Çıkmak üzereyken müdür tam, telefon çalar...
Arayan; 'Ben Genel Müdür Hasan Sakalar.
'Kaya Çakal adında birisi iş istiyor.
-Ne olursa yaparım, iş olsun yeter.- diyor.
'Tanırım kendisini, memleketimizdendir.
Fanatik partilidir, yani o da bizdendir.'
Der, genel müdür, sonra telefonunu kapar.
Bizim müdür düşünür, şöyle bir yorum yapar:
Cebimden mi çıkacak, sanki onun parası?
'Gelsin konuşalım' der, 'yarın öğle arası.'
Görüşürler lokâlde, yemek yerler baş başa,
Bizimki işi kapar, gitmez emeği boşa.
Gün olur genel müdür fabrikamıza gelir.
Sayın müdürümüzü tatlı bir telâş alır.
'Gönderdiğiniz şahsı işe aldım efendim.
Çok doğru bir seçimdi, şahsen ben çok beğendim.'
Genel müdür şaşırır, 'ne adamı, ne işi?
Çağırın bir göreyim ben de, kimmiş bu kişi.'
Yaranacağım derken bizim müdür âmire,
Baltayı taşa değil, hâttâ vurur demire...
Çağırırlar Çakal'ı, gelir ve gayet sakin:
'Müdürümün suçu yok, kızmayın ona sakın...
İşsizdim ne zamandır, inanın borcum çoktu.
Böyle bir düşünceyi aklıma şeytan soktu.
Genel müdürüm diye telefon açan bendim.
Yani müdürümüze beni gönderdim kendim.
Borçlarımı ödedim, durumumu düzelttim,
Suçum neyse razıyım, ben böyle bir halt ettim...'
(23.10.2008 - Alanya)
.
Kayıt Tarihi : 23.10.2008 21:23:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Olay 1970'li yılların sonlarında, A...'da geçer. Şiirde geçen isimler uydurma isimlerdir...Bu isimlerin olayın kahramanlarıyla hiçbir ilgisi yoktur. Bir sohbet sırasında bu olaydan da bahsedilince, çok çarpıcı bir konu olduğunu düşündüğüm ve hafızalarda kalmasını istediğim için manzum hale getirdim. Ne kadar başarılı ya da başarısız olduğumu takdirlerinize bırakıyorum.

TÜM YORUMLAR (19)