o sabah
gün doğmadan tuttu tarlanın yolunu
sultan gelin.
yokluğunda,acınında
düşsede derin izleri yüzüne
hala güzeldi,
başına doladığı oyalı tülbentiyle.
pek kurak geçmekteydi bu yaz
belki bulurum ümidiyle
bir damla suyu,
kazıyordu toprağı elleriyle.
kan sızıyordu parmaklarından
ama canı hiç acımıyordu.
öyle ya...
bu kışda besleyecekti toprak ana,
evde bekleyen bebeleri.
hem acısı mı olurmuş,
akan iki damla kanın,
büyük bir kederle yoğrulmuşken yüreği.
ne kadar zaman olmuştu
kaç bahar, kaç yaz geçmişti
artık saymıyordu
selvi boylu, karayağız erkeği öleli.
aklına geldikçe,
daha hızlı,daha hızlı kazıyordu
toprakta aradığı su değil
karayağızıydı sanki
kaldırıp baktı ellerine bir an
bu eller okşar gibi silerdi,
bir zamanlar erkeğinin terini,
şimdi bu kan---neyin nesi
bulduğu
bir damla su mu,
akan gözyaşımı belli değil
-ne vardı böyle gidecek erken
-koydun bir başına sultan gelinle bebeleri
diye,söyleniyordu kendi kendine,
suyu bulmuş olmanın sevinciyle
öyle ya--
yemek bekliyordu evde aç bebeleri.
kurutmamıştı bu hasatta da toprağını,
ama çatlamıştı bütün parmakları.
toprak suya kanmıştı ama,
kurumuştu sultan gelinin hayat pınarı...
Kayıt Tarihi : 15.12.2006 22:31:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
eminimki bu şekilde hayat mücadelesi veren pek çok sultan gelinler tanıyorsunuzdur.ekmeklerini topraktan tırnaklarıyla kazıyan sultan gelinler... bir dizi de zorluklar karşısında ahlaksız teklifler yapılıyor ve insanlar artık acaba siz olsaydınız şekinde birbirlerine soru sormaya başlıyor.hayat dizilerde olduğu gibi değil.sultan gelin bir gerçektir, gerçek hayatın hikayesii..ben sultan gelinimle gurur duyuyorum bu çalışmam tüm sultan gelinler içindir.... saygılarımla..
selam ve dua ile..
TÜM YORUMLAR (5)