Küçük şeylerin mutlulukların temelini oluşturduğunu bilmenin, hafızalarda anlamsızlaştığı zamanlara kadar sürüklendik artık Su. Ne dönüp arkamıza gülen bir çocuk görmek istiyoruz ne de asılmış suratlara bir parça mutluluk istiyoruz. İddia edebilir miyim acaba bizdeki bu değişimin küresel ısınmanın sonuçları diye. Yada mevsimdendir; (kıştayız ya) . Sokak çocuklarının pişmanlıklarının can dostu olan kış mevsimine merhaba diyeli de epey zaman oldu. Kış bazılarına yüklü fatura demek bazılarına içe kapanmak demek. Bazıları kışı mutlulukla karşılar, mesela sonbaharın sonlarına doğru bir iğne batırsan patlayacak kadar şişen ayılar. Ayılarında açlık başlarına bele olacak mevsimin, ortalarındayız aslında. Bu mevsim arıların başını döndüren dağ kokularının özlenmeye başlandığı günlerdir. Ben bu günleri hep sevmişimdir. Çıplak ağaçları, sise yol veren vadilerin yamaçlarında biriken karları, çatılardan sarkan buzlardan kayan damlaları seyre dalmanın zevkli yanlarını yaşadım hep. Ama bu mevsim biraz tuhaflık var bende. Küresel ısınmanın mı bana etkisi bilemiyorum. Kendimi anlamakta zorluk çekiyorum.
Anlatamam kendimi Su; Yorgun gözlerim süzülürken yaşlı çınarların dallarından, ne geçmişi ne geleceği çözüp bir anlam vere biliyorum. Kıstırılmış bir yorganın altında panik halinde çırpınırken, şehrin sokaklarına hüküm sürdüğün gelir aklıma. Ama aklıma kendi benliğime hüküm sürdüğüm zamanların çocukluktan kalma bir oyun olduğunu kazımışım Su. Anlatamam kendimi, Orhan Veli’yi, onun şiire verdiği özgürlüğü anlata bilirim. Dağın doruklarından uçan kartalın pençeleri arasında kıvrılan dağ keçisinin hayat mücadelesini anlata bilirim Su. Ama kendimi, içimdeki top yumağının derinliklerinden gelen, beni sarsan, sarhoş halime sarhoşluk katan bilinmeyen şeyi anlatamam Su. O beraber oturulan masa, beraber dokunulan fotoğraf makinesi ve parmakların belli belirsiz bir birine deymesi, bulmacanın boşlukları gibi. O boşlukları doldurmak istesem ne koyabilirdim kelime olarak o boşluklara diye düşünüyorum Su. Ama anlatamam bu kelimeleri Su.
Seni sıra sıra dizilmiş cümlelerle ve kemanın büyüsüyle sarmaladığım ses tellerimin yankısıyla, gizemli nefesinin değdiği yere anlatmak isterdim Su; Ama gözlerinden bedenime yayılan heyecanın bedenime hüküm etmesiyle, gözlerindeki aleve karşı seni sana anlatamıyorum. Biraz korkaklığa sığınıp, yokluğunun gölgesi düştüğü vakit üzerime, boş sayfalara kalemimle mırıldanabiliyorum senin bir parçanı. Ama senin önünde bunu yapamıyorum.
Hayatımın hiçbir döneminde bu kadar çaresiz kalmamıştım Su. Hayatta yaşanılacak en iğrenç durumları atlattım. Aç kaldığım günler oldu, hatta açlıktan ağlayarak uyuduğum günleri bile hatırlıyorum Su. Ama hiç bu kadar çaresiz kalmamıştım. Çaresiz kalıp hayatta iki kişinin arkasından ağladım. Ama şimdiki kadar çaresiz değildim. İşsiz kaldığım günlerimi hiç unutmam Su ve günün on sekiz saatini çalışarak geçirdiğim günler oldu, eklemlerim şişti, ama hiç şu anım ki kadar çaresiz kaldığın kadar çaresiz kalmadım. Sebze pazarlarında bir kenara atılmış, kokuşmuş sebze ve karpuz kapçığı, çaresizce topladım, keçilerim aç kalmasın diye. Ama hiç bu kadar çaresiz kalmamıştım Su.Yoğurt sattığım ihtiyardan (yoğurdu dolapta unuttuğum için donmuştu) çok kötü azar işittim sekiz yaşımda ve çok zoruma gitti fakirlik, ama o zaman dahi hiç bu kadar çaresiz kalmamıştım. Hayatın kazığını yedim ama Su hiç bu kadar büyüğünü yemedim.
Bir sihirli değneğim olsa Su, hayatın gerçeklerini bir çırpıda değiştirirdim inan bana. Seni her gördüğümde zamansız atıldığım bu hayatın gerçeklerine mi yoksa kadere mi, bilmiyorum içimden bir şeyler söylemek geliyor. Ama bir değneğim yok Su. Çocukken zorla masal diyarlarına inandırılırdık. Masal diyarları gerçek olsaydı değil mi Su. Olmasaydı mı diyorsun. O zaman hayatımın büyücüsü olsaydın Su. Bir çırpıda değiştirseydin dünyanın akışını. Ya da! evet evet, benim Harikalar Ülkesi gibi bir ülkem ol Su; büyüleyen bir hayal ol, masal ülkem ol, filozof bir tırtılın öğütlerinden ver bana, Mart tavşanım ol mesela. Ama sanırım yaratılışın kanunlarını çok katı Su.
Ben sanırım coştum Su. Yeter değil mi? kafanı ağrıttım vallahi. Ama ne yapayım Su kimseye anlatamam bunları senden başka. Beni mazur gör Su.
Dostluğunun sıcaklığı inan bana çok hoş.
Not: Benim içinde gözlerine bakmak zor geliyor Su ama bazen çok arıyorum
bilmiyorum neden. Sanırım çektikçe çekiyorum kendimizi bataklığa. Bilmiyorum batayım gitsin diyorum bazen. Hayatımda senin gibi biriyle karşılaşacağımı tahmin etmek imkansızdı Su. Keşke tahmin edebilseydim.
Kayıt Tarihi : 17.7.2013 21:44:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!