SÜLEYMAN DAYI........................... ...

Güneşin, ışıklarını bol bol saçtığı, tabiatın bütün güzelliklerini ve bereketini insanlara cömertçe sunduğu bir yaz günüydü. Malatya’nın bu cennet gibi kasabasındaki bağ evinde, Süleyman Dayı, gelininin höllük ile yeni perdahladığı eyvanda, sırtını ot yastığa dayayarak oturmuştu. Etrafa taze höllük kokusu yayılmıştı. Hamarat gelininin tertemiz yaptığı eyvan, Süleyman Dayı’nın en sevdiği köşeydi. Ağaçların yaprakları, ılık esen meltemle tatlı bir hışırtı çıkarıyor, rüzgâr, yaprakları okşadıktan sonra gelip, Süleyman Dayı’nın çizgili ve nurlu yüzünü, saçlarını bir ana şefkatiyle sıvazlıyordu. Bahçedeki kayısıların o mis gibi kokusunu içine çekiyor, kendi yetiştirdiği ağaçlara sevgiyle, gururla bakıyordu. Malatya’nın kendine has kayısıları da ağaçlarda çil çil altınlar gibi gülümsüyorlardı ona…

Süleyman Dayı, hafifçe kamburlaşmış sırtı, sünnete uygun kısa kesilmiş sakalı ile, masumca bakan iri kara gözleri ve hep gülümseyen tatlı bakışlarıyla, görenlerde sarılıp ellerini öpme hissi uyandıran bir ihtiyardı. Bahçeyle, bağla uğraşmasına rağmen elleri hiç bozulmamıştı. Rahmetli karısı, Süleyman Dayı’nın ellerine vurulduğunu söylerdi hep… Son derece sakin bir yaradılışa sahipti. İnsanlara olduğu kadar, uçan kuşa, böceğe, çiçeğe, ağaca, bütün yaratılanlara, Yaratan’dan ötürü önem verir, severdi. Dağlara, kırlara, taşa, toprağa âşıktı. Her şeye sonsuz bir sevgi ile bakardı. Onu, hiç kızgın görmezlerdi. Kızınca sadece sessizleşirdi, o kadar… Bu nurani halini dedesinden aldığını söylerlerdi.

Rahmetli dedesi, Hacı Bayram Efendi, kendi ismini taşıdığı bir türbenin türbedarıymış. Ziyaret denilen bu türbenin bakımıyla uğraşan, çok cömert, yardımsever bir insanmış. Eskilerin anlattığına göre, ona gelip yardım isteyen hiç kimseyi boş çevirmez, nesi varsa paylaşırmış. Hattâ bir rivâyete göre, Hacı Bayram Türbesinde türbedarlık yaparken, her akşam evliyâ için ibriği doldurur, silepçe ve peşkiri ile beraber abdest suyunu hazırlar ve ertesi sabah bu suyun kullanılmış olduğunu görürmüş. Gel zaman, git zaman bu hep böyle süregelmiş… Ama, bir gün hazırladığı ibriğin devrilip, suyunun döküldüğünü görmüş. Bu böyle birkaç gün devam etmiş. Hacı Bayram Efendi günlerce buna bir çare bulamamış. Bir gün ellerini kaldırıp:

’Ey, mübarek! Kusur bende değil ama buna bir çare bulamadım, bu işi artık sana havale ediyorum’ diye yalvarmış. O gece yine ibrikle suyu hazırlamış. Ertesi sabah türbenin kapısına sıkışıp da ölmüş bir tilki görmüş.

Tamamını Oku
  • Ünal Beşkese
    Ünal Beşkese 07.06.2012 - 02:20

    Halenur Hanım,
    öncelikle bu hacımda bir hikayeyi, okuyucunun ilgisini hiç bir yerinde azaltmadan sürdürebildiğiniz ve olayları çok başarılı şekilde birbirine bağlayabildiğiniz için kutluyorum sizi.
    Kullandığınız dil de, her zamanki gibi konuşulan Türkçe olduğu için, ayrıca bir akıcılık katıyor hikayeye.
    Sıkça, yer verdiğiniz yerel deyimler ise hikâyenin süs boncukları olmuş.
    Ana karakteri, sözcükleri bir ressamın fırçası gibi ve maharetle kullanarak çizerken, bir dizi senaristi ustalığıyla ilişkiler kurarak geçtiğiniz yan karakterler, tabloyu tamamlamış.
    Bu güzel çalışmanızı ve sizi gönülden kutluyorum,
    saygılarımla ve sevgimle efendim,
    Ünal Beşkese

    Cevap Yaz
  • Canan Ereren
    Canan Ereren 03.06.2012 - 21:48

    Halenur hanım'cığım harikulade bir anlatım anlamlı mesajlar veriyor,tebrik ediyorum ve antolojime alıyorum.Sevgimle

    Cevap Yaz
  • Halenur Kor
    Halenur Kor 02.06.2012 - 17:40



    Sevgili Nimet hanım, belki hayâl kırıklığına uğratacağım ama, ben bu hikâye hiç yaşanmadı. Tamamen hayâl mahsulüdür.

    Malatya'lı dostlarımızın anlattığı kısmı sadece türbedar kısmıdır. Sevgili dostlarımız Mustafa ve Aysel Kuşçuoğlu'ndan oraya özgü kelimeleri öğrendim.
    Onların teşviki ile katıldığım bir hikâye yarışması idi... Ayrıca Malatya'yı anlatan şiirim de derece aldı. Ansiklopedilerden yararlanıp yazdım. Bu şiiri aşağıya alıyorum.

    Ama senelerce güzel Anadolu'da gezdik. Gurbetin zor yanlarını bize hissettirmemeye çalışan bir çok güzel dostlarımız oldu. Onların bazı davranışları, dışardan gelen bizlere gösterdikleri güzel hasletler hikâyeme hayâli de olsa girmiş oldu. Size kucak dolusu sevgilerimi gönderiyorum.

    Malatya'yı hiç görmedim. Sivas'da bulunduk...
    Ama, sanıyorum ki, her anadolu şehrinde böyle güzel insanlar ve ananeler var...

    Hikâye'nin sonundaki 'Canım Dedeme' ibaresi de, hiç göremediğim, tanımadığım, daha ben doğmadan rahmetli olan dedelerime ithafdı... Babamın babası Yemen'de şehit olmuş. Annemin babası da, annem henüz 5-6 yaşlarında iken vefat etmiş...
    Ne yazık ki, her zaman dede ve nine hasretini çekmişimdir. Allah cümlesine rahmet eylesin...

    Sizi sevgiyle, muhabbetle kucaklıyorum. Sanıyorum bu hikayeyi okuyan bir kaç kişiden birisisiniz... Selam ve sevgilerimle, hoşça kalınız... Hâlenur Kor

    Cevap Yaz
  • Halenur Kor
    Halenur Kor 02.06.2012 - 17:31

    Kimden : banyatunga (Bayan, 74)
    Kime : Halenur Kor 1
    Tarih : 02.06.2012 15:25 (GMT +2:00)


    Konu : Yn: SÜLEYMAN DAYI... Sayfa:1 Sıra:1 Bu hikâyem, 2001 yılında, Malatya Belediye'sinin açtığı hikâye yarışmasında kitaba giren hikâyeler arasında yer almıştır.



    Sevgili Halenur hanım bu yaşanmış hikâyeniz beni çok çok etkiledi.

    Sonu kötü bitse de, herkesin okuyup ders alması gereken bir ibret dersi, sizi yakından ilgilendirdiğini tahmin ettiğim konusuyla çok ders vericiydi.

    Vefa, iyimserlik gurbete gelenlere gösterilen saygı ilgi; bunların hepsi büyük erdem bilene...

    Süleyman dayı ruhunu teslim etmeden önce, son iyiliğini yaparak; yardım severliğini, sorumluluğunu bilen biri olarak memleketinin insanının değerlerini de bu vesileyle tanıtmış oluyor.

    Nur içinde yatsın, Allah böylelerini eksik etmesin diyorum.

    Hikâyenin sonunda canım dedeme diye bir ibare var; gerçek dedeniz mi bilemem.

    Malatya'ya eşinizin tayiniyle mi gittiniz diye sormayacağım ama; belli ki,oralarla yakın irtibatınız olmuş.

    Elazığın halkı da tıpkı Malatya'lılar gibidir.

    Bizim de üç dairesini kiraya verdiğimiz evimizin kiracıları aynı hüs-nü kabulu görürlerdi.

    Sizler gurbete geldiniz ne ihtiyacınız varsa biz sizlere yardımcı olmak isteriz diyip, rahmetli annem sabah kahvaltılarını siniye dizer götürürdü.

    Ve her hususta yardımcı olmak için can atar, onlarla yakın akrabalarımızlarmış gibi can ciğer dost olurduk.

    Tayin olup başka şehirlere gitseler de yıllarca mektuplaşır bayram tebriklerini ihmal etmezdik.

    Giderlerken onları hangi vasıtayla giiyorlarsa ki genelde trenle giderlerdi; bizler de onları göz yaşlarıyla uğurlardık.

    Pek tabii ki, iyilik tek taraflı olmuyor, o insanlar da iyilerdi ki dostluğumuz iki taraflı sevgiyle pekişiyor ve yaşadıklarımız unutulmaz hatıralarımız arasında yer alıyordu.

    Hikâyeyi kaleme alışınız çok başarılı, ve sizin duygularınızı bize yani okura çok güzel yansıtıyor.

    Tebrik ediyorum canım, paylaştığınız bu muhteşem eseriniz için gönül dolusu sevgimle selamlarımla teşekkür ediyorum hoşça kalın.




    Cevap Yaz
  • Naime Özeren
    Naime Özeren 02.06.2012 - 14:26

    Tekrar okumak çok güzeldi Halenur hanım. Aradan uzun yıllar geçse de hiç eskimeyecek bir öykü. Kutlarım.

    Cevap Yaz
  • Zeynep Nilgün Gökçeöz
    Zeynep Nilgün Gökçeöz 17.10.2010 - 18:09

    Keyifle okudum sevgili Halenur Hanım. Akıcı anlatımınız çok güzeldi. Öyküsüde öyle. En önemlisi sevgi doluydu...

    Teşekkürler.

    Cevap Yaz
  • Ayşe Yarman Öztekin
    Ayşe Yarman Öztekin 05.10.2010 - 20:08

    Keyifli , sürükleyici ve güzel bir paylaşımdı.
    Tebriklerim ve sevgilerimle.

    Cevap Yaz
  • Nazlı Nalçacı
    Nazlı Nalçacı 04.10.2010 - 07:45

    Süleyman dayı nur içinde yat , Kavuştun Asiye ' ne ..Bir kesitti yaşamdan ,okudum sonuna kadar ,canlandırarak..
    Neler var ülkemde ,sade rezil ,hain ,kıskanç ,iftiracılar deyil ! Onların kökü kazınsın ...Süleyman Dayılar çoğalsın ,ölürken bile iyilik yapan..
    Çok beğendim canım +10

    Cevap Yaz
  • Naime Özeren
    Naime Özeren 03.10.2010 - 22:51

    Öyküde yöresel şiveyi güzel kullanışınız, gelenek ve göreneklere, yörenin özel yemeklerine yer veriniz özellikle çok güzeldi. Öyküde insana huzur veren bir hava vardı. Finalin de bir vefa örneğiyle sonlanması ayrı bir renk katmıştı öyküye.Beğeniyle okudum. Kutladım tam puanıla gönülden...

    Cevap Yaz
  • Namık Cem
    Namık Cem 18.12.2007 - 11:06

    çok güzel tebrikler
    namık cem

    Cevap Yaz

Bu şiir ile ilgili 21 tane yorum bulunmakta