Yüzümün suları dökülüyor
Çığlığını yenilgilere asan sesime
Varlığımın yokluğa en yakın yerinde
Şafağa sığmayan ağıtlar yakıyorum
Bir yıldız üşümesi gibi
işte gidiyorum uhtelerimle
taşır mı ayaklarım bir kez daha
bu kent üzerinde beni
görür mü gözlerim aynadaki suretimi
hepsi bir yana da
hangi zalim tabuta sığdırırlar
Ellerim titriyor
Uzaklara savruluyor gördüğüm her bakış
Fısıltısı çalınmış rüzgarlar dolanıyor yurdumda
Bir ağız dolusu duam var sana dair
Sen yoksun
Bakışlarım sana değmekten yoksun
Kızıla çalan çıplak gecelerde
Can çekişen yıldızların nefesi ile üşüyen
Resimler çizilir aynalara
Rüzgarın koynunda ölür hayaller
Emzirirken hüznün bebelerini
Mis kokularla gelir bahar
Delikanlıların çırılçıplak düşlerinde
Sımsıkı giyinen kızlar
Savurur saçlarını masallar ülkesinde
Ansızın açılıverir tüm kapılar
Gündüz şapkasını unutur pencerelerde
tüm parantezlerimi içine boşluğu koyarak kapattım
şimdi
kazandığını sanıp
kendi leşi üzerine basarak zafer çığlıkları atan
bir deliyim ben
kimi yendiğim meçhul
Yüreğimde bir sızı var adına sen dediğim
Elimi uzatsam tutar mısın ki
Karanlık hücrelerin ateşten parmaklıkları değdi elime
Ziyan oldum buralarda
Başı kesilmiş bir kuş misali çırpınıp duruyorum
Sen giderken nefesimi de mi götürdün yoksa
Yüzümü buruşturup ellerime aldım
Üzerine çukurlar açtılar sevdalarımın
Garantisiz bir ömürdü tanrının bize sunduğu
Ve ömürsüz bir garantiydi bakışlarımız
Yanımda sen olmalıydın
Önümde rüzgarlar…
var oluşun dipsiz kuyusunda
yok olan bir asrın
gölgesi düştü tarih sayfalarına
haksızlığın en kıdemli köleleri
arayışlar gizlerken inançlarına
şafağı izliyorum günün bir adım ötesinden
boğazıma düğümlenen susma nöbetleri
ve sevgilinin gri hasreti
suratıma çarpıyor gözümün cesetlerini
çıkamadığım her yokuş
tabanlarıma vura vura yükseliyor yüzümün kıvrımlarında
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!