Tırmanıştayız, yüce bir dağın doruğunda, bir mabede doğru...
Böylesine zengini görülmemiştir yeşilin,
Her yönden, başkalaşarak fışkırıyor tonu!
Buhur buhur sihirle, kuşatıyor insanı;
Doğanın, ruhu yapaylıktan arındıran, esrarengiz kokusu...
Bir oğul, bir kız elde, diğeri omuzda.
İkibuçuk saattir, sarp yokuşunu sürüyoruz.
Damlayan terler, bereketli toprakta...
İçimizi kutsamış derin bir mutluluk,
Saf mı saf bir coşkuyla, ruhu arıtmakta.
Tepe noktasına ulaşıldığında,
Umulamaz bir hayranlık ve şaşkınlık düşüyor akla!
Bulutları tutacak gibi oluyorsunuz bu anda...
Bilinciniz, Tanrı’ya uzanma yolunda,
Tarif edilemez bir sır duyguyla!
Işıl ışıl güneşin, sıcağı vuruyor, en yüksekten yamaca.
Aynı anda sis inmiş, beyaz köpüklerle hareli, tütüyor etrafta...
Serinliği iç ürpertip, özümüzü depreştiriyor...
Hayranlığında eriyorum! Çakılmış bakışlarım enginde...
Yakarışlarım inim inim! Göklere eren dağların mor tepelerinde!
Kayıt Tarihi : 20.11.2008 21:20:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
'Doğanın Dili Sevgi' adlı kitabımdan 2006.
TÜM YORUMLAR (2)