şuraya koyduğumuz bir taş olsun zaman
eskiyorsak
bakışımız var üzerinde yorgun ve yaşlı...
hangi akarsuyu kendine bırakmamış ki tanrı
bu dağlar bu altımızdaki boşluk
biliyorum
döneceksin bir gün
gelişn nisana rastlayacak
belki çiseleyen bir yağmurda
üstüm ıslak
belki tüm yeryüzü çiçeğe durmuş olacak
yüksek sesle içimden
içine bağırıyorum:
soru işareti koymadım
hiç bir cümlemin sonuna
hüznüne tanık gözterip utancını
bana cevaplar sunma!
nasıl çözülür
ruhuna attığın düğümler?
özenle seçip
diline yakıştırdığın sözcükler
kenar süsü gibi süslerken
bedeninin köşelerini,
Tedirginlik elinin çenen değdiği yer
Gözlerinde erken giden bir annenin çığlığı
Ne kadar saklamaya çalışsan da nafile
Açık bir kitap gibi okunuyor yüzünden
Yarım kalanların sancısı...
Şimdi açılmalı
Şimdi girmelisin bu kapıdan.
Önce gözlerini görmeliyim ama.
Ne saçlarını, ne dudaklarını
Öncelik gözlerinin…
Gözlerin ve ben
Çirkinim.
Öfke vurdu gözlerime
Gözlerimde hüznün mor çiçekleri…
Sevdamın bam teline bastı biri
Canım acıyor.
seni uyurken seyretmeyi seviyorum
kimbilir yüreğin
hangi düş ülkesinde oynuyor?
ya dudak kenarında bir gülüş
belli belirsiz....
ya iki kaş arasında öfke çizgisi
İçinden tren rayları geçen semtler vardır
Bilirsin;
Issız istasyonlarda gecenin bir vakti
Suçlara yataklık eden banklar,
Edepsiz kaldırım bitimleri…
Camlarda kedilerin ayak izleri
Sustalı gecelerde
Susmanlı cumartesileri…
Ayak izlerime basa basa
Geçtim yalnızlıklardan
Adımlarım ufak mı ufak.
yüregine sağlık
sonu bitmemiş gibi...tekrar ele almalıyım bu şiiri..oysa bitmişti orda şiir..belki de zaman gerekiyordur bu şiirin tamamlanması için..bekleyelim görelim....