Kaldır gözlerini yerden mavi saçlı çocuk
Aç kocaman yüreğini değiştir hayatın kederini
Sihirli parmaklarınla yeniden şekillendir dünyayı
Çamurda kirlenmiş ayakların,
Alnına dökülmüş saçların,
Çikolata lekesi yanakların…
Yine ılık yağmurların mevsimi…
Çiçekler açıyor gönlümde,
Gökkuşağı gözlerimde.
Nisan, senime kavuştuğum cennetim,
Dudaklarıma bıraktığın güller.
Gel yine…
Burada oturan ben miyim?
Hangi evrendeyim?
Hangi bilinç düzeyindeyim?
Kim bu? Ben miyim?
Ben kimim? Neyim?
'Dur' demeler mi incitti çocuk yüreğimi...
Yoksa beklemek mi gidişlerinin ardından hala bir umutla sabahları sabah ederek...
Belki de en çok sessiz kalışındı bakarken ben ardından şekeri elinden alınmış çocuk misali...
Ne fark eder ki yoksun şimdi,
Zaten 'hiç yoktun, hep olmadın'
İçimde tükenen ışık,
Mevsim acı, aylardan gözyaşı,
Saat ayrılık oldu.
Sen gittin, yüreğime kuru sarılar çöktü,
Gözlerimde sonbaharın hüznü…
Geçmişe bir göz attım düşlerimde,
Sol yanımın ağrısıyla ışıklarım söndü.
Nasılda hissettirmeden sardın benliğimi,
En yakınım, en çok istediğim oldun,
Her kaçışta bir adım daha yaklaşıyorum.
Uzaklaşırken en gerçek parçan oluyorum.
Duvarlarımı yıktın,
Sakladığım beni buldun.
İçinde bulunduğum zamana, yaşantılarıma,
Hatta kendime yabancıyım şimdi…
Kaç mevsim mutsuz,
Kaç mevsim umutsuz,
Tadı yok yılların,
Ağlamak bile anlamsız…
Kısacık iki ömrüne sayısız sevinç ve keder sığdırdın kelebek…
Bense bana ait olmayan bu ömrümde,
Yüreğimdeki fırtınalarla boğuştum yıllar yılı.
Sen kutsal görevin için hedefine yöneldin,
Bense hazzın, hırsın peşinden koştum da yoruldum.
Görece çirkin tırtıldan, bir renk harikasına döndün sen,
Her an kaçacakmışsın gibi sıkı sıkı sarıyor seni toprak,
Sen de köklerini daha da özlemle sarmalıyorsun toprağa.
Kış ayırıyor sizi beyaz örtüsüyle,
Toprak gözden ırak…
Gizli bir sevişme beyaz örtünün altında,
Ağacın kökleriyle…
Hüzün en çok sana yakışmıyor,
Gece karası gözlerine, hiç…
Sustukça kayboluyorsun!
Gözlerin nefes nefese…
Vazgeçtim, konuşma sen.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!