Şükrü bey genişçe bir oturma salonunda sabah kahvesini yudumluyordu birden tepesindeki kristal avizenin parlaklığını gôlgede bırakan bir ışıltının mekana dolduğunu hissetdi uzunca merdivenlerden topuk sesleri yükseldi başını o yône çevirdi elindeki fincan çatlayacaktı ôyle sıkıca kavradı, yeliz hanım dudaklarında kırmızı ruj takmış takıştırmış usulca süzüldü beyaz bir kuğu gibi hayran bakışlar altında salona, gôz gôze geldiler bir an şükrü beyle ikiside birbirlerini ilk kez gôrüyorlardı şükrü beyin kalbinde o çok bildiği türk kahvesi çarpıntısı yeliz hanımada sirayet etti, koyu sohpet başladı aralarında çocuklardan yakındılar biraz şükrü bey yetmişinde yeliz hanım ondan biraz daha gençce bôylece başladı huzur evi aşkları.
Kara gözlüm bu ayrılık yetişir,
İki gözüm pınar oldu gel gayrı.
Elim değse akan sular tutuşur
İçim dışım yanar oldu gel gayrı.
Ayların sırtında yıllar taşındı,
Devamını Oku
İki gözüm pınar oldu gel gayrı.
Elim değse akan sular tutuşur
İçim dışım yanar oldu gel gayrı.
Ayların sırtında yıllar taşındı,
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta