I - Ağaçlar ve İnsanlar Hakkında
-Merhaba
adım Salka
insanların siyaha renk
sıfıra sayı dedikleri bir yerden geliyordum
büyük bir adamın 'bu böyle olur' demesini
ve bir kız çocuğunun hapishane önünde şarkı söylemesini
aklımda tutuyordum
Yastığımın altında biriken ellerimle
ve kirletilmemiş salıncak hayallerimle
yalansız kırmızıydım
Yaban bir babanın elinde ölüyordu uçurtmam söyleyemem
söylersem ben de ölürüm ve kazanmış bile sayılmam diyordum
Bahçede bir kardeşim tomurcuklanıyordu
eski sevgilerin bağbozumunda
bahçeye gölgeler doluyordu
cemrem bir mevsim erken kayboluyordu karanlıklara
kuşlar uçmak için kanatlarından birini veriyorlardı rüzgara
gökte ay kaseden içiyordum sustuklarımın vebalini
ev kenarında ayak önünde tütsülerden nevruzlara
ben hiçbir zaman sarhoş olmadım diyordum ağlayarak
ağaca çıkıyordum bir mezar yeşeriyordu altımda
düşüyordum ağaçtan bir kalın ip havaya fırlatılıyordu
bir soytarı sürünüyordu alkış tutan kalabalık önünde
ben kardeşimin yapraklarını tutuyordum ellerimde
Diyecek ne sözü vardı da gelmişti ölüm
hendeklere saklanmıştı eskiyen silahlar ve gelincikler
kadınların dudaklarından yeni yarama yansımışlardı
bugün sondu adım gibi biliyordum
göğü delen bir ağacın merhametine eğiliyordum
ağaç bir dua bilmiyordu
olsundu
belki rasgele atılan bir tohumdan yeşermişti
kökleriyle çoktan ölmeye yatmış dünyayı tutuyordu saçlarından
ben kardeşimin gölgesinde hiç vermediğim bir sözü tutuyordum
Az önce biri öldü diyordu savaş şapkalı küçük
ama ben sumrudan başkasını duymuyordum
yarım adım yaşayan ihtiyarın rüyasında
yağmura küfrediyordu denizdeki bir zengin
bir köylü toprağa diz çökmüş ağlıyordu
olsundu
hayattı adı iki yalanın bir gerçeği yenmesinin
acıyla dolup gözyaşıyla eksilmesinin
Sonra ezanlı bir ağacın gölgesine düşüyordu uçurtmam
o gün ben kendimi öldürseydim bile kazanmış sayılmazdım diyordum
Deniz BaşaklıKayıt Tarihi : 21.8.2008 23:36:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Deniz Başaklı](https://www.antoloji.com/i/siir/2008/08/21/sumrular-da-ucar.jpg)
Benim bugün burada tekrar altını çizmek istediğim husus; günün şiirini seçen seçici kurulun ilgisizliğiyle ve tabriri caiz ise aymazlığı ile ilgilidir.Daha önce de bu köşede zaman zaman dile getirdiğimiz seçici kurulun kişisel eğilimli tercihi ve bakış açısınadır tepkimiz.Bir ara Sayın Ahmet Erdem ile özelden yaptığmız bir görüşmede de söylemiştim ama o bizim bu mevzuda önyargılı değerlendirme yaptığımızı, günün şiirinin seçiminin kalite ekeinli olduğunu, kesinlikle kişisel bir tutum sergilemedikleri gibi açıklamalarda bulunmuştu.
Ben de yine idda ediyorum ki; bu tür seçimlerin temelinde özellikle hiç tanınmayan, şiirleri bugüne kadar okunmamış ve yorum almamış şairlerin şiirlerinin ÇOK ÖZEL GÜNLERDE günün şiiri olarak seçilerek, etki-tepki sonucu daha çok okuyucuya ulaşalıması amacının yattığnı düşünüyorum.Örneğin ramazan ayında tanrı ile sohbet eden şairin / şiirin seçimi gibi..Normalde bu şiir başka herhangi bir gün günün şiiri olarak yayımlanmış olsaydı bu kadar okuyucuya, bu düzeyde olumlu-olumsuz yoruma ulaşmayacağı aşikardır.Dolayısıyla ben dahi bu özel günde bu şiri ve şiire yapılan yorumları tekrar okumak durumda kaldım.
Belki salt meslek mensubiyeti duygusuyla böyle tepki gösterdiğim düşünülebilir.Ama ÖĞREMENLER GÜNÜ sıradan bir gün değildir, hele bir sanat köşesinde kaale alınmayacak hatta unutulacak bir gün değildir.Öğretmenlerimiz branşı ve alanı ne olursa olsun bir bakıma her gün yazım literatürüne doğrudan veya dolaylı yoldan hizmet eden, dalayısıyla yazılı ve sözlü iletişimin, şiirin, sanatın içinde olan bir caimanın mensuplarıdır.İnsanlık tarhinin en eski, en kutsal ve en saygın mesleklerinden birisi olan öğrnetmenlik mesleği ve bu mesleği icra eden öğretmenlerimizle ilgili şiir kalitesi düzeyi bakımından da bu şiirin üstünde binlerce şiir vardır arşıvlerde, ama gazetece yazar Hasan Pulur'un değimiyle 'VEFA' sözcüğü artık günümüzde bir semt adı olmaktan öteye bir anlam taşımıyor olsa gerektir.
Ben yine de bu vesileyle bu önemli ve anlamlı günde eğtim öğretim ordumuzun cefakar, fedakar ve vefakar mensupları öğretmenlerimizin Öğretmenler Günü'nü en içten duygularımla tebrik ediyor, nice aydınlık günlerde ve yarınlarda mutluluar ve güzellikler dileğiyle selamlar saygılar sunuyorum.24 Kasım 2008-ali rıza atasoy
Herşey gibi diller de bir evrim geçirir. Tabi ki her şeyin bir kökü vardır. Osmanlıca'nın da bir kökü olduğu gibi. O zaman,onu mu canlandırmaya çalışmamız lazım acaba.
Kimsenin geçmişini inkar ettiği yok inanın. Tekrer tekrar söylediğim gibi,benim derdim;geçmişi tekrar canlandırıp hayata kavuşturmaya çalışan zavallılarla.
Çok basit bir şeyi kabul edemiyor bu zavallılar, o da; her sistem zamanını yaşar ve sorunalrı olmayan ,işleyen bir sistem yaşar yoksa aynen olduğu gibi çöker. Onu ,allayıp pullayıp tekrar satmaya çalışan zavallıların emeklerine acıyorum ben.
Şiirde kalite aradığınızı ve bu yüzden her gün çıkan şiirleri yorumlarınızla katlettiğinizi yazıyorsunuz. Ya da ,daha doğrusu, bunu ben söylüyorum.
Ve de, sitenizdeki şiir ''poetika'' yı bir örnek olarak veriyorsunuz ki bu çok daha acı. Çünkü, buradaki şiirleri eleştirmenizdeki gösterdiğiniz titizliği bu şiire gösterseniz .İnanın bence bu şiiri yazan bir daha şiir yazmaz hayatında.
Daha fazla bişey söylemeye gerek var mı bilmiyorum.
Şunu da eklemem gerek sanırım. Beni, hiç yapmadığım bu ağır eleştiri yoluna ,sizin hergün yaptığınız eleştiriler getirmiştir inanın.
Gençsiniz ,ama çok genç ve dilerim bu tecrübe yaşamınızı olumlu olarak yönlendirir. Nefret ve kızgınlıklardan uzak bir yaşam dileğiyle.
Sonsuz saygı ve sevgiler.
Fikret Şahin
Bu nesil sizin eseriniz.
Bütün Öğretmenlerimizi saygı ile selamlıyorum.
Velakin mesaim bitip evde bilgisayar başına geçince vakit bulup Deniz Başaklı'nın diğer şiirlerine de baktım. Yaşını bilmiyorum. Şiirlerinin (anlamam şart değil ama) akışlarına tam olarak eşlik edebildiğimi (yani mısralarıyla birlikte, mısralarının yanısıra akmayı başarabildiğimi) de söyleyemiyorum henüz, muhtemelen birkaç kere daha okuyacağım. Okuyacağım çünkü orada sıradışı bir manevi derinlik gördüm. Nice sığ kişiliklerin aksine burada yayınladığından çok daha fazla şiirinin bulunabileceğini de düşündüm.
Aşağıdaki yorumlaşmalardan da göreceğiniz üzere herhangi bir sataşmaya pabuç bırakıp çark edecek biri değilim. Nihayet, etmiş de değilim, yukarıda öyle başlayan şiir, bakışlarımızın (bu arada neler olduğunu anlamak için) başka taraflara kaymasına izin vermeden sonuna kadar da götürebilirdi bizi, yazık, neden bitti de dedirtebilirdi. Tekrar; yaşını bilmiyorum. Şiirlerine ne kadar vakit ayırdığını da. Ama o sekiz şiirde saklı sıradışı bir iç dünya var.
Fikret Bey'in yazdıklarını henüz gördüğüm için. Mesajımı silip (mesaj kirliliğine sebep olmamak için şu ekle değiştirerek) tekrar gönderiyorum: Söylediklerininzden asla alınmadım. İki satırla 'yaramaz, beş para etmez' diyip geçip gidenlere bozulurum ben sadece. Müsterih olunuz ve bundan son derece samimiyim. Özelden konuşuruz inşallah. Size karşı bir kırgınlığım yok. Büyük şairlik konusunu başka bir zaman istişare edelim. Ben söylemiyorum ki... Söyletiyorlar! :)
Sayın E. Kurul. Şiir tanımlamalarına bir yeni açılım daha getirelim: (Nasılsa şimdiye kadar beğendiğin bir şey görmedim, bunu da eleştir, muhtemelen sana da bir cevap bulurum :) Ben, şiirleri icad etmediğimizi, onları keşfettiğimizi düşünüyorum. Herhangi birinin herhangi bir şiiri aslında o şiirin zaten var olan nihai haline yaklaşabildiği ölçüde güzelleşir diyorum. Şiirleri yazıp bir kenara bırakmanın peşinde olduğumuz (bizler için ütopik) haline ihanet olacağını da, işte bu yüzden düşünüyorum.
İyi avlar...
İnci avları tabii...
TÜM YORUMLAR (26)