söz vermiştim bu sabah uyandığımda gülecektim ellerini düşleyip
bu sabah uyandığımda seni saksıda karanfil gibi besleyip
penceremde güneşi bekleyecektim
bu sabah sırf senin hatırana ekmegime yağ sürüp
cayımı daha açık
şekersiz icmeyide bırakıp iki kat yiyecektim
aşkın ne adı vardı
ne de anlamı bende
bütün kitaplar sana devrilmeden önce
birde yakan dizelere vurmadan kendimi
sen....... senin ellerinde erguvan çicekleri
bir melodi çınlıyor bu şehrin sağır kulaklarında
yıkanıyor sabah akşam balıkları bu kentin
martıları aç
köpekleri uyuz
damlarına mart düşkünlüğüyle asılı kalmış şehvet
ve sallanan etler kuru salkım gibi tane tane
ben seni ne bela sevdim
aldanmalarım hep kendime
yüreğim bıcak
yüreğim kan revan
ben seni bir gece vakti
başımı yaslayıp bin bir gece masallarına
okyanusların taa...dibinde bir gece
kaldırıp bağdaş kurarak yudumladığım tarhanadan başımı
tüm yasakları cigneyerek
ve yıkarak olmazları
seni düşünüyorum
şimdi diyeceksin ki gene başladı
hiç işi güçü yokmuş gibi
hic benden başka bir düşüncesi
benden başka bir nedeni yaşamasına
başka bir varlık
başka bir yer
ben artık yağız atlar koşturuyorum uzun geniş yeşil vadilerinde
sallanan yelerini okşar gibi rüzgarda çocuğun
yemyeşil gözlerine takıyorum umutlarımı
ben artık buluttan evler kuruyorum pencereleri buğulu akşam
bahcesinde deniz
denizinde alabora olmayan yelkenliler
sert rüzgarlara karıştım gene
sen bir ucunda dünyanın özlem yüklü
ben sevdana kilitli
sen toprağım diyorsun
sen esintim gece vakti alıma vuran serinliğin
efil efil gelen ıhlamur kokusu bir yanda
siyah ağlamak yüzünde
ekşi elma
yeşilden yosun gözlerin
kara lekedir alnımda inan
senden uzakta sensiz gelen ölüm
içimdeki şarkının kavuşma makamındasın şimdi
seni anac halimle
seni en doğurgan hislerimle
en saf çocuğuma saklıyorum
seni oldu olacak doğum müjdesi
seni eli kulağında aşk
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!