Ya Resulallah, kapına geldim, ne olur, kabul buyur.
Gül kokunla, gönlüm, kalbim, ruhum; mest olsun, bulsun huzur.
Biçareyim, muhtacım, acı bana, yetiş imdadıma,
Sevgini, derdime çare bildim; bir ses ver feryadıma...
Günahkârım, kapkaradır kalbim, medet Efendim medet...
Sus pus olmuş, konuşmaz dilim; ne olur, et bana himmet!
Damlıyor, gönlümden kalbime, hicran yüklü gözyaşlarım,
Diniyor, köyünün rüzgârında, korku ve telaşlarım.
Ya Resulallah, bastığın toprağa, yüz sürmeye geldim.
Gezdiğin yerleri ve kutlu beldeleri, görmeye geldim.
İşte, işte, şu Kâbe, şu Hira, şu da Sevr Mağarası!
Sanki yeni önümde, “inşikâk-ı kamer” manzarası!
Taif’in, Bedir'in, Uhud'un, Hendek’in siyah taşları,
Görenlere, bir bir anlatıyor, yaptığın savaşları.
Sultanım, yaşanan feryadı figanı duydun da geldin,
Gelişinle bütün insanlığa, sonsuz bir ümit verdin.
Arabistan’ın çöllerinde, artık anneler ağlamıyor,
Kız çocuklarının feryadı, ciğerleri dağlamıyor,
Efendim, teşrifinle huzur soluklattın insanlığa,
Yeniden Hakkı anlatıp “Hak” dedirttin bütün varlığa…
Hudeybiye'de; "sulh hayırdır, hayır sulhtadır." buyurdun.
Barışı, dostluğu, kardeşliği, kâinata duyurdun.
O gün, Arafat'ta yaptığın dualar, koruyor bizi,
O dualarla Rabbim rızıklandırıyor, hepimizi.
Ya Resulallah, Mekke'nin, Medine'nin bütün dağları,
Hala gül kokuyor; ovaları, obaları, bağları…
Taş ve toprak, yaptığın dualara “âmin, âmin” diyor!
O dualar, o âminlerle Rabbim bizi esirgiyor.
Ey kimsesizlerin Kimsesi, iki cihanın serveri!
Ey şefkat abidesi, on sekiz bin âlem peygamberi!
Kabul et, ne olur Efendim, bu garibi bu mücrimi!
Artır kalbimdeki, gönlümdeki alevlenen sevgimi!
Ya Resulallah, insanlık şefkatine muhtaçtır Senin!
Şimdi dolaştığın diyarlarda, adı okunmaz kinin.
Susuz çölleri, gül cemalin, gül bahçesine çevirdi.
Zulmü sildi, binlerce putu, yüzüstü bir bir devirdi...
Kapkara ruhlu insanlar, Senle oldu halim ve selim...
Yeryüzü meleği demişti Sana, Muhammedül Kerim,
Gül kokun, sarmış bütün kâinatı, bir baştan bir başa…
Seni seven, Seni rehber bilen, asla düşmez telaşa…
Ey şefkat ve rahmet Peygamberi, ey Muhammedül Emin!
Senin nurunla aydınlandı, asuman ve bütün zemin.
Nice gaddar, nice zalim, Sana biat edip kurtuldu.
İnanmayan asi nadanlar, cehennemlere savruldu
Doğarken “ümmeti, ümmeti” diyerek ağlayan Sendin.
Ümmetin için, el açıp dua dua yalvaran Sendin.
Medine'nin gülü, Rabbimizin habibisin, Efendim!
İnsanlığın rehberi, kalplerin tabibisin, Efendim!
Dertlerin dermanı, gönüllerin fermanısın, Efendim!
Yüce Mevla’mızın ol habibi Zişan’ısın, Efendim!
Şu minik kalpler, yanık yürekler, şefkatin bekler, medet!
Allah’ım nolur bizleri Habibi Ekrem’inle haşret!
Ercan Kurban
15.01.2014
Kayıt Tarihi : 23.1.2014 20:45:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!