Her güzel görünen bir heves gibi,
Kalbime girip de şöyle bir gezer.
Hasta dudağında son nefes gibi,
Tıkanır içimde göğsümü ezer.
Mart 1994
gözümde çağlayan vuslat
gönlüme dert olan vuslat
gamlı bülbül öte durur
alnımdan dökülen vuslat
şairin çilesi bir ah içredir
Bana bir haber gönderiver uzaktan,
Bana bir haber
Yüreğimdeki aşktan
Dudağıma çizilmiş
Vişne dudaklarınla
İki kelime söyle gelecek güne dair
Arayıp durdum seni olmadık izbelerde
Gamla geçti günlerim yoktu neşeli anım
Ve işte hiç bir zaman ummadığım bir yerde
Kavuşuverdim sana Sultan-ı Mah-ruyan’ım
19 Temmuz 1996
Masamda resmindir ilham sözüme
Ve aşkın bir kandil gibi her akşam
Yanarken nurlara gark olur odam
Uykuysa uğramaz artık gözüme
Dalar uzaklara unutur beni,
Hasretiyle pare pare yandığım şehir
Gözlerimde tüten gece
Binlerce günün hatırası
Binlerce yıl gibi
Güz gibi, bahar gibi
Kış gibi ve yaz gibi her dem
İlk bakışta içimin karanlığına doğdu,
Beni güzelliğinin ışıltısına boğdu.
Bakışında sıcaklık baharın ilk cemresi,
Öyle bir endam var ki; beyaz nurdan çehresi
Beni yakan bir alev veya bir güneş gibi,
Kıvılcımlandı birden kalbimde ateş gibi.
Dallardan süzülür gün ışıkları
Pencereme gelen ayda bir hüzün
Parmaklarını düşündüm dün gece bir bir
Her birinden süzülen damlalar oldum
Uçlarından dökülen günahlar oldum
Nedir gözlerine sinen bu elem
Beni ban anlatan sanki bir sırlı ayna
Karanlıklar içinde pırıltılar beldesi
El ayak çekik ama anlatır anlayana
Dinleyene duyana siyah sükunun sesi
20 Ekim 1996
Hazan yokluğunda geldi güzelim,
Baharı özlemek zamanı şimdi.
Ayrılığa sebep eldi güzelim,
Sineye çekmenin zamanı şimdi.
Kader örer iken hicran ağını,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!