Bir su damlası idim
Düştüm toprağa.
Köklerinden emilip ağaçların
Kılcal damarlarından geçtim.
Bir çiğ tanesi olup düştüm yapraklarına
Çiçeklerin.
Coşkun ırmaklara karıştım.
Uzun nehirlerden aktım.
Gürültülü çağlayanlardan
Derin ve sessiz denizlere geldim.
Uzaklaştım kalabalıktan,
Sükûneti damıtan gönüllere yoldaş oldum.
Yine de habersizdim halimden.
Güneşin davetine uyup da
Nabzıma işleyen bir ateşle
Buhar olup yükselince göğe
Her şeyi gördüm.
Rüzgârlarla gezdim üstünden
Bir ömür süren yolun.
Gördüm içinde bir damla olduğum o büyük nehri.
Düştüğüm çağlayanları
Geçtiğim vadileri
Beklediğim, boğulduğum gölleri.
Yükseldikçe ürperdim.
Üşüdüm
Büzüldüm.
Sağanak yağmurlarla yağdım yeryüzüne
Yeniden.
Yeniden toprağa karıştım.
Yeniden damarlarına yürüdüm yaşamın.
Ruhum kurtulana dek esaretinden dünyanın
Sürecek yolculuk biliyorum.
Hafız olandan
Ve kerim olandan
Güneşin
Ebedi dostluğunu diliyorum.
Avcılar 1991
Bir aşk kadar zehirli,bir orospu kadar güzel.
Zina yatakları kadar akıcı,terkedilişler kadar hüzünlü.
Sabah serinlikleri; yeni bir aşkın haberlerini getiren
eski yunan ilahelerinin bağbozumu rengi solukları kadar ürpertici.
Öğlen güneşleri; üzüm salkımları kadar sıcak.
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta