gözlerini
öğretmenin kırmızı ağzına dikti
ve gene cevap vermedi
öğretmen tahtaya vurdu
ve çocuk bakışlarını öğretmenin sıkılmış yumruğuna dikip sessizliği seçti
öğretmen gene bağırdı: yaz
ne biliyorsan yaz dedim
ve çocuk yazmaya başladı:
''kargalar siyahtır, annemin gömleği her zaman siyahtır, benim hatıra defterimin cildi siyahtır, babanın çantası siyahtı, babanın resminin çerçevesinde siyah bir bant duruyor, annem hep der ki baban öldüğünde saçları henüz siyahtı, benim gözlerim siyahtır ve gece daha da siyah, büyük annemin tırnaklarından biri siyah olmuş ve evimizin kilidi siyahtır''....
sonra biraz durdu kafası siyah tahtaya ve sırtı da sınıfa dönük...
ve sukut o kadar çok siyahtı ki..!
çocuk tebeşiri tekrar eline alıp yazmaya başladı: ''okulun tahtası da siyahtır, ve benim dolma kalemimin cevheri de siyahla yazar''....
tebeşiri siyah tahtanın yanına koyup döndü,
öğretmen henüz kelimeleri okumakla meşguldü
ve çocuk bakışlarını ayakkabısının siyah bağcıklarına dikmişti..
öğretmen ((otur)) dedi
çocuk sandalyesine gidip sakince oturdu
ve öğretmen yeni dersin kelimelerini tahtaya yazıyordu
ve bütün çocuklar siyah kurşun kalemle
yeni ödevlerini temize çekiyorlardı
ama çocuk kırmızı bir kalem alıp
o günden beri ödevlerini
kırmızı kalemle yazmaya başladı
öğretmen daha onu hiç bir zaman ''siyah'' kelemle yazmaya mecbur etmedi,
ve ödevlerini kırmızı kalemle yazmasını asla eleştirmedi
ve çocuk biliyordu ki
öğretmenin kalbi siyah değildi...
Çeviri: bd
harika..
Bu şiir ile ilgili 26 tane yorum bulunmakta