Sultanahmed Camii Şiiri - Yorumlar

Mustafa Necati Bursalı
7

ŞİİR


2

TAKİPÇİ

Bu mübarek vakitte gönlüm dedi ki bana;
Ey nama Ceylanı yar, nazar kılma yabana!

Burda ebedi bir ruh, burda vefa izi var,
Hem cennetin kokusu, hem Mustafa izi var!

Fanusların içinde sanki pırlanta kutu,

Tamamını Oku
  • Hasan Tan
    Hasan Tan 25.10.2009 - 10:33

    28 !

    lanetli bir gün ama güzel bir ölüm ..

    şiir mi? !

    Cevap Yaz
  • Ulvi Ziya
    Ulvi Ziya 25.10.2009 - 10:22

    Şiir iyi...Lâkin bazı yanlış aktarımları var :

    1-'' Ey nama Ceylanı yar '' ne demek...? ben anlıyamadım...Yoksa EY NÂME CEYLANI YAR mı denilmek istenmiş...?

    2-'' Nedhinde '' ne demek...? Nedhinde senasında sözcüklerinden yola çıkarak,yoksa METHİNDE senasında= övgüsünde mi denilmek istenmiş...?

    3-Sondan dördüncü beyitte (kalıri) kelimesi, KALIR olmalı değil midir...?

    Cevap Yaz
  • Suat Uğurlu
    Suat Uğurlu 25.10.2009 - 09:49

    Menzilin mübarek, mekanın cennet olsun değerli şairim. Allah (c.c) nin, rahmet ve merhametinin, üzerinde olmasını niyaz ederim. Bu mükemmel şiirindeki uhrevi yaklaşım; İnanıyorum ki, yar ve yardımcınız olacaktır. Huzur içinde yat.

    Cevap Yaz
  • Feyzi Kanra
    Feyzi Kanra 25.10.2009 - 09:14

    Mecnun böyle bir vefa sunamazdı Leyla'ya,
    İşte mübarek ecdat öyle tutkun Mevla'ya!



    gelin sahip çıkalım,edelim ahde vefa,
    sürelim ebediyyen ahirette de sefa.

    Ruhun şad olsun üstad.

    Cevap Yaz
  • Mücella Pakdemir
    Mücella Pakdemir 25.10.2009 - 08:45

    Her fani ölümlüdür. Üstadımızın geriye böyle güzel eserler bırakması, onu hayırla ve takdirle anmamıza ve gönlümüzde yaşatmamıza neden oluyor. Allah rahmet etsin, mekanı cennet olsun.

    Cevap Yaz
  • Cihat Şahin
    Cihat Şahin 25.10.2009 - 08:22

    MAŞAALLAH,BAREKALLAH,FETABERAKLLAH
    Muhterem şair ve edebiyatçı üstadımızın nadide şiirlerinden birini burada görmek bizleri ziyadedesiyle memnun ve mesrur etti.
    Eline,kalemine,gönlüne,ilhamına bereket ve kuvvet.
    Şiiri çok manalı,akıcı ve gönül doyurucu buldum. devamını bekleriz.
    saygılar,hayırlı çalışmalar.
    Site yöneticilerine böyle güzel bir şiiri bizlere takdim ettikleri için ayrıca çok teşekkürler ederiz.

    Cevap Yaz
  • Arap Naci
    Arap Naci 25.10.2009 - 02:54

    Sultan Ahmet Camii, 1609-1616 yılları arasında sultan I. Ahmet tarafından İstanbul'daki tarihi yarımadada, Mimar Sedefkâr Mehmet Ağa'ya yaptırılmıştır. Cami Mavi, yeşil ve beyaz renkli İznik çinileriyle bezendiği için ve yarım kubbeleri ve büyük kubbesinin içi de gene mavi ağırlıklı kalem işleri ile süslendiği için Avrupalılarca 'Mavi Cami (Blue Mosque)' olarak adlandırılır. Ayasofya'nın 1934 yılında camiden müzeye dönüştürülmesiyle, İstanbul'un ana camisi konumuna ulaşmıştır. Aslında Sultan Ahmet Camisi külliyesiyle birlikte, İstanbul’daki en büyük yapı komplekslerinden biridir. Bu külliye bir cami, medreseler, hünkar kasrı, arasta, dükkânlar, hamam, çeşme, sebiller, türbe, darüşşifa, sıbyan mektebi, imarethane ve kiralık odalardan oluşmaktadır. Bu yapıların bir kısmı günümüze ulaşamamıştır.

    Yapının mimari ve sanatsal açıdan dikkate sayan en önemli yanı, 20.000'i aşkın İznik çinisiyle bezenmesidir. Bu çinilerin süslemelerinde sarı ve mavi tonlardaki geleneksel bitki motifleri kullanılmış, yapıyı sadece bir ibadethane olmaktan öteye taşımıştır. Caminin ibadethane bölümü 64 x 72 metre boyutlarındadır. 43 metre yüksekliğindeki merkezi kubbesinin çapı 23,5 metredir. Caminin içi 260 pencereyle aydınlatılmıştır. Yazıları Diyarbakırlı Seyyid Kasım Gubarî tarafından yazılmıştır. Çevresindeki yapılarla birlikte bir külliye oluşturur ve Sultanahmet, Türkiye'nin altı minareli ilk camisidir.

    Altı Minarenin Hikayesi ;Efsaneye göre dönemin padişahı I. Ahmet, başta minareleri altından yaptırmak istemiştir. Ama kaplamada kullanılacak olan altının değeri padişahın bütçesini fazlasıyla aşınca, caminin mimarı Sedefkar Mehmet Ağa bu emri güya yanlış işiterek, 'altın' sözcüğünden 'altı' yaparak, camiyi 6 minareli inşa ettirmiştir.

    Ancak efsaneler bir kenara, İstanbul'da meydana gelen her büyük olay, her büyük eser, İslam dünyasını yakından ilgilendiriyor ve başlıca konu ediliyordu. Sultan Ahmet Camisi'nin yapılması da hayranlıklar, geniş yankılar uyandırmıştı. Fakat İmparatorluğun bazı eyaletlerinden de itirazlar gelmişti. İtiraz edenler, camiye altı minare yapılması kabe'ye saygısızlık olur diyorlardi. Çünkü o zamanlar altı minaresi olan tek mabed Mekke'de idi. Padişah bu meseleyi bütün İslam alemini memnun edecek bir şekilde halletti: Mekke'ye yedinci minareyi yaptirdi.


    Sultan Ahmet Camisi'nin 1895 yılındaki haliMinarelerle alakalı diğer bir husus da, şerefelerdir. Sultanahmet minarelerinin dördü üçer, ikisi de ikişer şerefelidir ve toplam 16 şerefe yapmaktadır ki bu da aynı zamanda Sultan Ahmet'in 16. padişah olduğuna işaret eder. Sultan 1. Ahmed 14. padişah olmasına rağmen aradaki fark Osmanlı Devleti'nin Fetret Devri'ndeki Yıldırım Beyazıt’ın iki oğlu Emir Süleyman ve Musa Çelebi’nin tahta geçmemesine karşın padişah sayılmasındandır.


    Caminin içeriye açılan 3 kapısından herhangi birinden girildiğinde dış görünüşü tamamlayan boyama, çini ve vitray camlarının zengin ve renkli süslemeleri ile karşılaşılır. İç mekan büyük bir bütündür; ana ve yan kubbeler geniş sivri kemerlerin dayandığı 4 iri sütun üzerinde yükselir. Caminin içini 3 taraftan çevreleyen balkonların duvarları, yine iznik çinileri ile süslüdür. Bunların yukarısı ve bütün kubbe içleri ise boya işidir. Avlunun batı girişinde ise, demirden ağır bir kordon bulunmaktadır. Bu kordon avluya atıyla giren padişahın kafasını çarpmaması için eğmesini gerektiriyordu. Bu, padişahın bile camiye girerken kendisine çeki düzen vermesi gerektiğini göstermek amaçlı sembolik bir eylemdi.
    -Vikipedi-

    Cevap Yaz
  • Nadir Sayin
    Nadir Sayin 25.10.2009 - 01:28

    Katılım edenin verdiği ilhamla devamla:
    ....

    Şöyle düşündün Çin bu işin altında kalmaz
    Hareketle tarikat camiyle Çin’i almaz

    Madem olmadı dua Amerika’ya ederiz
    Ilımlıyız ne olur gelip al bizi deriz

    Cevap Yaz
  • Cevat Nedim Yalın
    Cevat Nedim Yalın 25.10.2009 - 01:13

    BÖYLE BİR ESERİ ORTAYA ÇIKARMAK GERÇEKTEN ÇOK ZORDUR AZİM VE SABIR İŞİ OLSA GEREK HECE HATASIZ KAFİYE HATASIZ ANLATIM GÜZEL BİZE DE TEBRİK ETMEK DÜŞER

    Cevap Yaz
  • Nadir Sayin
    Nadir Sayin 25.10.2009 - 01:08

    Bu şiir bana şu katılımlı duyguyu verdi.. Şaire, şiire saygıyla..

    Döndüm dolaştım Çin’i vurdum başım dizime
    Geldim tekrar koyuldum yol Pekin’in izine

    Baktım olmadı setinden dönüp baştan başladım
    Sebze balık havuç turp Çin bulguru aşladım

    Dedim ki kul işidir aslı kopyadan beter
    Üç on beş tornayla Çin işi dünyalar Eder

    Kısır döngüde kaldım beş on kelime taradım
    Dörtler yediler kırklar bak ne kadar çok aradım

    Böylelikle nihayet Çin’e şiirle alttan çaktım
    Başım döndü bitti bu çilemle suya aktım

    Cevap Yaz

Bu şiir ile ilgili 23 tane yorum bulunmakta