Sen nerden bileceksin
Hayatın sevmekten ibaretini?
Hayal bile edemezken
Ben sende gördüm
Sevgisizliğin esaretini…
Sen farkında bile değilsin
Çıkmıyor artık telefonumdan ses seda
Bense koşullanmışım
Pavlov’un köpeği gibi
Dakika başı telefon çalışına
Çalmayışına da koşullanırım elbet
Zaman alacak olsa da..
Güneşin her yüzünü gösterip
Yağmurun sırtını döndüğü bozkır..
İşte beni oraya diktiler bir fidan iken
Yok olmam için teslim etmişlerdi beni bozkıra
Bilirdim…
Ama ben savaştım,yeşerdim her şeye rağmen
Yitirdim özleyişlerimi
Belki de hislerimi
Bilyeleri kaybolan bir çocuğun
hüznü ile gözlerimde
Düşündüm bir an
Beni düşünenleri..
Yine gecenin çekilir bunalımı
Karşımda ayna..
Ellerim ve dudaklarım sanki çamura batırılmış
Aynada göremediğim bi kirlilik var yüzümde
Ve belki de yüreğimde
Dudaklarımda karışmış dudak izleri
Şikarın oldum düştüm kemendine
Vur hadi ne duruyorsun?
Güçlü silahların var ya hani
Çıkar onları ser önüme yine
Hiç saklamadın ki hep diktin gözlerime..
İnandım sanki ne diye? ?
İçimde patladın dün gece..
Dört yanıma dağıldın parça parça
Her yerime….. Tüm vücuduma..
Ama yine bulamadın bir çıkış
Hala bendesin… hala içimde…
Kalbimde değil bu kez, her zerremde..
Silgim kalemimden önce biter oldu
Engel olamıyorum kendime
Olduğum zamansa içimden bir ses yükseliyor
“çok geç” diye..
Sonra devam ediyorum
Hatalarıma hata eklemeye
“Unutulmaz” sözüne istinaden unutamadığım
O kabus dolu lise yıllarımda olduğu gibi
İnsanlardan soyutladım yine kendimi..
Bilemiyorum ne kadar doğru
Doğru mu “insan insanın külüne muhtaç” uyduruğu?
Doğruysa şayet
Bu gece yanmıyor Ankara’nın ışıkları
Hani şu uykumu bölüp baktığım her gece
Bazen doyamadığım bakmaya, bazen kanatan kalemlerimi
manzara görünmüyor adeta…
Çekmişler ışıklarını canını alırcasına
Ben de payımı alıyorum boğuluyorum tefekkür ırmağında…
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!