Bu gece sigaramın dumanı laf dinlemiyor
Ciğerlerime sığmıyor.
Bu gece her yer sis
Caddeler sükûnet telkin ediyor lakin
İçim sis.
Her şey girift bu gece
Dışarıda sonbahar rüzgârı
Yaprakları değil, beni savuruyor
Savruluyorum,
Çünkü mevsimlerden sonbahardır.
Savruluyorum,
Çünkü başak olgunlaşmıştır.
Biraz gül
Ülkü yarim, biraz gül
Sevda çiçeklerine,
Diken yeter, biraz gül! ..
Yeşil derya arkamdaydı
Mavi derya önümde.
Yine bir İstanbul akşamıydı
Sarıyer’e nazır.
Gün batıyordu boğazda.
Bir ölgün kızıllıktı,
İvmesizler
Sıkıştırılamazlar
İlişkilendirilemezler
Parantezlendirilemezler
Boyutsuzdurlar
Gözlerinden,
Hedefe giden okun
Tam on ikiden vurduğu gibi,
Vuruldum gözlerinden.
Ekim’99
Sonsuz, ucube bir gece
Sabah olmuyor.
Sen yoksun çünkü.
Ve zaman donmuş,
Duygularım birer birer ölüyor,
Sen yoksun çünkü.
Meyvesi acı olan şeydir o.
Üzüm değil, kiraz değil, nar değil
Bir yasak elmadır o
Bütün esrarı budur, bütün güzelliği o.
Ağustos’99
Soğuk, berrak ve titrek…
Arındıkça hissettiğim,
Parmak izlerimi bıraktığım hayat
Soğuk, berrak ve titrek…
Ey yâr! Bana Munzur kadar uzaksın.
Az önce Fidel Castro’yu gördüm.
Yumruklarını sıkıyordu,
Avucundaydı dünya,
Dünyayı sıkıyordu.
Kahpeleri,
Uslanmaz domuz sürüsünü,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!