Gecenin ağrıyan yarısından, sabahın körüne...
Şalterleri bir türlü inmeyen ölü canlılığım..
Aşağılanmaların bodrum katında tüttürülen sigaraların kokusu üstüme sinmiş..
Bir türlü def olmayan kendime tutulmuşluğum,
Bir zaman sonra herkesi her şeyi defnediyor..
Tüm kederlerde payım olsaydı da Allah'sız olmasaydım...
İyi anlatmam,
Belki gösteremem gördüklerimi,
Durduramam olanları, olacakları, olmuşları.
İyi ağlarım ama,
Kadınlar gibi, kızlar gibi, herkes gibi.
Utanmam ağlamaktan,
Uzun zamandır tekerrür ediyor,
Herkesin tarihi.
Bir işkence değirmeninde,
Hep aynı sabaha çarpıp,
Aynı öğlen vaktinden,
Aynı akşama akıyoruz.
Hiç konuşmadan seviyorum seni,
Gürültüler içinde otururken.
Hiç görmeden seviyorum seni,
Bir yerlerde durduğunu bilerek.
Hiçbir şey beklemeden seviyorum seni,
Her şeyimi verdiğimi bilerek.
Yokluğunu içiyorum,
Yokluğuna içiyorum,
Yokluğumuza içiyorum.
Gözlerim mi dumanlı görüyor,
Dumanlar simana mı benziyor,
Dumanlarda hayalin mi var,
Gülücüklerin sırtlamış
Geçmişten, bugünden, yarından ağırlıklar.
Duyar gibiyim,
İçindeki boşlukta yankılanan,
Ağlayışlarınla közlenmiş hüzünlerin gürültüsünü.
Örtüyorsun gürültüleri,
Duymuyorsan,
Acıdan bir çığlığı ,
Ve hıçkırıkları,
İçinde olan insan değil.
Söyleyemiyorsan,
Hayata serenat,
Med-cezir dalgaları.
Kumlara tekrar çarpanları
Öncekiler değil.
Sonra,
Hep yeni gelenleri vardır hayatımın ,
Kova tutmuş Kurumuş Hayat.
Sıkıştırıyor yürekleri,
Gözlerden,
Can çıkasıya kadar,
Alacağı var gibi.
Hoş, çakal hayat.
Böceklerin canı yanar mı?
Bilmem.
Ama böcekler gibi ezilirim.
Yüreğime yüklenen,
Ağırlıklardan, ağırlığından, ağırlığımdan.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!