Ankaraya uğramadan geçen bir kışın ertesi
Gün, ikindi yağmurlarıyla ıslanmış bir cumartesi.
Caddenin tam ortasında uzanmış yatıyorsun
Arabalar dallarını eziyor, canımı acıtıyorsun!
Mevsim bahara gebe, ağaçlar çiçek açıyor
Seninse dalların kuru hala ciğerime kaçıyor.
Giyin yapraklarını da gel artık, yoksa nefessiz kalırım
Yollarına duvar mı örüyor yoksa ıslak kaldırım.
Sekiz satır geldi-geçti gönlümden, sen hala yerdesin
Bu halinle yanaklarıma konacak gamzelere perdesin.
Seni böylece bırakıp gitmek yakışmaz bana ama;
Böyle gördükçe seni sanki tuz basılıyor yarama.
Yarın yine geleceğim söz, ellerimde bir demet umutlardan
Belki yarın sen de kurtulursun başındaki bulutlardan.
Ne de çabuk geçmiş seninleyken on dört satır
Sensiz geç/mey/en yirmi dört saatse sanki yirmi dört asır.
Gün, öğle sıcağıyla kavrulmuş bir cumartesi ertesi
Hüzne doymuş, hafakanlarla dolu bir günün son kertesi.
Bıraktığım yerde yoksun, acıların kabrine toprak mı oldu yoksa
Anlatsaydın, paylaşsaydın dertlerini madem bu kadar çoksa.
Hayır, hayır, işte ordasın; yolun kenarında dimdik ayaktasın.
Su birikintisindeki yansımadan ibaretmiş meğer bütün kederin, yasın.
Tadına doyum olmaz bir haz kapladı yüreğimi birden
Derdin olmadığından değil, olmayan dertlerini bile dert edinmekten.
Gün, bir dostun dertleriyle dertlenmenin ertesi
Ve bugün o kadar güzel ki...
Kayıt Tarihi : 3.4.2007 16:16:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu sene kış gelemeden gitti biliyorsunuz. Bir cumartesi Milli Müdafa Caddesi' nden minibüsle eve giderken yolun ortasındaki su birikintisinde bir çınarın yansımasını gördüm. O sıralar uzun zamandır haber alamadığım bir arkadaşım hakkında da endişelerim vardı. İyi olduğunu öğrendim sonra. Tam bu arada bu şiiri yazdım işte.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!