Sükût, bir nodül gibi oturdu boğazıma,
Kırbaç üstüne kırbaç; sabrın da bir canı var.
Gün ışığı görmemiş sözler doldu ağzıma,
Zaferle muştulandı; “Ateş Topu Canavar.”
Som öfkenin hazzıyla el sallayıp vefaya,
Âzât olsam pörsümüş yârenlik kisvesinden.
Zülfü kimi ayağın koymaz öpem nigârum
Yohdur anun yanında bir kılca i'tibârum
İnsâf hoşdur ey ışk ancak meni zebûn et
Ha böyle mihnet ile geçsün mi rûzigârum
Devamını Oku
Yohdur anun yanında bir kılca i'tibârum
İnsâf hoşdur ey ışk ancak meni zebûn et
Ha böyle mihnet ile geçsün mi rûzigârum
Bil ki , senin için de , böyle geçecek hayat...
Rüzgârın etkisiyle ; bir sağa , bir sola yat...
Doğru yolda gitmeyi sakın yapma itiyat...
Sözde , Allah'ın emrine bağlısın sen içten ;
Fiilde ,solculara gün be gün kaydın , heyhat...
Sunu anlamakta güçlük çekiyorum
Sair gayet nefse ait öfkeyi siir ölçülerinde dile getirmiş.. Oysa bu sayfada nerdeyse hergun bizzat yaşanan bir durumken nesi tuhaf gelmiş okuyanlara...Daha gecen gün küfür kafir vardı bu sayfalarda...üstelik hiçde sairane degildi:))
Sanada cevp vereyim sevgili toranaga kardesim,hatrin kalmasin.
Söylediğim ( ama ne yazik ki cogu zaman becerilmeyen ) şey zaten İNSAN olmak için gereken şeydir...öfke kontrolü...
Şiirin adına dikkat edersen sükut füzesi...
Sükut ne zaman füze olur...bu kadar çok nefsani öfkenin kontrolü ile( bilenler için ) bu hal adamı gercekten ucurabilir,,,Buda bu yolculukta olanların ilgilendiği şeydir,Arif olan anlar....Buda nadanlarin zaten umrumuzda olmadıgı bir durumdur...
Bisey daha nacizane fikrim,Zeki ve nüktedan insanlar için zaten nadanlarla basacikmak kolaydır...illede öfke kusmak gerekmez...öfke kusuldukca artan bir duygudur zira....;))
Teşekkürler Sinyali Hocamız.
Ruhumuzu işte bunun gibi sevgiyle inşa edilen saray açar.
İçindeki nefreti,dışa vurmasa bile,içinde bu kadar hiddeti bir insan nasıl taşıyabilir?
Allah göz yaşı vermiş....ağlayıp rahatlamaz mı insan?
Oldukça zengin kelimeler kullanmış,yadırgadım biraz....
öfke,gam ve kasavet nihayet insana dair
bu asabi ahvali heceye bölmüşse şair
Doğru Sözler
Sözleri yanlış olanları elbette çileden çıkarır.
F.K.
İslam'ın ve Müslümanların ilk kıbleleri Mescid-i Aksa idi! Daha sonra emr-i İlahi ile değiştirilerek, yeni kıble; Mescid-i Haram olarak tespit edilmiştir! Bu değişikliği güya tenkit mevzuu yapan yahudi ve münafıklara Allah (cc) Vahiy ile cevap vererek şöyle buyurmuştur; '... Buna rağmen nereye dönerseniz dönün, Allah oradadır'..ila ahiril ayeh.
Yani efendim; 'Mü'minin niyeti amelinden üstündür!' bu birr!
İkincisi; İçtihat eden, isabet kaydederse, iki sevap kazanırken, içtihadın da hata eden; bir sevaba mazhar olur. Yani bir kardeşimiz yorumunda (iyi niyet şartıyla) tam isabet kaydedemese bile bu normal karşılanır ve yaptığı başka tevillere (şayet o yorum düzletmek babından bile olsa)saygı gösterilir. Alt tarafı bir yorumdur! Farklı farklı manalara gelebilir ve hepsin de de gerçek payı vardır. Yazılan şeyler, beşeri mülahazalar babındanır ve her zaman kanaatler değişebilir. Kaldı ki, Ayetler bile zamanla başka ayetlerle neshedilmiş ve yerine daha şumüllü ayetler nas ve muhkem olarak vahyedilip konmuştur. Biz zaten daha önceki mesajımızda tefsir, yorum ve tevillerin iki önemli türüne parmak basarak mevzuya açıklık getirmiştik! Bazı kötü niyetli kişilerin cerbezeyle öküzün altında buzağı aramak babından yazdıkları yazıların ciddiyetle uzaktan yakından hiç alakası yoktur! Velev ki; bu fakir ilk yorumunda onlara göre ve zahirii manaya göre hata etti? İkinci yorumu ile de mevzuya bir başka açıdan baktığını söyledi. Günah mı etti ki, Bunu (haşa) kıble şaşması olarak lanseye cüret ediliyor? Malum CHE' yi anladık da, Bizim Nurani zevatlarına ne oluyor da, mal bulmuş mağribi gibi olaya destursuz atlıyor?
Efendiler!Lütfen herkes kendi yorumuyla ilgilensin ve başkalarının yorumlarına (seviye ve kültür yetmezliği sebebiyle) itiraz etmesin! Bu benim kanaat-ı acizanmedir ve kanaate asla itiraz olunmaz vesselam!
Bay Nurani(!) Başkalarının yorumlarını yormak için yorulacağına kendi yüksek istidadının (!) tezahürlerini ortaya koysan da istifade etsek diyor muşum sanki(!)
Ha ne diyorsun aslanım?
Hadi iş başına marş, marş!
hece ve aruz şekilde sıkışıp kalmazsa çok iç acıcı örneklerine de kavuşuyor..Gördüm ki şiirden içine kasavet oluşan yorumcular arasında yalnız değilim..nesiminin şu Lezzet i Gazel ini bu vesileyle paylaşarak içlerde oluşan kasaveti dağıtmak istedim ....gerçi Türkçe karşılıklarına gerek olmayacak kadar güzel ve akıcı ama.. yine de kaydında faide gördüm..saygılarımla..
Gazel
1 Nigârım dilberim yârim nedîmim mûnisim cânım
Refîkim hem-demim ömrüm revânım derde dermânım
2 Şehim mâhım dil-ârâmım hayâtım dirliğim rûhum
Penâhım maksadım meylim medârım fikretim cânım
3 Kamer-çehre perî-rûyum zarîfim şûhum ü şengim
Semen-bûyum gül-endâmım zehî serv-i gülistânım
4 Zarîfım nâzikim hûbum habîbim turfa mahbûbum
Hicaz’ım Ka’be vü Tûr’um behiştim hûr u Rıdvânım
5 Çerâğım şem’im ü nûrum ziyâım yıldızım şemsim
Hezârım bülbülüm verdim nesîmî-i hoş-elhânım
Günümüz Türkçesiyle:
1-) A benim, güzelim, yârim, sohbet arkadaşım, canım, yoldaşım, arkadaşım ömrüm, ruhum, derde dermanım.
2-) Padişahım, âyım, gönül huzurum, hayatım, dirliğim, ruhum, sığınağım, maksadım, sevgim, dönencem, düşüncem, canım.
3-) Ay yüzlüm, peri yüzlüm, incem, neşelim, şenim, yasemin kokulum, gül endamlım, gül bahçesinde yetişmiş nede güzel selvim.
4-) Zarifim, nazikim, güzelim, dostum, taze, eşsiz sevgilim, Hicaz’ım, Kâbe’m, Tûr’um, cennetim, hurim, Rıdvan’ım.
5-) Mumum, nurum, ışığım, yıldızım, güneşim, bülbülüm, gülüm, tatlı nağmeli Nesimî’m.
Balyoz gibi iki söz; oturtsam gediğine.
Şiirin özeti gibi.
O balyoz gibi iki kelimeyi keşke,haddini bilmeyen,birilerinin poppoflamasıyla kendini bir şey zanneden kişilere keşke diyebilsek....
Diyemiyorz neden?Çünkü;sabrediyoruz....
Kendimizi olandan aşağı göstererek mütavaziliğimizi koruyoruz.Biz mütavazi olduğumuzda karşıdaki kişi,kendi mertebesini yükseltmeye çalışır.
Ben şahsen hayal kırıklığına uğruyorum.
En cesur davranışıyla ..... abiye teşekkür ediyorum.
Bu şiir ile ilgili 97 tane yorum bulunmakta