Sükut-u Hayal / Kadir ERCİK
Analiz / Yorum: Nejat Hoca
Bu şiir, yazarın hayatındaki umutsuzluğu, yalnızlığı ve acıyı anlatıyor. Şiirin başında, yazar ölümün yaklaştığını ve bedeninin ruhlar arasında çıplak kaldığını söylüyor. Bu, yazarın kendini savunmasız, korumasız ve terk edilmiş hissettiğini gösteriyor. Şiirin ikinci kısmında, yazar karanlık bir ortamda bir ışık gördüğünü, ancak bu ışığın onun hüznünü uyandırdığını belirtiyor. Bu, yazarın hayatında hiç güzellik olmadığını, sadece acı ve pişmanlık olduğunu ifade ediyor. Şiirin son kısmında, yazar bahtının kötü olduğunu, zamanın onu eskittiğini ve yalnızlığın onun romanı olduğunu söylüyor. Bu da yazarın kendini değersiz, unutulmuş ve anlamsız hissettiğini gösteriyor. Şiirin sonunda, yazar bu dünyada bir duman gibi dağıldığını ve hiçbir şeyin onu tatmin etmediğini vurguluyor. Bu şiirde, yazar bilgilendirici bir ton kullanarak duygularını aktarıyor. Şiirdeki kelimeler, imgeler ve benzetmeler yazarın hayatındaki karamsarlığı ve çaresizliği yansıtıyor.
Duygu, bir kumaşın dokusunda saklıdır. O kumaşı nasıl ölçüp biçtiğimiz, nasıl şekillendirdiğimiz, nasıl sunduğumuz, duygunun gücünü ve anlamını belirler. Daha estetik kelimeler kullanarak, dizelerimizi daha canlı, daha derin, daha etkileyici hale getirebiliriz. Duygularımızı ifade etmenin yollarını ararken, kumaşın kalitesini ve uyumunu da göz önünde bulundurmalıyız. Esenlikler dilerim.
(Değerli yorumu için kendisine teşekkür ediyorum.)
Edebiyat Defteri
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta