Sükût Füzesi Şiiri - Yorumlar

Fesih Aktaş
20

ŞİİR


4

TAKİPÇİ

Sükût, bir nodül gibi oturdu boğazıma,
Kırbaç üstüne kırbaç; sabrın da bir canı var.
Gün ışığı görmemiş sözler doldu ağzıma,
Zaferle muştulandı; “Ateş Topu Canavar.”

Som öfkenin hazzıyla el sallayıp vefaya,
Âzât olsam pörsümüş yârenlik kisvesinden.

Tamamını Oku
  • Tennur Pelin Akyıldız
    Tennur Pelin Akyıldız 18.04.2012 - 12:29

    Merhaba sevgili şair. Şiirinizi okudum, yorumlamaya çalışıyorum:

    -Sükût Füzesi-

    Şiir başlığındaki Sükût dinginliği ifade eder, füze hız ve sesi ifade ettiğine göre ilk bakışta iki kelime arasında çelişki görünüyor, ancak bunu şiirin başlığına tezat sanatının aktarımı olarak düşünmek istiyorum.

    Sükût, bir nodül gibi oturdu boğazıma,
    Kırbaç üstüne kırbaç; sabrın da bir canı var.
    Gün ışığı görmemiş sözler doldu ağzıma,
    Zaferle muştulandı; “Ateş Topu Canavar.”

    Giriş beyti; çaprazı, kurgusu, vurgulu söylemi redifli tam ve zengin uyağı ile kusursuzdur. Ancak,
    ''Kırbaç üstüne kırbaç; sabrın da bir canı var.'' anlam bozukluğu mevcuttur, çünkü sabrın canı olmaz sınırı olur. O halde mısra:

    Kırbaç üstüne kırbaç; sabrın da sınırı var. ...şeklinde yeniden düzenlenmelidir.

    Som öfkenin hazzıyla el sallayıp vefaya,
    Âzât olsam pörsümüş yârenlik kisvesinden.
    Külfeti kıymet bilen şu antika kafaya,
    İçirsem kana kana; şirreti, cezvesinden.

    İkinci bent de güzeldir. Ancak ''Külfeti kıymet bilen şu antika kafaya,'' mısrasındaki ''...kıymet'' kelimesi ''Külfet'' kelimesi ifade güçsüzlüğüne düşüyor. Buraya ''kıymet'' kelimesi yerine ''nimet'' kelimesi daha çok yakışacaktı.
    ''Külfeti kıymet bilen şu antika kafaya, '' mısrası,

    Nimeti külfet sayan şu antika kafaya,

    Şeklinde olsa çok daha anlamlı olurdu diye düşünüyorum.

    Kini zifte yatırıp, katran kokan geceyi,
    Boyasam usul usul hıncın sadık nevriyle.
    Dimağımı kemiren o kadim bilmeceyi,
    Kazısam fitil fitil hıyanetin cevriyle.

    Hıyanetin cevriyle kadim bilmecinin kazınması uygun düşmemiş. Düşünceyi olumsuz bir platforma aktarmış. Aslında hata ''kadim'' kelimesin o yerde boşu boşuna harcanmasından kaynaklanıyor.

    Dimağımı kemiren o kadim bilmeceyi, ... mısrasında ''kadim'' kelimesi yerine olumsuzluğu çağrıştıracak bir kelime bulunmalıydı. ör:''ketum'' olabilirdi. O zaman çözülemeyen bilmece anlamını sağlar ve daha güzel olurdu diye düşünüyorum.

    Uyutsam ninnilerle İffeti bir kenarda,
    Pusudaki çığlığın dokunsam tetiğine.
    Bilirim; üç beş ahbap yine beni kınar da,
    Balyoz gibi iki söz; oturtsam gediğine.

    Uyutsam ninnilerle İffeti bir kenarda,... iffet duygusunun ninnilerle uyutulması şiire imge sağlamak düşüncesinden kaynaklanmış, ancak iffet duygusu uyututulmalı mıdır sorusu? sorunu da beraberinde getiriyor. İffet eğer özel isin anlamında kullanılmışsa şiir bireyselliğe atıf anlamını kazanır.

    Pusudaki çığlığın dokunsam tetiğine. ... işte bu mısra mükemmeldir! Tebrik ederim.

    Dostluk denen duyguya çalıverip neşteri,
    Habis bir tümör gibi; gömsem bir kör kuyuya.
    Ey beni mekân tutup, meczup kılan histeri
    Kurutsam menşeini, kezzapla yuya yuya.

    Final beyti anlam, vurgu alliterasyon yönünden yeniden alınması gerekiyor. Şöyle ki:
    ''Dostluk denen duyguya çalıverip neşteri, '' bu mısrada anlam kayması var. Neşter dostluğa değil düşmanlığa kin ve nefrete vurulmalıdır.
    O zaman mısra:
    '' Nefret denen duyguya çalıverip neşteri,'' şeklinde olmalıdır.
    ''Habis bir tümör gibi; gömsem bir kör kuyuya.'' mısrası vurgu ve alliterasyon yönünden, ''bir'' ve ''kör'' kelimeleri yer değiştirecektir.
    ''Ey beni mekân tutup, meczup kılan histeri'' şiirin bel kemiğini oluşturup final mısrasını pekiştirecek dize olduğu için çok önemlidir. Bu ve bundan sonra gelecek olan mısra şiirin akılda kalmasını sağlayacak olan beyiti oluşturaracağı için hata affetmez. Onun için:
    ''Ey beni mekân tutup, meczup kılan histeri'' mısrası: hatalıdır. Örneğin göğsü mekan tutabilir, veya kalbe taht kurar, veya aklı baştan alır... dikkat edilirse vücudun tümü yerine belli bir bölgenin tanımı ile daha anlamlı bir ifade yakalanabilmektedir.

    Ey aklı meczup kılan kadim bilmez histeri, şeklinde veya buna benzer bir mısra kullanılabilir.

    Kurutsam menşeini, kezzapla yuya yuya.

    Şiirin finali yu'mak(yıkamak) çaprazıyla tunç uyağa girse de anlamda zayıflığa düşüyor. Kezap kurutucu değil eritici olduğu için değişik bir söylem bulmak gerekirdi. ''kuyuya'' kelimesi ile özellikle finalde en etkin vurguyu kanı'mca ''uykuya'' kelimesi ağlardı. O zaman final beyti:

    Ey aklı meczup kılan kadim bilmez histeri,
    Seni yatırsam dedim ebedî bir uykuya!

    Şeklinde veya buna benzer bir beyitle daha vurgulu olur muydu diye düşünmeden edemedim.

    Ey ünlenişini kullanılırken ''!'' işareti de kullanmak gerekir.

    Sonuç olarak: şiir yer yer anlam bozulmalarına ve uyak uyumsuzluklarına uğrasa da mükemmel bir tını yakalamış. Bu kalemin çok daha başarılı şiirler yazacağına inanıyorum. düşündüm şiirin hakkı kaç puandır diye: Gönlümden 8 puan geçiyor.

    Diğer şiirlerinizin de bir kısmına göz gezdirdim, çok güzel şiirleriniz var.

    Not: Sevgili şair yazdıklarım hoşunuza gitmediyse yorumumu silebilirsiniz. İnanınız ki alınmam. Emeğimi gönülden helal ettim bilesiniz.

    Sevgilerim ve saygılarım sayfanızdadır efendim:)

    Cevap Yaz
  • Zeynep Gulsu
    Zeynep Gulsu 07.02.2012 - 12:03

    güzel fikirleri olan bir şiir, ahenk ve anlam bağlantıları yetersiz ama ironi süper, tebrikler.

    Cevap Yaz
  • Ahmet Eroglu
    Ahmet Eroglu 11.01.2012 - 23:28

    Arap Naci, mesajını yeni gördüm.
    Yazıyım bari....

    Seni daha öncede bir kaç defa muhatap almamıştım.
    Yine muhatap almayacağım... Ezikliğin ne demek olduğunu sen gayet iyi bilirsin....

    Cevap Yaz
  • Mustafa Ayvalı
    Mustafa Ayvalı 11.01.2012 - 10:11

    Konusu itibariyle tepki alsa da tekniği ve diliyle anlatım bütünlüğünü yakalamış ne dediğini bilen bir şiir. Şiirin doğuşuna vesile olan hikayeyi de bildiğim için şair diliyle verilen cevabın cuk oturduğunu düşünüyorum.Haklı bir ödül. Kutluyorum Fesih kardeşim. En kalbi selamlarımla.

    Cevap Yaz
  • Ahmet Eroglu
    Ahmet Eroglu 10.01.2012 - 22:29

    Aynen dediğiniz gibi Fesih hocam.
    Tahammül olmadığından oluyor.

    Görüşmek üzere ağabey
    Hayırlı Geceler

    Saygımla

    Cevap Yaz
  • Ahmet Eroglu
    Ahmet Eroglu 10.01.2012 - 21:37

    Yine görüyorum ki, şiirden çok tiyatro oynuyor bu köşede. Üç beş ahbap toplanıp oyunlarını raks ediyorlar...

    Bazı arkadaşlar burada şiir yerine başka şeyler konuşmayı ne kadar da çok seviyorlar. Acaba kendi şiirlerinin altında böyle bir olay yaşansaydı ne derlerdi acaba çok merak ettim doğrusu? ! Bence küfürler havada uçuşurdu.

    Yeter artık bu kadar rezillik. Sizin yüzünüzden bu köşeye millet gelmez oldu. Hatta siteden soğuttunuz...

    Altındaki yorumları okudum ve uzun zamandır uğramadığım bu köşede aynı kepazeliklerin devam ettiğini gördüm.

    Belki hayatında böyle bir şiiri yoktur ama buradan konuşurken Türkiye'nin bir numaralı şairi, eleştirmeni zannedersiniz kendilerini... Öyle bir kibir ve enaniyet var ki bazılarında kim ne derse desin onun dediği değişmez kuraldır(!)

    Yuh diyorum artık. Başka da bir şey demiyorum.

    Fesih Aktaş'ın kalemini herkes tanır ve sadece kin ve nefret ten bahsetmediğini cümle alem bilir. Burada tutturmuşlar kin ve nefret diye. Kardeşim siz hiç hayatınızda sinirlenmez misiniz. Kimisi sinirlenir cam çerçeve indirir, kimisi küfürler savurur, kimisi de kaleminin ucunda eritir yok eder sinirini. Fesih hoca da kaleminin ucunda öfkesini sindirmiş. Hata mı yapmış yani. Başka şeyler yapsa çok mu iyi.

    Sırf muhalefet olmak için yazılmış yorumlara sadece gülüyorum...

    Fesih hocam bu güzel şiir için kutluyorum sizi...

    Saygımla

    Birkaç şiirini paylaşayım da Fesih Aktaş kalemini tanısın, şiirleri okumadan yorum yapanlar …

    Güzellik Özümüzde

    Alaycı bir göz ile bakma sokaklarıma,
    Onlar huzur beşiği, onlar benim ilacım.
    Çamuru çiçek gibi konar şakaklarıma,
    Bulvar cinayetleri, cadde benim yabancım.
    Bütün güzellikleri özüme gömdüm bacım.

    Benim kerpiç kokulu görkemsiz yapılarım,
    Her konuğa açıktır destursuz kapılarım,
    Ah! uhdeme onansa, verilse tapularım,
    Bir panayır ruhuyla boy verecek inancım,
    Bütün güzellikleri özüme gömdüm bacım.

    Her nimete hamdettim, ne soyundum, ne soydum,
    Her gece yorganımı kefen bilip uyudum,
    Kibiri törpüledim, dünyaya çoktan doydum,
    Tefekkür; derin hülyam, başlar gönlümde sancım,
    Bütün güzellikleri özüme gömdüm bacım.

    Şu gördüğün arazi senin gözünde kıraç,
    Kaç açıdan baktın ki, bir de kalp gözünü aç,
    Riya bana uğramaz, fesatlık bana muhtaç,
    Yol bilene düz olur heybetli sarp yamacım,
    Bütün güzellikleri özüme gömdüm bacım.

    Şu çıplak dağlarım ki, şefkatin ana yurdu,
    Kendini sıka sıka hep testimi doldurdu,
    Kolsuz kanatsız gezen solucanı doyurdu,
    İster yanımda yoldaş, ister olsun davacım,
    Bütün güzellikleri özüme gömdüm bacım.

    Ciddiyet; mazbut kural, cilve; ezelden ırak,
    Niyazımla gülümser, karşılar her gün şafak,
    Alnım tayyareye park, yüzüm kardan daha ak,
    Bil ki, vatan uğruna bileniyor kılıcım,
    Bütün güzellikleri özüme gömdüm bacım.

    Burda iffet evlâdır, allı morlu boyanmaz,
    Kelle şerefe kalkan, bizde nefis uyanmaz,
    Şatafat ruhu boğar, buna mümin dayanmaz,
    Hiçbir heves uğruna edep savurmaz sacım,
    Bütün güzellikleri özüme gömdüm bacım.

    Şu şapşal kılık ile şöyle bir silkelensem,
    Bir an gaflete dalıp, azıcık öfkelensem,
    Yırtsam mahremlerimi, kalınlaşır ki ensem,
    Ecnebiden yar gelir olur başımda tacım,
    Ayşe’min sadakati dünyaya bedel bacım.

    Leziz aşımdır ekmek, keskin içkimdir ayran,
    Tek koşul güdülmeden günüm yarına hayran,
    Nilüferler yüzüyor usaremde her bayram,
    Üryan plajlarında taş kesilir kulacım,
    Ben böyle arzuları ateşe bastım bacım.

    Arz’ı yırtarak gelir, özde demetlenir Nur,
    Çorak topraklarımda o Nur, onur doğurur,
    Bizden türeyen nesil bu hamurla yoğrulur,
    Mukaddes kelam ile mala çalar sıvacım,
    Çehresine aldanma; işte sılam “bu” bacım.

    (Taşova, 21.02.2007)

    Fesih Aktaş


    Makbule

    Kirpiğin ucundan ateş saçardı,
    İçime kaç yangın ekti Makbule.
    Perdeyi aralar, camı açardı,
    Her sabah bir kurşun sıktı makbule.

    Düşürdü koynuna kızıl ateşin,
    Çalmıştı mayayı nefsime peşin,
    Bekle ki sabahı, doğsun güneşin,
    Kapıya nöbetçi dikti Makbule.

    Al yanak altında gamze belirdi,
    İhtiras kudurdu, izan delirdi,
    Kendine çekmeyi fena bilirdi,
    Gönlüme kancayı taktı makbule.

    Ne takı, ne makyaj, ne altın hızma,
    Bir başka dururdu kar beyaz yazma,
    Hadi gel şu kıza, şiirler yazma,
    Evrende benzersiz, tekti Makbule.

    Göz kurur, dil durur öyle zarafet,
    Tarifi nemümkün; emsalsiz âfet,
    Göz hakkı sanmıştım Allah’ım affet,
    Hevesi kursağa tıktı Makbule.

    Işıldar üstünde pullu mor fistan,
    kıpırdak halleri eyledi us’tan,
    Sinesi gül kokar, nazı kabristan,
    Gönlüme usulca aktı Makbule.

    Süzülüş bitirim, işve şahane,
    İnerdi sokağa, çeşme bahane,
    Şu garip ne ister, söyle; daha ne,
    Perçemin altından baktı Makbule.

    Bağrıma saplanan kapkara gözdü,
    Gerdanı yaylaydı, dudağı közdü,
    Sinede eğreti bir düğme çözdü,
    Üstüme dağ, tepe yıktı Makbule.

    Cazibe, gösteriş huriden öte,
    Çeliştim özümle düştüm gaflete,
    Yarabbi cefamı, say ibadete,
    Genç yaşta belimi büktü Makbule.

    Bir akşam nazından geçti nispeten,
    Sıyrıldı yörenin çizdiği kipten,
    Dudağı morfindi, dili kerpeten,
    Yirmilik dişimi çekti makbule.

    Fesih Aktaş
    (Taşova, 15.05.2008)

    Cevap Yaz
  • Mehmet Binboğa
    Mehmet Binboğa 10.01.2012 - 21:09

    Fesih Bey,

    'Kir' adlı şiirinize şapka çıkarıyorum.

    Budur kardeşim.

    Şiirde yeni teknikler deneyen,ki çok nefisti,sözcük hazinesi lügata sığmaz, sizcileyin engin bir
    kalemi şair listeme almakla ne kadar isabetli bir karar vermiş olduğumu anladım.

    Dilinize,gönlünüze, ufkunuza sağlık kardeşim.

    Böylesi bal damlayan şiirlerinizin müdavimi olacağımdan emin olabilirisiniz.

    Tebrik ediyorum.

    Cevap Yaz
  • Ülkü Şahin
    Ülkü Şahin 10.01.2012 - 21:05

    Valla Fesih bey kardeşim; o son dediğin şeyi biz yapmadık ve yapmak istesek de zaten yapamayız! Zira kulun binlerce işine ölümü karıştıran bir tek zat vardır o da; Zat-ı Hayy-ı Kayyum ve Yuhyi ve Yümit olarak bildiğimiz Halı-ı Zülcelal dir vesselam.

    Cevap Yaz
  • Hamit Körken
    Hamit Körken 10.01.2012 - 21:02

    Hesaplaşma

    Sizedir sitemim oy kahpe yıllar,
    Dünümü günümle vuruşturdunuz.
    Hani ya uzundu çıktığım yollar,
    Ne çabuk sonuyla buluşturdunuz.

    Doğmamış günlere randevu verip,
    Hem gece hem gündüz çalıştırdınız.
    Ki lanet Şeytan'dan mesaj gönderip,
    Her gece kaçamak alıştırdınız.

    Ve ben ki dinamik, dağ gibi adam,
    Nasıl da köşeye sıkıştırdınız.
    Metal çerçeveye kalın iki cam,
    Şu çapkın gözlere yakıştırdınız.

    Şaraba boyalı al kâkülümü,
    Taraksız günlere kavuşturdunuz
    Ve harlı közümden kalan külümü,
    Yazık ki meçhule savuşturdunuz.

    Her bir karesine ektiniz leken,
    Ay gibi yüzümü buruşturdunuz.
    En çetin ringlerin galibi iken,
    Elime bir baston tutuşturdunuz.

    Bir yere sığmayan uçuk gönlümü,
    Nizacı kafesle barıştırdınız.
    Rızamı almadan soğuk ölümü,
    Binlerce işime karıştırdınız.


    FESİH BEY tek kelimeyle harika bir şiir.Sizi ve usta kaleminizi kutluyor.Bu şiirinizide ayın şiirine namzet ve aday olarak gösteriyorum.
    sizler gibi münevver kalem erbapları oldukça,Sırtımız yere gelmez Allahın izniyle.

    Cevap Yaz
  • Ülkü Şahin
    Ülkü Şahin 10.01.2012 - 21:00

    İnciden söz dizsen, elmastan kelam!
    Kıymetin bilmeyen, övmez vesselam!

    Cevap Yaz

Bu şiir ile ilgili 97 tane yorum bulunmakta