Eminönü sahili bugün yine sessizdi
iki şıracı 'şıraaa...' diye bağırıyor
ve ardından 'köfte köfteciii...'sesleri duyuluyordu
ve yine Mısır çarşısı ecnebilerle dolup ecnebilerle taşıyordu
belki de karşı kahvede günün son çalan bestesi
sultan-ı yegah sirtoydu...
belki de hani deriz ya 'hey gidi günler' deki gibiydi...
yani bir bayram sabahı Süleymaniye
bir yağmur sonrası Kız kulesi gibiydi...
o günlerde;
bir at arabası yol alırdı Bab-ı alide
bir şıracı sabah soğuğu yemişcesine
'şıraaa...' diye bağırır
bir simitçi üstü açık simit tablasında
simitleri sıcak tutmaya çalışırdı...
ve köşedeki kahvede bir entelin çaldığı
sultan-ı yegah sirto olurdu...
bir çocuk her sabah ezanla fırının yolunu tutar
ve içeceği bir yudum çayın nafakasını bulurdu...
kimbilir belki de çay kahve bahanesi olurdu
ve o an kulaklarda hoş bir seda duyulurdu...
belki de o seda karşı kahvede bir entelin çaldığı
sultan-ı yegah sirtoydu...
belki de o kahvede yılın son sohbetleri olurdu
belki de konusu yine Alafranga Hamit ya da İskilipli Nazım olurdu...
nedense o dakika kulaklardan hiç gitmeyen bir ses duyulurdu...
belki de o ses karşı kahvede bir kemancının çaldığı
sultan-ı yegah sirtoydu...
Kayıt Tarihi : 21.3.2007 21:48:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!