Gecenin neresinde bıçakladılar seni?
Üstünde ne vardı?
Hayli kalın bir deri miydi yoksa kurşun sıksan işlemez?
Yoksa hala saçları kafasına ait bir kadın mıydı o?
Dudakları yüzüne, gözleri bile yüzüne?
Öyleyse kan boşuna akmıştır;
Geçtiği yerlere ancak leş kuşlarını çağırır.
Kaç defadır göğe yükselişim pençelerinin arasındaydı
Yere bırakılışımı görmeliydiniz!
Yine de çatlamadım çünkü ten yük.
Yüz sabır diledim hiçbiri olmadı
En yakın dala bıraktım kendimi
Hikmetsiz anlarıma cennet ağaçlarından isimler verdim
Sonra bir minval kökleri eski ve derin
Kokusundan bir nefes çeksem yerin altındaydım
Ama yok, kokudan eser yok
Neyini ve neremle duyduğumu bilmediğim
Ağır yankısı sessizliğin.
Davet olsa giderdim, değil.
Gelme dese küserdim, değil.
Adım çirkindi, sonra o sevdi...
Soran var mı kaçıncı yılı hicretimin?
Bıçak izlerim henüz derimin altında,
Taze olsa sevinirdim
Şimdi yaralanmaya bile halim yok
Çoktan eskimiş kanım
Perdelerimin beyazlığına şaşırırsınız
Çarşaflarım yunmuş kadar temiz
Elleri değmiş bi kere;
Kim bilir kimin annesi.
Kayıt Tarihi : 31.5.2016 00:42:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!