ŞUBATIN ON DÖRDÜNDE
Tığ nasıl işlerse ipliği göz nuruyla
Saniyeler kimsesizliğime hep seni dolar
Yokluğun örülür her şubatın on dördünde
Gözlerim hatıralarını alıp yanına yollara dökülür
Bir silen olmaz…
Notalar nasıl işlenirse sözlere
Sensizlik acımasız, siler nağmeleri
Yokluğun sürünür her şubatın on dördünde
Şarkılar anlamsızlaşır
Bir gelen olmaz…
Ne yana baksam hasret açar bahar gülleri gibi
Ellerininyumuşaklığı hâlâ sıcak avuçlarımda
Kar yağar, yağmur damlar her şubatın on dördünde
Avuçlarımı kapar, saklarım seni
El uzatan olmaz.
Azizmiş, Valantin’miş neyleyim
Bir gül uzatamadıktan sonra sana
Güller kan ağlar her şubatın on dördünde
Ben suskun
Duy diyen olmaz.
Meltemler, boralar her yanda fırsat kollar
Sabaha kadar gözkapaklarımı döverler
Nedense hasret tüter her şubatın on dördünde
Ben yakanı beklerim de
İşte, al! Diyen olmaz.
Alıştım mı diye sorarım kendime, sen yoksun ya
Çıldırır beynim cevap aramaktan, bulamaz
Boynum hep bükük kalır her şubatın on dördünde
Filizler kurur
Su! Diyen olmaz.
Su! Diyen olmaz…
Kayıt Tarihi : 14.2.2009 23:08:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Azizmiş, Valantin’miş neyleyim
Bir gül uzatamadıktan sonra sana
Güller kan ağlar her şubatın on dördünde
Ben suskun
Duy diyen olmaz.
Tebriklerimi sunuyorum...Bizim yüreklerimizdeki sevgiler ne bir güne ne bir yila ne de bir kaliba girerler...Bizlerin sevgisi sonsuza ukbaya kadar uzanir cünkü bizler inananlariz....Selam ve dualarimla...
TÜM YORUMLAR (2)