Çocukken de ben böyleydim
Asi yüreğime söz geçiremezdim
Özlemler kara saplı bir bıçak olup
Saplanınca tam onikiden
Sağanaklara yenik düşerdi gözlerim
Yağmur mevsimi değildi henüz
Ve dokunsalar dağılacağımı,
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Kimi zaman acemi bir neyzenim
Bazen de aşk yolunda yorgun semazen
Neyime nefes ol ey Sûfî
Sema bitmeden…
**
Bir yüreğin sevdası özeldir. Ona dokunulmaz. Sevdanın dillenmesi-sözcüklere dökülmesi-şiire dönüşmesi anında okur devreye girer. Şiirin yüreğe dokunuş derecesi şiiri sevdirir. Sabahın bu erken saatinde dizelerle semazen oldum. Sufiden medet ummadan. Yüreğimi ısıtan ve sevdayı anımsatan dizeler.. Kutlarım. Güzelliğe- güzele bakmak sevapmış.Sevap yaşattınız...Saygılarımla.
yüreği yormayan bu güzel şiiri iki kere okumama rağmen bittiğinin farkında olmadım sevgiyi özlemi yar eden yüreğine selam olsun üstadım sağol
Şiir içten ve çok güzel son mısra ('sema bitmeden...')şirin anlamına anlam katıyor. Şairi yürekten kutluyorum.
Çocukken de ben böyleydim
Asi yüreğime söz geçiremezdim
Özlemler kara saplı bir bıçak olup
Saplanınca tam onikiden
Sağanaklara yenik düşerdi gözlerim
Yağmur mevsimi değildi henüz
Ve dokunsalar dağılacağımı,
Paramparça olacağımı bilirdim.........
İyi insanların yüreği hep çocuk kalırmış..
Duygulanarak okuduğum, güzel şiirinizi ve o güzel, çocuk kalmış, şiir dolu kocaman yüreğinizi tebrik ediyorum sevgili can şiir ablam.
Nicelerine dileklerimle..
Saygı ve Sevgilerimle..
Sizi ve eserinizi gönülden kutluyorum.Harükulade bir şiir okudum.Yüreğinize sağlık.Kaleminiz hiç susmasın ! Tam puan verdim.
Yüreğe sevda dokundu mu hırçınlaşır, hercai çiçek misali gök kuşağı renklerle tanışır.
Bulutlarla yarışır, kah yelesini rüzgara vermiş tay misali tozu dumana koyarken, kimi zamanlarda kara bulutların tüm şimşekleri yüreğinin dehlizlerinde çakar ve patlayan volkan misali gözlerden sağanaklar boşalır.
Ondandır başında kavak yellerinin esmesi.
Ondandır yıllar sonra böylesi duygulara özlem...
Ondandır sûfî haller
Özlemdir yürekte kocaman, zikrine durup ta sevdanın bir ney sesinde yitmesi
Ondandır ateşe pervane oluşlar, bin zikir ile semaha duruşlar...
Sevgili dostumun kaleminden harika bir şiirini okumanın mutluluğundayım. Semah tadında ney sesi eşliğinde okur gibiydim şiiri. Sonsuz KUTLUYORUM. Nicelerine Naime Hanım. Saygımla...++
aşka yaşayışından yeni bir zemin kazandıran, bekleyişin en derin yollarında kendini sınayan ve bu uğurda ilahi boyut alan düşlerin ve özlemin şiiriydi.. çoğu kez anıları yok ettiğimizden ve aşkı kendi olumsuzluğumuzla yıpratıp eskittiğimizden dolayı, bu düzeye erişemeyiz.. oysa gerçek aşkın içindeki o ateş, ayrılığın rüzgarıyla dev boyutlara ulaşıp, kişinin kendi özünü bulmasını sağlayabilir, onu saf insan ve gerçek anlamda bir aşık yapabilir.. şiirde de böyle bir aşk görüyorum ben......beğenerek okudum naime hanım.. kutluyor, saygılar sunuyorum..
Yüreğinize ilhamınıza sağlık güzel bir şiir kaleminiz daim olsun yürek sesiniz hiç susmasın.
Tasavvuf düşüncesi, kişisel mistik düşüncelerle birleştiğinde derinlik ve boyut kazanan, insanın yaşama gücündeki olgunluk, anlama, anlayabilme, yaklaşma, bütünleşme ve Batı Felsefesinde tümden gelim, tüme varım olarak nitelenen insan ruhunun bütünlüğü ve tekilliği kavramasındaki olgunluk aşamasıdır. İslam inancıyla özdeş kılınan anlamlarında 'sufi' sözcüğü 'Sofu' - dinsel inançlarına düşkün- kişiler için kullanılırken, tasavvuf bunu 'enelhak' yüceliğine ulaştıran, yaradılış tecellisi, yaradılış anlayışı olarak algılar. Bir ses, bir ritim, bir duygu ve evrenin yaradılış düzenini sembolize eden ahenk sözkonusudur. İşte, şiiri bu açıdan algıladığımınzda; insan ruhunda yaratılan doyumluk bir atmosfere ulaşılmış... Şiirler bir ölçüde, düşünme yöntemi olan, düşünmeyi sevdiren 'felsefe' değilmidir? Bu olguya biz şiirin tinsel gücü, canı, ruhu da diyebileceğiz. 'Dertli neyden bir nefes', sanki yaşamı bize bağışlayan yüce ses... Başarılar, sevgiler.....++
hüzün hasret hayatın içinde bunlar gerek korku olamasa cesaret nasıl olurdu vuslat olmasa hasretin kıymeti olurmuydu?Şemsin dediği gibi..Sabret ey yar zahmette rahmet var ..Vuslatın kıymeti bilinmezdi..iyiki hasret var..tökezlersen eğer aç ellerini..rahman ve rahim olan Allah var...selam ve saygılarımla..tebri ederim
Bu şiir ile ilgili 114 tane yorum bulunmakta