Sekiz yüz yıl mı oldu sultanım kavuşmamız
Güzellikler sergisi dünyada buluşmamız
Dini mübin adına zulümle vuruşmamız
Hakça barış içinde cihanla konuşmamız
Bahaeddin Velet’le anan Mü’mine Hatun
Sunmuşlar bu dünyaya bin mücevher bir altun
Bir moğolun şerri ile yaşın beş yolu tuttun
Pek çok ülkenin o gün havasın suyun yuttun
Çıkmış idin Belh’den sen o küçücük yaşında
O halinle de zaten kafilenin başında
Rasule dek uzandın sevginin akışında
İnsana hizmet vardı o mahzun bakışında
Benzetmişti Muhyiddin seni büyük ummana
Babanın arkasından giderken ey Mevlana
Şam’dan çıkıp da yola,varırken Karaman’a
Yol uzar maşukuna, Konya, ana vatana
Mutluluğu ektin ya Konya’nın ovasına
Yayıldı dünyanın o suyuna, havasına
Yemek olarak girsin Avrupa tavasına
Doldurdu o sevgiyi bilenler kovasına
Hüsameddin Çelebi yazdı söylediklerin
Yirmi beş bin sayısı mesnevi beyitlerin
Mecalisi Seb’ayla, Divanı Kebirlerin
Fihi mafih tadıydı o günkü meclislerin
Hayrandır sana bu gün rahip ile papazlar
Görmezden gelir seni sade salak yobazlar
Neyler üfler Mevlana, O’nu çalar tüm sazlar
Bizden sökemez seni ne asit ne da bazlar
Gel diyorsun herkese bakmadan hiç tipine
Sıkı sıkı tutunup Yaratanın ipine
İzin ver oturmama senin dizin dibine
Şefaat et ne olur, günahlar sahibine
Günahlar sahibi ben, Ahmet Arslan’dır adım
Elli yıllık ömrümde şefaatcı aradım
Kendimi ben sevginle yaşamaya adadım
Yenildim hep nefsime hiçbir şey yapamadım
Ahmet Arslan Konya
Kayıt Tarihi : 6.3.2009 15:35:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Sevgi ile saygıyı yaşadık kana kana
Dünya duydu da seni anlatmadık vatana
Gerçekle seni bırakıp hümanızma katana
TÜM YORUMLAR (1)