Saçma ey göz eşkden gönlümdeki odlara su
Kim bu denlü dutuşan odlara kılmaz çâre su
(Ey göz! Gönlümdeki (içimdeki) ateşlere göz yaşımdan
su saçma ki, bu kadar (çok) tutuşan ateşlere su fayda
vermez.)
Neden halâ gelmedi, yoksa
Saati mi şaşırdı bu hıyar?
Gerçi hiç saati olmadı ama
En azından birine sorar.
Cebimde bir lira desen yok,
Devamını Oku
Saati mi şaşırdı bu hıyar?
Gerçi hiç saati olmadı ama
En azından birine sorar.
Cebimde bir lira desen yok,
Bu günün ehemmiyetini vurgululamak ve bu günde dünyaya teşrif eden, alemlerinin efendisi(sav)ni hatırtlatmak için şairlere ve şiir severlere bundan daha güzel bir takdim olamazdı herhalde.
Mübarek mevlid kandilimizi hatırlayan ve hatırlatan yönetime binler teşekkür eder bütün gönül dostlarının kandillerini tebrik ederiz. Ayrıca merhum şair'e de Rabb-i Rahimimizden bol bol rahmet ve gufranlar dileriz.
Su Kasidesi
Saçma ey göz eşkden gönlümdeki odlara su
Kim bu denlü dutuşan odlara kılmaz çâre su
(Ey göz! Gönlümdeki (içimdeki) ateşlere göz yaşımdan
su saçma ki, bu kadar (çok) tutuşan ateşlere su fayda
vermez.)
Âb-gûndur günbed-i devvâr rengi bilmezem
Yâ muhît olmış gözümden günbed-i devvâra su
(Şu dönen gök kubbenin rengi su rengi midir; yoksa
gözümden akan sular, göz yaşları mı şu dönen gök
kubbeyi kaplamıştır, bilemem..)
Zevk-ı tîğundan aceb yoh olsa gönlüm çâk çâk
Kim mürûr ilen bırağur rahneler dîvâra su
(Senin kılıca benzeyen keskin bakışlarının zevkinden
benim gönlüm parça parça olsa buna şaşılmaz. Nitekim
akarsu da zamanla duvarda, yarlarda yarıklar meydana
getirir.)
Vehm ilen söyler dil-i mecrûh peykânun sözin
İhtiyât ilen içer her kimde olsa yara su
(Yarası olanın suyu ihtiyatla içmesi gibi, benim
yaralı gönlüm de senin ok temrenine, ok ucuna benzeyen
kirpiklerinin sözünü korka korka söyler.)
Suya virsün bâğ-bân gül-zârı zahmet çekmesün
Bir gül açılmaz yüzün tek virse min gül-zâra su
(Bahçıvan gül bahçesini sele versin (su ile
mahvetsin), boşuna yorulmasın; çünkü bin gül bahçesine
su verse de senin yüzün gibi bir gül açılmaz.)
Ohşadabilmez gubârını muharrir hattuna
Hâme tek bahmahdan inse gözlerine kara su
(Hattatın beyaz kâğıda bakmaktan, kalem gibi,
gözlerine kara su inse (kör olsa, kör oluncaya kadar
uğraşsa yine de) gubârî (yazı)sını, senin yüzündeki
tüylere benzetemez. )
Ârızun yâdıyla nem-nâk olsa müjgânum n'ola
Zayi olmaz gül temennâsıyla virmek hâra su
(Senin yanağının anılması sebebiyle kirpiklerim
ıslansa ne olur, buna şaşılır mı? Zira gül elde etmek
dileği ile dikene verilen su boşa gitmez.)
Gam güni itme dil-i bîmârdan tîgun dirîğ
Hayrdur virmek karanu gicede bîmâra su
(Gamlı günümde hasta gönlümden kılıç gibi keskin olan
bakışını esirgeme; zira karanlık gecede hastaya su
vermek hayırlı bir iştir.)
İste peykânın gönül hecrinde şevkum sâkin it
Susuzam bir kez bu sahrâda menüm-çün ara su
(Gönül! Onun ok temrenine benzeyen kirpiklerini iste
ve onun ayrılığında duyduğum hararetimi yatıştır,
söndür. Susuzum bu defa da benim için su ara.)
Men lebün müştâkıyam zühhâd kevser tâlibi
Nitekim meste mey içmek hoş gelür hûş-yâra su
(Nasıl sarhoşa şarap içmek, aklı başında olana da su
içmek hoş geliyorsa, ben senin dudağını özlüyorum,
sofular da kevser istiyorlar.)
Ravza-i kûyuna her dem durmayup eyler güzâr
Âşık olmış galibâ ol serv-i hoş-reftâra su
(Su, her zaman senin Cennet misâli mahallenin
bahçesine doğru akar. Galiba o hoş yürüyüşlü, hoş
salınışlı; serviyi andıran sevgiliye aşık olmuş.)
Su yolın ol kûydan toprağ olup dutsam gerek
Çün rakîbümdür dahı ol kûya koyman vara su
(Topraktan bir set olup su yolunu o mahalleden
kesmeliyim, çünkü su benim rakibimdir, onu o yere
bırakamam.)
Dest-bûsı ârzûsıyla ger ölsem dostlar
Kûze eylen toprağum sunun anunla yâra su
(Dostlarım! Şayet onun elini öpme arzusuyla ölürsem,
öldükten sonra toprağımı testi yapın ve onunla
sevgiliye su sunun.)
Serv ser-keşlük kılur kumrî niyâzından meger
Dâmenin duta ayağına düşe yalvara su
(Servi kumrunun yalvarmasından dolayı dikbaşlılık
ediyor. Onu ancak suyun eteğini tutup ayağına düşmesi
(yalvarıp aracı olması bu dikbaşlılığından)
kurtarabilir.)
İçmek ister bülbülün kanın meger bir reng ile
Gül budağınun mizâcına gire kurtara su
(Gül fidanı bir hile ile (meşhur gül ve bülbül
efsanesindeki gibi yine) bülbülün kanını içmek
istiyor; bunu engelleyebilmek için suyun gül
dallarının damarlarına girerek gül ağacının mizacını
değiştirmesi gerekir.)
Tıynet-i pâkini rûşen kılmış ehl-i âleme
İktidâ kılmış târîk-i Ahmed-i Muhtâr'a su
(Su Hz. Muhammed'in (s.a.v) yoluna uymuş (ve bu hâli
ile) dünya halkına temiz yaratılışını açıkça
göstermiştir.)
Seyyid-i nev-i beşer deryâ-ı dürr-i ıstıfâ
Kim sepüpdür mucizâtı âteş-i eşrâra su
(İnsanların efendisi, seçme inci denizi (olan Hz.
Muhammed'in s.a.v) mucizeleri kötülerin ateşine su
serpmiştir.)
Kılmağ içün tâze gül-zârı nübüvvet revnakın
Mu'cizinden eylemiş izhâr seng-i hâra su
(Katı taş, Peygamberlik gül bahçesinin parlaklığını
tazelemek için (ve onun) mucizesinden dolayı su
meydana çıkarmıştır.)
Mu'cizi bir bahr-ı bî-pâyân imiş âlemde kim
Yetmiş andan min min âteş-hâne-i küffara su
(Hz. Peygamberimiz'in mûcizeleri dünyada uçsuz
bucaksız bir deniz gibi imiş ki, ondan (o
mucizelerden), ateşe tapan kâfirlerin binlerce
mâbedine su ulaşmış ve onları söndürmüştür.)
Hayret ilen barmağın dişler kim itse istimâ
Barmağından virdügin şiddet günü Ensâr'a su
(Mihnet günü Ensâr'a parmağından su verdiğini (bir
mucize olarak parmağından su akıttığını) kim işitse
hayret ile (şaşa kalarak) parmağını ısırır.)
Dostı ger zehr-i mâr içse olur âb-ı hayât
Hasmı su içse döner elbette zehr-i mâra su
(Dostu yılan zehri içse (bu zehir onun dostu için) âb-
ı hayat olur. Aksine düşmanı da su içse (o su,
düşmanına) elbette yılan zehrine döner.)
Eylemiş her katreden min bahr-ı rahmet mevc-hîz
El sunup urgaç vuzû içün gül-i ruhsâra su
(Abdest (almak) için el uzatıp gül (gibi olan)
yanaklarına su vurunca (sıçrayan) her bir su
damlasından binlerce rahmet denizi dalgalanmıştır.)
Hâk-i pâyine yetem dir ömrlerdür muttasıl
Başını daşdan daşa urup gezer âvâre su
(Su ayağının toprağına ulaşayım diye başını taştan
taşa vurarak ömürler boyu, durmaksızın başıboş gezer.)
Zerre zerre hâk-i dergâhına ister sala nûr
Dönmez ol dergâhdan ger olsa pâre pâre su
(Su, onun eşiğinin toprağına zerrecikler halinde ışık
salmak (orayı aydınlatmak) ister. Eğer parça parça da
olsa o eşikten dönmez.)
Zikr-i na'tün virdini dermân bilür ehl-i hatâ
Eyle kim def-i humâr içün içer mey-hâra su
(Sarhoşlar içkiden sonra gelen bat adrysını gidermek
için nasıl su içerlerse, günahkârlar da senin na'tının
zikrini dillerinde tekrarlamayı (dertlerine)
derman bilirler.)
Yâ Habîballah yâ Hayre'l beşer müştakunam
Eyle kim leb-teşneler yanup diler hemvâra su
(Ey Allah'ın sevgilisi! Ey insanların en hayırlısı!
Susamışların (susuzluktan dudağı kurumuşların) yanıp
dâimâ su diledikleri gibi (ben de) seni özlüyorum.)
Sensen ol bahr-ı kerâmet kim şeb-i Mi'râc'da
Şebnem-i feyzün yetürmiş sâbit ü seyyâra su
(Sen o kerâmet denizisin ki mi'râc gecesinde feyzinin
çiyleri sabit yıldızlara ve gezegenlere su ulaştırmış.)
Çeşme-i hurşîdden her dem zülâl-i feyz iner
Hâcet olsa merkadün tecdîd iden mimâra su
(Kabrini yenileyen (tamir eden) mimara su lazım olsa,
güneş çeşmesinden her an bol bol saf, tatlı ve güzel
su iner.)
Bîm-i dûzah nâr-ı gam salmış dil-i sûzânuma
Var ümîdüm ebr-i ihsânun sepe ol nâra su
(Cehennem korkusu, yanık gönlüme gam ateşi salmış,
(ama) o ateşe, senin ihsan bulutunun su serpeceğinden
ümitliyim.)
Yümn-i na'tünden güher olmış Fuzûlî sözleri
Ebr-i nîsândan dönen tek lü'lü şeh-vâra su
(Seni övmenin bereketinden dolayı Fuzûlî'nin (alelâde)
sözleri, nisan bulutundan düşüp iri inciye dönen su
(damlası) gibi birer inci olmuştur.)
Hâb-ı gafletden olan bîdâr olanda rûz-ı haşr
Eşk-i hasretden tökende dîde-i bîdâra su
(Kıyamet günü olduğu zaman, gaflet uykusundan uyanan
düşkün (yahut aşık) göz, (sana duyduğu) hasretten su
(gözyaşı) döktüğü zaman,)
Umduğum oldur ki rûz-ı haşr mahrûm olmayam
Çeşm-i vaslun vire men teşne-i dîdâra su
(O mahşer günü, güzel yüzüne susamış olan bana vuslat
çeşmenin su vereceğini, beni mahrum bırakmayacağını
ummaktayım.)
Şair Fuzuli
Levlake Levlak Lema Halaktul Eflak;
'Ey Habibim eğer sen olmasaydın ben bu kainatı halketmezdim' diye buyuruyor Yüce Yaratan...
Evet; onu bilmek,onu bulmak,onunla yaşamak ve onunla ölmek ne güzel ve latif bir lezzettir insan için. Alemlere Rahmet olarak gönderilen o gönüller sultanı sevgilimiz Ahmed-i Muhammed Mustafa (sav) efendimiz dünya alemine teşrif buyurdukları vakit,bir çok hadise cereyan etmiş ve alemler secdeye durmuştur.
o doğduğu gece; Şam’da bin seneden bu yana akmayan Save nehrinin kuru yatağı su ile dolup taşıyordu...İran hükümdarı Kisra’nın eşsiz güzellikteki sarayının ondört kulesi bir anda yıkılıyordu. Kisra’nın sarayının kuleleri Dicle kıyısındaki nefis sulara batıyor ve Kisra, canını zor kurtarıyordu.
Allahümme Salli Ala Seyidine Muhammedin ve Ala Ali Seyyidina Muhammed...
Mevlit Kandilimiz Mübarek olsun, her iki alemde saadet dileklerimle...
Seçici kurula candan teşekkürler...Selam ve dua ile...
lütfen bu şiiri ve bu günü (ki en sevgililer sevgilisi günüdür gün) alakasız yorumlarınızla paranoyalarınızla kişisel mahremlerinizle ve kayıkçı kavgalarınızla gölgelemeyiniz..şiir ve sevgili günüdür artık..
Hepimizin kalbine yumuşaklık bahşetmesi için dua ediyorum Allah'a
gününüz geceniz güzel olsun..en güzelin ikliminde..
@..
çok güzel bir beyit
eşref-i mahlukattan belhum adâle düşerken
siz yakalayınız efendim
beni sağanağımdan
@..
Aç kapıyı haber var,
Ötenin ötesinden.
Dudaklarda şarkılar,
Kurtuluş bestesinden.
Biz geldik, bilen bilsin.
Gönül gönül girilsin.
İnsanlar devşirilsin,
Sonsuzluk destesinden.
Necip Fazıl..
su..
yanmış dudaklara su'sun efendim..
çölde vaha değil..
kurtuluş muştususun efendim
@..
Ramazanı şerifte iftara yakın TRT 1 de okundu, ilk dinledim ve bir şey anlamadım.
Sonra araştırdım ve anlaşılır bir nazire yazmaya karar verdim 22 beyt tamam oldu 8 beytde benden olsun dedim ve beğeninize arzettim efendim.
FUZULİYE FUZULİCE NAZÎRE(SU)
1-Dökme ey göz yaşından, gönlümdeki nâr-e su,
Kimler aşktan tutuşan, vermez harap yâre su.
2-Bilmiyorum kubbe mi, su rengine bürünmüş,
Yoksa gözyaşlarım mı, orada pervare su.
3-Parçalansa da gönlüm, bakışlarından şaşma!
Akar kaya yarılır, dağdan hare-hare su.
4-Yaraladı kalbimi, ok gibi kirpiklerin,
Dertle içince gönlü, eder pare-pare su.
5-Yorulmasın boşuna, bağban durup dinlensin,
Bir gül açılmaz sensiz. çok dökse gül zar-e su.
6-Hasretine ağlarken, ıslansın kirpiklerim,
Gül isterken dikeni, memnun eder sare su.
7-Gamlı günde hastaya, çok görme bakışını,
Karanlık gecelerde, yahşidir bîmâre su.
8-Arzula Sevgilinin, ok gibi kirpiğini,
Yanmışım aşk bağında, benim için ara su(ara).
9-Ben cemâline müştak, sofi Kevser istesin!
Sarhoş şaraba vurgun, hoş gelir huş yar-e su.
10-Bak akıyor mecrâya, hayat bulduğu yere,
O da âşık mahbuba, dönüyor seyyare su.
11-Bent olup kesmeliyim, cânâna giden yolu,
Rakibim olmuş benim, akar o diyar-e su.
12-Ellerini öpmenin, arzusuyla ölürsem,
Toprağım testi yapın, ikram edin yâre su.
13-Kumru figân ediyor, serv-i inat içinde,
Ayağına kapanıp, serv-iye yalvar-e su.
14-Gülün dalı hileyle, bülbül kanını içer;
Renk vermek için güle, ne olur kurtar-e su.
15-Zor olanı başarmış, temiz ve pak kalarak,
Bende olmuş da emîn, Ahmet’i muhtar-e su.
16-İnsanların sey-idi, denizin incisidir,
Söndürür mûcizesi, döker de eşrâr-e su.
17- Kızgın çöllerde nebî, parmağından akıtır,
Zavallı hayret eder, zem-zem olur hâr-e su.
18-Dost-u pak zehir içse, şifâ bulur kurtulur,
Düşmân-ı Kevser seçse; açar derin yâre su.
19-Yıllardır taştan taşa, vurup başını gezer,
Ravzaya varmak için, mecnun ve avare su.
20-Gam ateşi düşmüştür, yanık gönlüme nâr dan.
Ümidim şefaatin, gönder garip daâr-e su.
21-Methi sena etmekle, inci oldu sözlerim,
Nisan yağmuru gibi başladı imar-e su.
22-Arzum şefaatinle, pak cemalini görmek,
Yangınım geçer belki, dök de bir miktar-e su.
23-Su hayattır hayat su, aslı ravza da onun,
Hazan olmuş muhitte, Her şeye pak çare su!
24-Gönlümün inşirahı, himmetine bağlıdır,
Duy dilimdeki ah-ı, Firdevs den aktâr-e su.
25-Lâyık olmadık sana, uyduk nefse şeytana,
İltifatınla gönder, hoş yardan ağyar-e su.
26-Yeryüzünden yükselir, bulut olur semada,
Oradan tekrar iner, sanki bir tayyâre su.
27-Görmedik seni amma; görmüş gibi inandık,
Âb’la kapına geldik, bize de yalvâr-e su.
28-Bu ne azim bir sevgi, on dört asırdır akar,
Dağlardan aşar gelir, dostuna koşar-e su.
29-Kara kuru bir çınar, ümmetin susuz yanar,
Beraat kandilinden, damlat bağ bostan-e su.
30-Hazırlanmış pak sofra, buldum kondum hazîr-e,
Fuzuli ilham verdi, oldu bak nazîre su…
Salih Yıldız…30.09.2008
Ey büyük Fuzuli,
Sen ve senin gibiler bu dünyada 'Fuzuli' ise, bizim gibilere ne demeli.
Dilini anlamakta zorluk çekmemiz bizim suçumuz.
Bir toplumun geçmişiyle irtibatını kesmek istiyorsan dilini değiştir yeter. Biz bırak seni 50 yıl önce yazılanları bile anlamakta güçlük çekiyoruz, dil o kadar çok değiştiriliyorki.
Kıyamet günü olduğu zaman, gaflet uykusundan uyanan
düşkün (yahut aşık) göz, (sana duyduğu) hasretten su
(gözyaşı) döktüğü zaman,)
Umduğum oldur ki rûz-ı haşr mahrûm olmayam
Çeşm-i vaslun vire men teşne-i dîdâra su
(O mahşer günü, güzel yüzüne susamış olan bana vuslat
çeşmenin su vereceğini, beni mahrum bırakmayacağını
ummaktayım.)
Allah ısledıgı gunahları yuzunden pısman olan tum ınananları affetsın.amın
Su ile Sevgili'yi özleştiren, özdeşleştiren bir şiirdir. Bilirdik ki, Peygamber'i(s.a.v) hep güle benzetirler. İşte Fuzûlî farkı...
Bu şiir ile ilgili 92 tane yorum bulunmakta