Aydın İli´nin Germencik Kazası´nda dünyaya geldi.
Denizli Kız İlköğretmen Okulu´nu 1966/67 öğretim yılında bitirdi.
1967/1972 yılları arasında Köy İlkokul Öğretmeni ve Yönetici olarak çalıştı.
1972 yılının ağustos ayında Almanya´ya işçi olarak geldi. Halk okullarında Almanca öğrendi. 1975/1976 öğretim yılında çok sevdiği öğretmenlik mesleğine Nürnberg şehrinde yeniden başladı.
1990/1991 yıllarında, Anadolu Üniversitesi Eskişehir (A.Ö.) İktisat Fakültesi Lisans Diploması aldı. Türkçe ve İslam Dersleri Öğretmeni olarak Nürnberg şehrinde, bir Alman ilkokulunda görevine devam etmektedir. İki kızı, iki oğlu var.
Şükran Günay´ın, Bavyera Öğretmenler Birliği (BLLV) Yabancı Öğretmenler temsilcisi, Nürnberg Türk Veliler Birliği Dernek Başkanlığı, Nürnberg Türk Dernekleri Koordinasyon Kurulu Eğitim Görevlisi olarak üstlendiği birçok sosyal faaliyetleri vardı.
Boğaziçi Üniversitesi Görme Engelliler Teknoloji ve Eğitim Merkezi Kütüphanesinde kullanılmak üzere ÇILGIN TÜRKLER / Turgut Özakman eserini (2006) bilgisayarında sesli okudu. Yetkililere CD olarak ulaştırdı.
İSLAM´da KADININ ROLÜ, TÜRKİYE´de KADIN / Prof. Dr. BEYZA BİLGİN´in eserini yine aynı amaçla sesli okudu.
ESERLERİ
Türkiye İlim ve Edebiyat Eseri Sahipleri Meslek Birliği(İLESAM) üyesi olup, Nürnberg temsilcisidir.
Mustafa Kemal Atatürk’ün 100. yaş anısına (1981) DEVRİMLER isimli tiyatro eserini yazdı ve Nürnberg Langwasser Gemeinschaftshaus’da 2. sınıf öğrencileri ile sahneye koydu.
Çeşitli Antolojilerde, yurt içi- yurt dışı yerel dergi ve gazetelerde şiirleri yayınlandı.
Genel Ağ (İnternet) sistemi içinde şiir, öykü ve denemeleri okurlarıyla buluştu.
‘’GELİYORLAR’’ öykü kitabı, Eylül 2009, İzmir Etki Yayınevi tarafından basıldı.
Hece ve serbest şiirleri basıma hazır bekliyor.
Türk Dili ve Edebiyatı yolunda çalışmaları devam ediyor...
Şükran Günay; ‘’Öğretmenim öğrenenim, öğrenmenin eşiğindeyim.’’ diyor.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Hep örnek oldu,hep yol gösterdi,Yazdıklarında ruhani bir gönlün etkisini farkettik,kendisi saf duyguların rehberi olur nitelikte bir şahsiyete sahiptir,şahsım adına Şairle tanıştığım için büyük bir onur ve şeref duydum,kendisi ile aynı ortamda bulunmak dahi benim için apayrı bir zevk ve şanstır,Usta ...
Bazı şeyler vardır, anlatılmaz:Ancak yaşanarak bilinir. Vatan hasreti yaşamadım, bazı hasretler oldu içimde hep, ama vatan hasreti, doğup büyüdüğüm, sevdalarımı, özlemlerimi, dost ve arkadaşlarımı bıraktığım bir yerler olmadı:bunun nasıl bir şey olduğunu ancak tahmin edebiliyorum. Ve tahminime göre ...