umutsuzsun
muhtemelen yağmur yağacak
anladım nisan!
başka yere gidemediğin için burdasın
başkası olmadığın için kendi
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
The only thing brighter than the moonlight is the desire I see dancing in your eyes. Perhaps we can turn up the heat a little... with a touch of something playful?
herkes biraz başkası...
beni kalbimden vuran sarsılmaz dize işte bu...
Çok güzel bir şiir okudum kutlarım yüreğinize kaleminize sağlık saygı ve selamlar
olmedin.. oldurduler seni.. zavalli siir..
az daha buyuse olur hemen degil
bizim buralarda
baska bir seydir
bilinir
siir sair
nedir ne degildir
dogrusu
bilmem ki
..henuz
dem dem bellek elenir
mesàla bir sarkinin sozu
neye nasil niçin'denir
en evvelà iki gozu
sebep topragi halburlanir
sonrasinda su
ressam çiragi benimkisi bu
yalnis anlamayin denir oyle bilinir
siyah beyaz ustune o da çiktiginda ustam
çay kahve içmeye sorarsan bizde hayat bu
kimbilir ki
zaman hirsizi oldugumu
kulaktan kulak kulak kulaga
muhtemelen tizzzzzz bir fisilti
yagmur olup yagacak dile dilden lisan
mevsim ilkbahardir ustelik aylarda nisan
becerip gidemedigi için insanoglu insan
kollarina siginir teget geçerek dunya ile saltanati
kimi erkek siz kimi disi itiràf edecegimi beklemeyin bilinizki
anlar dusunen insan..
lay lay lay ..
hey hey hey..
vay vay vay
nerden animsadiysam Brunswick Confucius senfonisi
Her insanın yetmeyeni bitmeyeni vardır hayırlı cumalar
'başka yere gidemediğin için burdasın
başkası olmadığın için kendi '
' hadi
sokaklara vur şimdi
belki kendine rastlarsın
herkes biraz başkası'
Kanarken kanatmayan yüreğin çırpınışı...
Bir kaç mısraın alıntılanması bile bütün içerisinde vurgulanmak istenen gerçeği ve verilmek istenen güçlü mesajı anlatabilmekte. Çünkü kalem dolu, yürek dolu, us dolu...
Ve sözcüklerin gücüyle çekilen resimdeki görüntü dolu...
Sonderece anlaşılır, yalın, akıcı ve samimi ifadeleriyle şiir, okur üzerinde hayatın içinden fakat yadsınan bir yaşanmışlık duygusu uyandırmakta...İçeriğindeki vurucu söylemleri ve felsefi derinliğiyle her birimizden bir parça/ bir gerçek -yamayarak resmine- anlatmakta...
Bir yanıyla ötekileştirilmiş, diğer yanıyla merkeze/özüne karışmaya çalışan varlık insan /SÜLEYMAN!
Bugün iki muhteşem şiir güne düştü / iki güçlü kalem ve dolu benlik özüyle buluştu!
Dilerim, değerli şair daha da beslesin, derinleştirsin kalemini; hayatın özüne inebilen güçlü gözlem, tahlil ve analiz gücüyle zengin söz ustalığını!
Bütün samimiyetimle Sayın Selim TEMO şairimizi kutlarken; hayattan aldığını -şiirle- yine hayata bırakan değerli bir kalemi gün ışığıyla / bizlerle buluşturan Seçki Kurulu' nun kıymetli mensuplarına teşekkürlerim...
bütün komşular esmerliğine düşman
aşkın yol yordam bilmezi
yüreğine dayanırlar Süleyman
bütün şiirleri üstlenirsin
İnsanın yanından geldiği için insan içine çıkabilen dizeler bunlar.Mecazi yaşananın mecazına saplanmazsanız,imgesel duruşu yakalar şiir.Bu da insanın içinden gelmekle mümkün elbet.Kutluyorum,saygılarımla sayın şair...
herkes biraz başkası...
evet selim temo
kısacası şu ki
herkes kendinden başka herşey olmuş şu alan dünyada...
herkes biraz başkası...
evet selim temo
kısacası şu ki
herkes kendinden başka herşey olmuş şu alan dünyada...
Bu şiir ile ilgili 11 tane yorum bulunmakta