Yaşanmış bir aşkın üstüne,
Kül olmak, onu örtmeye çalışmak.
İçten içe yandığını bile bile
Çabalamak, çırpınmak...
Acaba hangimizi daha çok sevdi?
Sen annenin ilk erisin
Evinin direğisin
Sözünden çıkmaz ailen
Onlar için vazgeçilmezsin
Sevgi doludur yüreğin
Yüreğinim acıyla yandığı ve gözlerimin bir pınar olup aktığı bir andı. Çaresizlik ve ne yapacağını bilememek o kadar acıydı ki.
Böyle anlarda insan bir dost arıyor derdine ortak olacak, ama yoktu işte. O an kendini o kadar yalnız hissetti ki. Neyse dedi kendi kendine her şeyin geçtiği gibi, buda geçecek. Ve iki dişlinin dişlerinin birbiri içine girmesi gibi, her şey zamanla düzelecek.
Bırak kimseler duymasın. Kimsenin duymasına da gerek yok zaten. Herkesin yeterince derdi var. İlerleyen günlerde birileriyle paylaşmak istedi ama olmadı anlatamadı. İşte gerçekten yalnız olduğunu hissetmek böyle bir şeydi.
Arkanıza yaslanıp geriye çok geriye ta çocukluk yıllarınıza dönün. Mutlaka sizinde vardır bir kumbara maceranız. Anlatacağım bu hikaye de küçücük bir çocuğun kumbara sevgisi.
Eskiden Çocuklara tutumlu olmayı öğretmek için birer kumbara alınırdı. Ve ardından bir bir anlatılırdı damlaya damlaya göl olur misali ile. Çocuk annesinin getirdiği ateşböceği kumbarasını görünce çok sevindi. Sanki dünyalar onun oldu. Kumbarası hem sevimliydi hem de onun içine atacağı harçlıkların biriktiğini görmek onu çok mutlu edecekti. O gece çocuk kumbarasını yastığının üstüne koyarak birlikte uyudular. Bir taraftan da sabahki alacağı harçlığın hepsini kumbarasına koymayı düşünüyor tatlı hayaller kuruyordu.
Sabah erkenden kendiliğinden uyandı okula gitmek için. Daha ilkokul birinci sınıfa gidiyordu. Önlüğünü ve çoraplarını giydikten sonra annesinin yanına gitti çünkü yakasını kendi takamıyordu annesi de yakasını taktıktan sonra hazırdı artık okula gitmek için. Birlikte kahvaltı yaptılar sonra hani anne harçlığım dedi. Annesi uzattı elini bir kaç kuruş verdi çocuğun eline. Çocuk o parayı okula bile götürmeyip hemen kumbarasına attı. Çok mutlu etmişti onu bu durum günler böylece geçti. Çocuk harçlıklarını harcamayıp doğruca kumbarasına koyuyordu. Birde okuldan gelince sevimli ateş böceği kumbarasını sallıyordu. Belki de çıkardığı ses hoşuna gidiyordu ya da bir şeyleri başarmanın mutluluğuydu bu.
Ya gel bende kalanlarla yaşa
Yada al bende her ne varsa
Çelişkileri, umutsuzlukları ve bütün olumsuzlukları
Gidişinle huzur bulmayacak bu gönül asla....
Özlem duydum hep sana
Ayrı şehirlerin ikliminde
Yaşayan bir kalp, bir beden
Oldum seninle
Yokluğunda yıldızları saydım
Bir bir isimler taktım,
Sen kendince kararlar al ey sevgili,
Sana kararsız bir insan demesinler
Yücelt kendinde kendini
Asıl yücelmen gereken yer sevgilinin yüreği
Ben sevmişken deliler gibi
Çıktı bir eski sevgili
Çoluk çocuk akşam bekler babayı
Kurulsun diye sevgi ile sofrayı
O kendi aleminde harcar parayı
Neylesin çocuklar böyle babayı
Nasıl olsa evde bekler karın
Yabancıysan, kimse hatırlamaz ismini,
Kaybolursun şehrin sokaklarında kimse bulamaz seni.
Yabancıysan, yağmurlarda çirkin yüzler belirir,
Kaldırımda biriken suların içinde,
Korkarsın o yüzlerden kimse kurtaramaz seni.
Sevmezsin, sevemezsin bütün insanlar itici gelir,
Sensiz yine bir akşamüstü,
Yanı başımda canlarım dostlarım,
Gurbet gibi çökmüşsün içime,
Özlemin dolmuş mutluluğum eksik.
Hep eksik kalmışım boynum bükük.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!