Sükût, bir nodül gibi oturdu boğazıma,
Kırbaç üstüne kırbaç; sabrın da bir canı var.
Gün ışığı görmemiş sözler doldu ağzıma,
Zaferle muştulandı; “Ateş Topu Canavar.”
Som öfkenin hazzıyla el sallayıp vefaya,
Âzât olsam pörsümüş yârenlik kisvesinden.
Hayatta ben en çok babamı sevdim
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpık bacaklarıyla -ha düştü, ha düşecek-
Nasıl koşarsa ardından bir devin
O çapkın babamı ben öyle sevdim
Devamını Oku
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpık bacaklarıyla -ha düştü, ha düşecek-
Nasıl koşarsa ardından bir devin
O çapkın babamı ben öyle sevdim
Osman Nurani bey.Çok güzel söylüyorsunuz da,yanlız bir şeyi unutmamamız gerek.Mallarınız,canlarınız,namusunuz(şeref ve onur da dahil)sizlere Allahın birer emanetidir.Bu emanetleri korumak ve muhafaza etmekle mesülsünüz diyen(veda hutbesi),Peygamber efendimizi de unutmamak lazım.İnsanın şeref ve unuruyla oynamaya kalkan haysiyet düşmanlarına,diğer yanağınızı da döndüğünüz zaman.O sadece şeref onurunuzu rencide etmekle kalmaz, canınıza ve malınıza da kasdetmeye kalkar.Sizin hoşgörünüz hiç bir işe yaramaz.Bu yüzden kısasda hayır vardır.ayeti mealine göre, cezayı misliyle ödetmek gerekir.Sizde bu sözü çok iyi bilirsiniz ki,ne demiş bir büyüğümüz.''Azami hünü zan, asgari ademi itimat''.Hoş görülü olmakla, ahmaklık arasında dağlar kadar fark vardır.
Büyük üstad NURANİ hazretleri; O naklettiğin ayetin Mekki mi yoksa Medeni mi olduğunu da bir araştırsan!
Artı; Zahmet olmazsa o ayetin Nasih mi , Mensuh mu olduğunu da bir tetkik ediver lütfen!
Dahası; En son inen ve başında Besmele-i Şerif olmayan Sure-i Berae( Sure-i Tevbe de denir) nin muhtevasını oradaki ayetlerin içeriğini de zahmet olmazsa, gözden geçriver iyimi üstad-ı azamım, allem-i cihanım!
Sayın haz; Kibir hastalığı sizede mi bulaştı? Bu basiret meselesi değil ilim ve belge meselesi! Bana inanmıyorsanız İnterneti açar lügati manasını taharri edersiniz vesselam!
Hâlâ bu güzel yüreği kötülükle suçluyorlar.Tutmayın beni :))
Alın size tersinden bir destan.
TERS ÖĞÜT DESTANI
Bir nasihatim var zamana uygun
Tut sözümü yattıkça yat uyanma
Meşhur bir kelâmdır “sen kazan sen ye”
El için yok yere ateşe yanma
Her nere gidersen eyle talanı
Öyle yap ki ağlatasın güleni
Bir saatte söyle yüz bin yalanı
El bir doğru söz söylerse inanma
Ananın erine çağırma peder
Evvel ahir sana kötülük eder
Kemlik et elinden geldiği kadar
Sakın eylik edip düşman kazanma
Kime eyi desen darılır, söğer
Merhamet zamanı değildir meğer
Yanında birini kesseler eğer
Bir hançer de sen vur sonra utanma
Cabadan bir kahve verme ahbaba
Evvel ahir seni verir kasaba
Paran çok var ise yatır şaraba
Olur olmaz sadakaya güvenme
Yüz verme sâile, sarma yakana
Bir tokat vur eğdir doğru bakana
Bir yudum su verme canı çıkana
Aklın topla, sersem olma, susanma
Üç parmak noksan ölç, ölçersen kile
Tatlı söz konuşma bir kimse ile
Dört kuruşa sekiz kuruş et hile
Hilekârlık hoş sanattır usanma
Eğer ister isen efkâr görmemek
Asla gönül yapma çekme boş emek
Babanın hayrına verme bir etmek
Aç olup da kapı kapı dilenme
Hediye namiyle bir şey gönderme
Adet edip hiç misafir kondurma
Komşun evi yanar iken söndürme
El kârı (i) çün bir adım da uzanma
Bir yetim görünce döktür dişini
Bozmağa çabala halkın işini
Günde yüz adamın vur kır başını
Bir yaralı sarmak için yeltenme
Kaynağın tut varsan suyun bendine
Zira herkes pesend ede fendine
Öz aklın yetişir kendi kendine
Eflatun’da görsen aklın beğenme
Keyfin bozma altı için beş için
Korku çekme olur olmaz iş için
Canın feda eyle bir sarhoş için
Kuru sofuların sözüne kanma
Yanında saklama namus, gayret, ar
Bilcümle mekruhu eyle ihtiyar
Meyhane dibinde seccadeyi sar
Safâsı olmayan yerde dolanma
Hakikattir sözüm eylerim tefhin
Ne kimseden öğren ne eyle talim
Emaneti geri eyleme teslim
Öte beri geçin, sakın evlenme
Gönül verme gözüm vefasız kâra
Güzel kumar öğren alasın para
Gündüz gulanpara, gece zampara
Ol da felek sitemine dayanma
Huzurî neylersin dünya rif’atin
Kesme doğruluktan meyl ü rağbetin
Cenâb-ı mevladan iste izzetin
Her şaşkın sözünü duyup bulanma
Değerli Şair kardeşim , şiirle uğraşmak , rafine bir ruh ve zarif bir yürek ister . Bu şeylere sahip olursan şiir seni dener , sınar , evirir , çevirir ,atar,tutar ,sürgüne gönderir,bazan affeder,bazan affetmez bekler ... Tüm bunları acelesiz,umursamaz bir edayla,kimseye aldırmadan , kimseye sormadan,kimseye hesap vermeden yapar. Sonra bekler seni , büyümeni,güçlenmeni,kendine gelmeni,kendini bulmanı.... Sen kendine ,rafine ruhuna ve nazik kalbine layık olabilirsen kendisine arkadaş seçer seni ....
...
Belki yazdıklarınız , kırılmalar,üzülmeler,incinmeler neticesinde çıkmıştır kaleminizden .
İyi olmak ,iyiden yana olmak bir insan için ne insanlık ne de dünya için yapacağı bir lütuf ve ihsandır . Bu bir kişisel tercihtir bana göre . Şiirde yer verdiğiniz şeyleri yapmak istemeniz buyurun yapın ancak ;şiirin sizin için hazırladığı imtihandaki soruların çeldirici ip uçlarıdır kırgınlıkların neticeleri .
Bu şiirde yapmak istediklerini yaparsan , en önce şiirini,sonra yüreğini daha sonra da rafine ruhunu yitirirsin . Kötülüğe yenilmek , kötüden yana olmaktır , kötülüğe yenilmek iyi olan herşeyden intikam almaktır . Kötülükten yana olanları kötülük ezer , kırar , hurdaya döndürür ve atar hayatın çöplüğüne.... İyiden yana olmak da hayatın toprağına fidan olmaktır . Ağaç olana kadar , fırtınayla,rüzgarla,güneşle olgunlaşmaktır . Ağaç olduktan sonra meyve vermektir , gölge olmaktır , kuşlara yuva olmaktır .... adam gibi yaşamaktır kısacası .
Dostluk denen duyguya çalıverip neşteri,
Habis bir tümör gibi; gömsem bir kör kuyuya.
Ey beni mekân tutup, meczup kılan histeri
Kurutsam menşeini, kezzapla yuya yuya.
Seçim senin , nacizane tavsiyem ,seçimini yapamadan önce senin yapmak istediğin seçimi daha önce yapmış olananın haline bakman....
Saygılarımla ,
Umur Soylukan
Muhterem 'Haz'; Orada anlatılan uzay araçlarındaki modül değil, Tiroit bezi içine yerleşen ve çoğu kanserli olan bir urdur ki; adına, 'Nodül' denir.
Bera-i malumat.
Hayırlı çalışmalar.
basiretinize hayran kaldım sayın Ülkü Şahin.))
Cahilliğimize verin.
Aslan Nurani!
Canım Nurani!
Balım Nurani!
Sana yalvarıyorum ne olursun düş artık yakamdan! İtersen ayaklarına kapanıp yavarayım efem?
Ben ettim sen etme!
Sem devsin!
Sen şair oğlu şair, edebiyatçı mahdumu edebiyatçı ve eleştirmen halefi eleştirmensin!
Ne kadar alkış, aferim ve bravo varsa hepsi ama hepsi senin olsun canımın içi! Yeter ki, bu fakire daha fazla kıyma! Ben senin gibi molla hasımları bitim kadar severim! Bu minnacık sevgimin hatırına olsun bu pür kusur kardeşini artık affet!
Tamam! Kabul ediyorum. Ben hiç bir halt bilmiyen bir cahil ve gafilim! Benim gibi zavallıların senin gibi yiğitlerin yanında esmisi bile okunmaz! Bak itiraf ettim işte! Hem de herkesin önünde! Ama lütfen bundan sonra bana bulaşma da kime bulaşırsan bulaş! Çünkü Hanım üstümdeki bu garip bulaşılkarın çıkmadığını söyleyip bana çok kızıyor!
Tamam değil mi aslan NURANİ? Anlaştık değil mi? Ben senin yanında bir hiçim ve de; solda sıfırım! Artık benim gibi naçar ve zavallı hakirleri muhatap almazsın değil mi, gözümün nuru, usumun gururu şairim?
Ha; senden son bir isteğim olacak;Kur'anda bir Ashab-ı Meymene ve Ashab-ı meşeme mevzusu olacak!Gider ayak Onların meal-i Şeriflerine bir bakıver! Artı; Bir de; Bu hak dinin peygamberinin Hz. Mevlana gibi mutasav(İslam felsefecileri)vıflar değil, Hz. Muhammed Mustafa (sav) olduğunu bir der-hatır ediver lütfen! Yani senin örnek alacağın tek zat-ı muhterem, son Resul Hz. Muhammed'dir!
Hadi bayyy.
Sükût Füzesi-
Sükût, bir nodül gibi oturdu boğazıma,
Kırbaç üstüne kırbaç; sabrın da bir canı var.
Gün ışığı görmemiş sözler doldu ağzıma,
Zaferle muştulandı; “Ateş Topu Canavar.”
Son dizede ( ;) gereksiz kullanılmış.
xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx
Som öfkenin hazzıyla el sallayıp vefaya,
Âzât olsam pörsümüş yârenlik kisvesinden.
Külfeti kıymet bilen şu antika kafaya,
İçirsem kana kana; şirreti, cezvesinden.
Son dizede ( ;) ve (,) gereksiz kullanılmış.
xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx
Kini zifte yatırıp, katran kokan geceyi,
Boyasam usul usul hıncın sadık nevriyle.
Dimağımı kemiren o kadim bilmeceyi,
Kazısam fitil fitil hıyanetin cevriyle.
'-ıp,İp'ten sonra virgül gelmez; zira '-ıp'ın içinde son yüklemin kipi varsayıldığı için ve anlamı da içerdiğinden virgül yanlış olur:
Ör. Ahmet gelip gitti. Yani' Ahmet geldi ve gitti.' anlamı vardır; dolayısıyla 've'den sonra virgül gelmeyeceği için '-ıp,ip'ten sonra da virgül gelemez.İstisnai durumlarda vardır elbet.
xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx
Uyutsam ninnilerle İffeti bir kenarda,
Pusudaki çığlığın dokunsam tetiğine.
Bilirim; üç beş ahbap yine beni kınar da,
Balyoz gibi iki söz; oturtsam gediğine.
Son dizedeki noktalı virgül yanlış kullanılmış; çünkü cümlenin öznesi değişmiyor.
xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx
Dostluk denen duyguya çalıverip neşteri,
Habis bir tümör gibi; gömsem bir kör kuyuya.
Ey beni mekân tutup, meczup kılan histeri
Kurutsam menşeini, kezzapla yuya yuya.
İkinci dizede noktalı virgül yanlış kullanılmış; aynı bir önceki dörtlükteki hatalı kullanım var burada da.Özne değişmediği halde noktalı virgül kullanılmış; yanlıştır.
Berayı malumat..
Öfke
Öfke gelir göz kararır
Öfke gider yüz kızarır
Sabırlı ol sakin düşün
İşin sonu nere varır
Turhan Şahin
Ah O bir anlık öfkeler,
Ne yürekler yakar
Ne kalpler kırarlar.
Nerede O anlık öfkelere
Sabreden pehlivanlar.
Bu şiir ile ilgili 97 tane yorum bulunmakta