alabildiğine hırçın
alabildiğine kızgın
alabildiğine yitik bir kavga
kaybolmuş
yahut yusuf'la kuyuya atılmış
kendime göre
yalnızım
sana göre
bir vapur yoğunluğunda
martılar seyrek
her yanımı
karabasanlar sarar gidersen
eski bir şarkı duyarsam
tam ecel vaktini yaşarım
bir ezgin rahatlatır içimi
vurduğun tokmağı
çerçeveletip
en görünen yere asarım
her hareketini
ezberimde tutarım
sen uyuyordun
bilye büyüklüğünde dolu
yağıyordu çatılara
ayrıldım bu kentten
sen uyuyordun
gözlerin uzakları görseydi
duyguların hissetseydi beni
perişan halimi anlasaydın
gurbet ellerde koyar mıydın
annem
felcolmuş
kursağımda hevesim
bu ilkyazımda
sarp uçurumların
hali vakti yerinde
kadife tenin kement olsun
sarsın yüreğimi
sevgilim
sıcaklığını bileyim
ateş kızıllığı yerine
sırlarımla gömülsem diyorum
u s u l u s u l
herşey dünya'da kalsın
hangi seneler Samsunda reislik yaptınız tanışalım selam ve saygılar sunarım