-Sükürler Olsun Kavusturana-

Bosuna dememis yüce atalar;
Dag daga kavusmaz, insan insana kavusur diye.
Yürekten olursa niyaz, dilenirse Hüda’dan
Bir gizli el çağırır haydi gel eder
Yıllar güne iner zaman vuslata erer

İşte böylesi bir çağrıya kulak verip
Bir bayram ertesi pazarında buldum kendimi
Gebze’nin orta yerinde..
İki adam geldi kucaklayip, karga tulumba eder gibi sarılarak
Attılar arabaya…
Ama saygıda kusur etmeyerek öperek ellerimi
Birisi Hasan Firar öteki Memhmet Ali..
'>

Hey gidi yüreğim dayan dedim, sakın ağlama
Yıllar önce ayrılırkenken ağladığına say…
Yanagğımdan akan domurcuklari sakladım avuçlarımın arasına
Kimseler görmesin diye…

Yılmaz Kandemir'i gördük yolda yine öyle mahzun efendi
Sımsıcak bir yuvada bulduk kendimizi,
Hasan imam oldu, Yilmaz müzezzin
Öylece kıldık ikindi namazımızı
Allah biliyor ya, her sey O’na ayan ya
Namaz halinde bile akıttım sevinçten seccadeye göz yaşımı

Mehmet Ali, Senem, Hasan, Yusuf
Mehmet, Tahsin der iken Ömer de katıldı vuslatımıza.
Senem’le Mehmet Ali evdeş olmus iki sınıf arkadaşı
Güzel yürekli Senem, yine öyle cıvıl cıvılsın,
Her ne kadar saçların ağarsa da sakallı da olsan, saçın da dökülse
Sen yine maviş gözlü Mehmet Ali’sin “Erva”cığın dedesi.

“Okul yıllarına dönüp
“Çırpınırdın Karadeniz Bakıp Türk’ün bayrağına! '
Diye haykırdık hep bir ağızdan eskisi gibi.
Hiç birisi unutmamiş, Ne Çırpınırdın Karadeniz’i
Ne de 'Çankaya Yokuşunda Balam'ızı'
Hocam diyor Mehmet Gök;
Yıllar boyu ne zaman Karadeniz denilse aklıma sen gelirdin,
Senem de ondan beri halli değil hani.

Öksüz Ömer tanıyamadı birden,
Öksüz dediysem soyadı Öksüz.
O biraz daha küçüktü onlardan o zamanlar.
Öptü elimi “dayı bayramın mübarek olsun dedi, kenarıma sıvıştı.

Haydi bakalım Ömer: “Sen makaram sarı bağlar” türküsünü iyi söylermişsin
Söyle de bir dinleyelim dediğimde
Şaşkın şaşkın baktı yüzüme, donakaldı, yutkundu bir şey diyemedi.

Ta ki;
Ta ki;
“Ben sizi ekmeğe gönderirdim Direkbükü’ne Eyüp'le beraber,
Ama yolda yerdiniz birazını hani “dediğimde
Fırladı ayağa sarıldı koca adam boynuma.

Yusuf yine on yaşında bıraktığım gibiydi halen
Gülüyordu ve hep yüzüme bakıyordu hayran hayran..

Tahsin kan davalıydı o zamanlar,
çocuktu ama ne yapsın garibim babası Toraman’ı vurmuşlardı
Sıra ona gelmiş olabilirdi
Ki; o yüzden okula bile tabancayla gelirdi.
Ben onu yaşıyor bulacağımı hiç beklemiyordum
Yasadığına ne kadar çok sevindim.

Bir kaville ayrıldık sarmaş dolaş,
Allah nasip ederse, bahar geldiğinde
Nerde varsa sağ olan
Toplanıp gideceğiz hep birlikte kırlara
Estergon’u söylemeye
Karadeniz’i inletmeye…
Ve burca bayrak dikmeye.