Hicran demirden bir ok, deldi geçti bağrımı,
Sukût-u hayalimi, hüznüm “aştı” bu gece!
Duvarlar örülürken, dinle gönül çağrımı!
Ayrılık kelimesi, kalbe “düştü” bu gece!
Gönlü yakar kül eder, bu zamansız ayrılık,
Bak yüreğim, kan revân, kanıyor ılık ılık,
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Tebrikler Üstadem!
Daha önce okuyup yorumladığım fevkalade ve müstesna bir şiirdi.
Yazan elleriniz dert görmesin. İlhamınız bol ve bereketli olsun.
100+heybem.
Sevgiyle..
Kâlbimde bin bir sızı, aşkın nûruyla yanar,
Bir gümüş tas içinde, sevdâ iksiri sunar.
Bir an önce çıkta gel, yıktığın kalbi onar!
Sevgi nehrinde yüzen, gönlüm “coştu” bu gece! ...
Tam anlamıyla bir şaheser; şiiri okurken Mevlana'yı hayal etmeden edemedim; o sesi duydum! Böyle can gönüller olduğunca... Şairimi ve seçici kurulu kutluyorum... Ant. İyi geceler...
Fatima Kardeşim, büyük emek verip satırlara döktüğünüz bu güzel ve anlamlı çalışmanız için gönülden kutluyorum...yüreğinize, kaleminize sağlık...saygılar.
Şiirinizle Bakara Suresinin adeta tefsirini yapmışsınız saygı değer şair kardeşim Fatıma HANIM...Başarılarınızın artarak devamını diliyor, saygılar sunuyorum...Mustafa EROL
anlam ve anlatımı güzel dizelerdi beğeni ile okudum kutlarım fatma kardeşim kaleme yön veren yüreğine sağlık allahın rahmeti bereketi üzerine olsun sevgimle kal tam puanımla
'' Sukutu Hayal
Olur ki, bir şey sizin için hayırlı iken, siz onu hoş görmezsiniz.
Yine olur ki, bir şey sizin için kötü iken, siz onu seversiniz.
Allah bilir, siz bilemezsiniz.
Bakara Suresi / 216
'' Sukût-u Hayal
Hicran alevden bir ok, deldi geçti bağrımı,
Sukût-u hayalimi, hüznüm “aştı” bu gece!
Duvarlar örülürken, dinle gönül çağrımı!
Ayrılık kelimesi, kalbe “düştü” bu gece!
Gönlü yakar kül eder, bu zamansız ayrılık,
Bak yüreğim, kan revân, kanıyor ılık ılık,
Gözlerimde bin perde, aylardan ah aralık,
Ölmeden gör kabrimi, tutkum “eşti” bu gece!
Aşkın giz koylarında, ince bir ney kamıştım,
Bu yükün vebalini, çekemezsin demiştim!
Aşk yolları çileli, yâr sana söylemiştim,
Sevgimin ateşinde, yürek “pişti” bu gece!
Ümît ışıklarıyla, habersiz gönle akan,
Bir kıvılcım içinden, çıkıp şimşekler çakan.
Ah bu sevdâ degil mi, beni yürekten yakan!
Bir elâ göz, bir bakış, çatık “kaştı” bu gece!
Kırk yıllık bir dost gibi, kalbim sana barıştı,
Matemim son deminde, sonsuz sevgim yarıştı.
Gecem gündüz olurken, aşk hüznüme karıştı,
Bu olup biten işe, gönlüm “şaştı” bu gece!
Terazim ümît ile, gül sevgisi tartarken,
Yüregimde kıpırtı, günden güne artarken!
Ayrılık kelimesi, kalbimizde bir korken,
Bu mudur ahde vefâ, nasıl “işti” bu gece!
Hasret zindanlarında, bir müebbet, esirim!
Hemen unutulur mu geçer mi ki tesirim?
Aşk gemisi ufukta, dolar mı? benim yerim..
Vefasız bir sevgili, aşka “koştu” bu gece!
Sensiz her yer, karanlık, kalbim adını anar..
Suskun sabahlarıma, açılırken bir gülnar,
Mor bir sızı ruhumda, ayazın vurur, yanar,
Sevdâ yolları buzul, mevsim “kıştı” bu gece!
Sende bilirsin, ey yâr! Bir tek bekleyenin var.
Sevgi kelebekleri, uçuşurken gönlüm dar,
Lacivert bir gecede, suskun gözlerimde ar!
Lutf edipte girmedin, kalbim “boştu” bu gece!
Ümît çiçeklerimden, gönlüme bir halat ör!
Toynaklardan kan sızan, atı ateşine sür! .
Sensiz ne hallerdeyim, Ne haldeyim, gel bir gör!
Gülüşün, bir gonca gül, inci “dişti” bu gece!
Ölüm geldi mi başa, bakmaz kalpteki yasa,
İnsan ömrü nedir ki! ...Hayat zaten çok kısa!
Yalpalarken yaşlılar, ellerinde bir asa.
Ömrümüzün yarısı, otuz “beşti” bu gece!
Var mı aşkın misali... Sevgisiz dünya donar!
Gönül sırca bir saray, her dem aşkını anar,
Sevgi beyaz güvercin, gelir omzuna konar
Gönül hümâ, uçarken, garip “kuştu” bu gece!
Mevlâmın yazğısı bu, demek kaderim böyle,
Boynum kıldan ince yâr, aşka hederim böyle,
Sabır sebat yolunda, gönül kederim böyle.
Başa gelen çekilir, gözüm “yaştı” bu gece!
Ne'yleyim sensiz geçen, ne baharı ne yazı,
Yüreğime dolarken, ince bir ney bu sızı,
Vuslata doğan güneş, götürür Hakk'a bizi
Aşkla gözüm kamaştı, kalbim “ıştı” bu gece!
Kâlbimde bin bir sızı, aşkın nûruyla yanar,
Bir gümüş tas içinde, sevdâ iksiri sunar.
Bir an önce çıkta gel, yıktığın kalbi onar!
Sevgi nehrinde yüzen, gönlüm “coştu” bu gece! ...
...Sayın Fatima Hümeyra Kavak, sizlere bu mükemmel şiirinizle tanışmanın zevkiyle saygılar, selamlar sunuyorum.
e'yleyim sensiz geçen, ne baharı ne yazı,
Yüreğime dolarken, ince bir ney bu sızı,
Vuslata doğan güneş, götürür Hakk'a bizi
Aşkla gözüm kamaştı, kalbim “ıştı” bu gece!
Gecelerin sonu hep gündüzle aydınlansın. Tebrik ederim...............
Kâlbimde bin bir sızı, aşkın nûruyla yanar,
Bir gümüş tas içinde, sevdâ iksiri sunar.
Bir an önce çıkta gel, yıktığın kalbi onar!
Sevgi nehrinde yüzen, gönlüm “coştu” bu gece! ...
Evet Cann...Gönül coşmuş gerçekten bu şiiri yazarken Aslında tüm şiirlerinde aynı coşku var. Muhteşem. Kutluyorum gönülden...
O kadar güzel bir şiirdi ki facebooktan kalma alışkanlık beğen butonu arıyorum ama beğen yetmez ki ölçüsüz sevdim.Kalemin daim olsun sevgili Fatima
Sizi kutluyor başarılarınızın devamını diliyorum...
Bu şiir ile ilgili 330 tane yorum bulunmakta