..........Havanda su dövüyoruz.Çok değerli hocamız Üstün Dökmen'in 'Küçük Şeyler'adlı kitabının birinci kitabını bitirdim.İkincideyim.Değerli Hocamız sizlere minnettarız.Ve siz psikolog ve psikiyatrların yazdıklarını en uzakta dağdaki ve yayladaki insanımız; kadınımız,erkeğimiz,yaşlımız,gencimiz okumalıyız.Okumalıyız ki sağlıklı bir nesil yetiştirelim.
..........Ben bugün sevgili Üstün Dökmen Hocamızın ''Suflörlük'' kavramı hakkındayazacağım.Şimdisuflörüntanımınısözlüktenyazalım.''suflör:Oyunculara rollerinde unuttukları sözleri izleyicilere duyurmadan söyleyip hatırlatan kimse.''Şimdi bizim Türk toplumunun yaşamına adım atalım.Türk toplumu=Öğüt. Psikolojide insan iletişimlerinde
belkide en zararlısı öğüttür. Bizim tarihimize bakın öğütlerle doludur.Siz bilgi
ve birikimleriniz varsa bilim süzgecinden geçirirsiniz.Ve topluma sunarsınız ama ille şunu yap,şunu yapma demek,insanlara tercih hakkının verilmemesi
birey için,toplum için çok tehlikeli.Bakın şimdi Türk toplumunun geçmiş fotoğrafına evliyalar,enbiyalar,padişahlar ve hatta hakanlarımız hep öğüt vermiştir.Yani suflör olmuşlardır.(Zaman bilincine göre belki ihtiyaçtı üniversiteler, eğitim kurumları azlığından) Şimdi siz tiyatroyu gözünüzün önüne getirin.Kişiye hangi rol verilmişse onu oynar.Yani davranışları,söyleyecekleri sınırlanmıştır.Burada şunu söyleyeyim:İllede Evliya,enbiya,padişah,hakanlarımız yanlış söylemiştir,demiyorum.Bunu çok iyi ayırmak lazım.Siz bir toplumu kilitliyorsunuz.Böyle böyle böyle düşünün,şöyle şöyle şöyle düşünmeyin,diye.Yani toplumun suflörleri var ve hep olmuştur.Olmalı mı bu suflörlük,hayır olmamalı.Şimdi siz bana diyorsunuz ki senin de suflörün Üstün Dökmen'dir.Hayır,değildir.Üstün Dökmen ve Psikoloji alanında yazan Hocalarımızın hepsi insan özgürlüğünden,insanın kendi kendini gerçekleştirmesinden,kararlarını kendinin vermesinden yanadır. Şimdi tarih
süzgecinden geçirin.Okuduğunuz kitaplara bir göz atın geçmişten gelen,suf-
lörlük var mıdır,yok mudur? Siyasi partilere,dernek,cemiyet ve tarikatlara bir bakın suflörlük var mıdır,yokmudur? Kur'an Kerim e baktığınızda siz insanları doğru yola çağırırsınız.İsteyen gelir,isteyen gelmez felsefesi vardır.İnsanları özgür bırakmıştır,İnanıp,inanmama konusunda...Din kurallarına uyup uymama konusunda.Ve insanların önüne seçenek konulmuştur.En azından iki seçenek:Cehennem mi,cennet mi? Şimdi bizim topluma geri dönelim.Hava
soğuk çocuk dişarıya çıkacak.'Giy kazağını,yoksa dışarıya gidemzsin! 'dedi-
nizde.seçenek yoktur.Bayan başbakanımız bir zamanlar şunu söylerdi:Ya olacak ya olacak'gibisinden.Seçeneksiz yani.Üstün Dökmen Hocamız çocuklarımızın önüne öğüt yerine en azından seçenekler konulmasını,çocuğun
bu seçeneklerden birini seçerek gelecekte özgüvenini, karar verme mekanizmasını vurguluyor.Siz eğer insanlara para verirseniz verdiğiniz para kadar yaşamını idame ettirir, hep size muhtaç olur.Yok eğer iş ve meslek kazandırırsanız toplum içinde onuruyla,gururla özgüveniyle çocuklarına karşı şu vücutdilini söyleyerek:'Hayat mücadeleden ibarettir,bak ben çalışarak yaşamımı sürdürüyorum. çocuklar iyi bir yatırım yapmış olur.Şimdi övüne övüne evlere kömür dağıtanları bir düşünün.Hiç çalışmadan kömür alan ailelerdeki çocukların psikolojini düşünün.İlle birilerine bağımlı olmanın gerekliliğiyle yaşama tutunacaklar.Ve belkide ömür boyunca toplumun asalağı olmayı seçeceklerdir.Bazı şeyler baştan doğru görünür.Ama değildir.Çinli şunu demiş:Balık vermeyin balık tutmasını öğretin.Bence psikologlarımız,psikiyatrlarımız balık tutmasını öğretiyor.Lütfen okuyalım onları.Sizlere şunu da söyleyeyim hiç bir matematik,fizik,kimya kitabında öğütle karşılaştınız mı? Hayır yok.Şimdi birde bilimle hiç ilgisi olamayan yani psikoloji,sosyoloji,dil,matematik,fizik,kimya,biyoloji...kitaplarının dışındaki yayınlarına bakın hep öğüttür.Bu öğütlü kitaplar insanlarımızın iradesini küçültüyor,yok ediyor.Adeta insanımızın beyni dumura uğruyor,yok oluyor.Peki böyle bireylerden oluşan insanlar üretir mi, hayır.Ne yapar asalak olur ve ağlar.Geçmişimizdeki fakirlerin yiyecek aldığı kurumları düşünün.Kimse onları savunamaz.Eğer bir devletin yönetiminde fakirler varsa o devletle övünülemez.Bizde ramazan çadırları kurulur.Bazen televizyonlar gösterir.Bazı insanların oldukça mahcup olduklarını bazılarının ise artık vurdum duymaz olduğunu görüyoruz.Siz bir defa yardım dağıtarak çalışanların hakkını,çalışmayanlara veriyorsunuz.Bir insan ağzından geçen lokmanın hak edilip edilmediğine bakmalı.Eğer yaşlı ve sahipsiz bir nineyi düşünürseniz onu kim sahipsiz ve maaşsız koymuştur,iftar çadırına kim muhtaç etmiştir? Kim iftar çadırlarının kalktığını bu millete yaşatırsa ben başarılı iktidar ona derim.İşinden çıkan adam iftar çadırında yemek yiyor bu onurlu mu.İşinden çıksın, gitsin parasıyla lokantada yesin.Belediyenin açtığı çadırdaki masrafları halkın cebi karşılıyor.İşten çıkan adam nasıl halktan birinin cebindeki bir yemeklik parayı alır.Bu onur değildir.Onur ezan okunduğunda çocuklarıyla birlikte huzur içinde iftar açmaktır.Onur işinden çıktıktan sonra kendi parasıyla iftar açmaktır.
...........Tüm bu anlattıklarım suflörlük müessesinden kaynaklanıyor.Geçmişte yine kurumlar oluşmuştur.Bu kurumlar dergahlar açarak yeme içme bedavadır, demişler.Çalışmadan miskin miskin oturan insanlar mutlaka birilerinin kazandığını yemişlerdir.Ve insan sevgisinden bahsetmişlerdir.
..........Şunu anlatayım:Bir yakın komşumuzun yavrusu acile kaldırılmıştı.İçeriden öldüğü haberi gelmişti.Ama söyleyemiyorduk.Bu baba kıbleye dönmüş dualar okuyordu.Terlemiş,sırılsıklam.Herkesin üstünde hırkası,o gömlekle.Herkes onun acısını paylaşmaya gelmiş,onun canı o anda rüzgara karşı soğuk alıyor,tirtir titriyordu.Peçetelerle terini sildim.Sırtına hırka getirdim.Bana o anda öyle mihnetle baktı ki,gözümün önünden gitmiyor.Gerçek sevgi elseverliktir.Ben seviyorum demekle seviyor olunmaz.Neden bu insanlar bir hırka getirmeyi akıl edememişlerdi.Çünkü hep öğüt verilerek kalıplara girilmişti.Biri söyleyecek ki diğerleri de yapabilsin.Böyle olmuş bizim toplumumuz.Eli böğründe kalmış insanlarımızın.Sonuç olarak şunu diyorum psikoloji kitaplarını okuyalım.kendimize,ve bize miras kalan örf,adetlere körükörüne değil objektif bakalım.Yoksa havanda su dövmüş oluruz.
Dostlarıma sevgilerimle...
Delta S X
09.02.2006
Kayıt Tarihi : 9.2.2007 11:14:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (1)