Şükrü bey genişçe bir oturma salonunda sabah kahvesini yudumluyordu birden tepesindeki kristal avizenin parlaklığını gôlgede bırakan bir ışıltının mekana dolduğunu hissetdi uzunca merdivenlerden topuk sesleri yükseldi başını o yône çevirdi elindeki fincan çatlayacaktı ôyle sıkıca kavradı, yeliz hanım dudaklarında kırmızı ruj takmış takıştırmış usulca süzüldü beyaz bir kuğu gibi hayran bakışlar altında salona, gôz gôze geldiler bir an şükrü beyle ikiside birbirlerini ilk kez gôrüyorlardı şükrü beyin kalbinde o çok bildiği türk kahvesi çarpıntısı yeliz hanımada sirayet etti, koyu sohpet başladı aralarında çocuklardan yakındılar biraz şükrü bey yetmişinde yeliz hanım ondan biraz daha gençce bôylece başladı huzur evi aşkları.
Soyguncu soysun da, vurguncu vursun
Sen ana karnında boşa durursun
Doksan günde çık gel, dokuz ay dursun
Doğmaya gayret et, doğmaya bebek
Sonra geç kalırsın yağmaya bebek.
Devamını Oku
Sen ana karnında boşa durursun
Doksan günde çık gel, dokuz ay dursun
Doğmaya gayret et, doğmaya bebek
Sonra geç kalırsın yağmaya bebek.




Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta