Daldım yine suyuna insafsız bir hicranın
En zalim şarkısıydı bu,bin yıllık devranın.
Sarınca bedenimi amansız bir heyelan
Karanlığın en ıssız sınırlarına dalan
Bu gam yüklü hamalın hayalleri bunaldı
Hüzünlü mısralardan geriye kahır kaldı! .
Saz telinden ayrıldı,kamış ney'ine küstü
Mimarından ruh alan saray kaldı yüzüstü..
Züleyha'nın sesiyle aşkı diken kuşattı
Yûsuf'un güzelliği dikeni güle kattı..
Kuru bir Leylâ'sıyla Mecnûn efsane oldu
Görseydi bu halimi,derdi ''Sana ne oldu?
Kimmiş tarumar eden yürek saltanatını
Çekemedim ben senin derdinin zekatını! ''
Takvim yaprağı gibi tarihin sırlarına
Karışıp gidiyorum,bakamadan yarına..
Bir avcı yenik düştü ormandaki ceylana
Bir aslan bir balıktan kan içti kana kana..
Ondan kalan hatıra gözümdeki nem oldu
Adındaki üç hece ruhuma kefen oldu! ..
Hiçbir tarif yetmedi gülümü anlatmaya
Ruhuma kök salan tek dalımı anlatmaya..
Bengisu ırmağında boğulup da ölmüşüm
Sonsuzu arar iken gölgelerde kalmışım..
Bu sırrımı çözecek bir O vardır dünyada
Bana kalan sermaye bu kadardır dünyada! ..
Ey gurbet aleminde sevda vatanım benim
N'olur bir duy sesimi,sönmesin tânım benim! ..
Kayıt Tarihi : 4.4.2004 14:26:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!