Su Kasidesi Şiiri - Yorumlar

Fuzuli
77

ŞİİR


909

TAKİPÇİ

Saçma ey göz eşkden gönlümdeki odlara su
Kim bu denlü dutuşan odlara kılmaz çâre su

(Ey göz! Gönlümdeki (içimdeki) ateşlere göz yaşımdan
su saçma ki, bu kadar (çok) tutuşan ateşlere su fayda
vermez.)

Tamamını Oku
  • Fikret Şahin
    Fikret Şahin 14.02.2011 - 21:44

    Sayın kanra545,

    kaldı 69....

    Cevap Yaz
  • Feyzi Kanra
    Feyzi Kanra 14.02.2011 - 21:33

    Bu aziz milletin en cahili bile Aziz Nesin gibilerden bin kat daha akıllıdır vesselam.Türk milleti zekidir çalışkandır diyen Atatürk den utanın.

    Cevap Yaz
  • Fikret Şahin
    Fikret Şahin 14.02.2011 - 21:23

    Sayın Yakup Onat,
    Tüm bilim adamlarının çok iyi bildiği ve görünüşe göre sizin hiç haberinizin olmadığı bir gerçek var malesef:
    Hiçbir teoriyi, sadece işinize gelen verileri kullanarak ispatlayamazsınız..

    Yıllardır tüm düşüncelerine karşı çıktığınız,adını bile anmaktan çekindiğiniz ve şimdi de ateistlikten dönüp tanrıya inandığını iddia ettiğiniz bu kişiyi (ayn kişiyi) işinize geldiği için ,kendi inançlarınızın propagandası için kullanmanız ne kadar ironiktir, farkında mısınız..?
    Bu çelişkili tutum acınılacak bir çırpınıştan ileri gidemiyor gibi geliyor bana.. Bana diyorum çünkü ; buna atlayacak milyonlarca sazanın olduğu bir denizde balığa çıksaydım ben de kullanırdım böyle bir yemi....neden olmasın, amaç balık tutmak değil mi..?

    Saygılar

    Fikret Şahin

    Cevap Yaz
  • Fikret Şahin
    Fikret Şahin 14.02.2011 - 20:39

    Sayın Mehmet Binboğa'ya yorumu için sonsuz teşekkürlerimi ileterek başlamak isterim.

    Geçenlarde ünlü bir komedyen , Aziz Nesin'in ''Türk milletinin büyük bir yüzdesi aptaldır.'' iddiasısını tekrarladığı için tartışmaları tekrar başlattığını duydum.

    Altına düştüğüm not şu olmuştu:

    Türk Milleti'nin ,iyi veya kötü yönde diğer ırklardan farklı olduğunu ispatlatan bilimsel hiçbir veri yoktur. Ama ,Türk Milletin'in yüzde yetmişinin cahil olduğunu söyleseydi ,buna şiddetle karşı çıkanların da yüzde yetmiş gibi bir rakam çıkacağını görecekti ki;bu neyi ispatlar ,alayan anlar...
    Bilge düşmanından korkma,cahil dostundan kork dememişler boşuna...
    Cahil toplumları yönlendirmek,koyun gibi peşine takıp istediğin yöne götürmek en kolay olanıdır belki,yeter ki,başımızdaki akıllılar gibi , o zayıf noktalarını akıllıca kullan...

    Büyük soru: Türkiye'yi İran'a çevirebilirler mi???

    Benim baktığım yerden;bunun yüzde yetmişini başarmışlar gibi görünüyor.İlginç olanı;bu rakamın,sağa sola sürüklenebilen ,cahil sayısıyla doğru orantılı olmasıdır.
    Dini kullanarak ülkenin başına bu çorabı örenler emellerine ulaşsalar ,Türkiye'yi iki yüz yıl geriye götürseler bile,hiçbir toplumun,özellikle Türk Milleti gibi,güzel,özgür günleri tatmış bir milletin, kaybettiği bu önemli değerlerin ne kadar önemli olduğunun çok kısa bir sürede farkına varacağı ve yapılan bu yanlışları en kısa sürede düzelteceği kaçınılmaz bir gerçektir. Atılan her geri adımın Türkiye'ye vereceği zarar ve insanların yaşayacağı bu acı tecrübelerin hiç yaşanmaması için elimizden geleni yapmamız sağduyulu tüm vatandaşımızın en önemli görevidir.

    Şah gittikten sonra İran halkının neler çektiğini bilmeyenler,bu gibi konularda bilinçli bir politikayla karanlıkta bırakılan insanlar zahmet edip interete girerse bugünkü İran'daki ayaklanmaların neden olduğunu ve daha nerelere gideceğini çok yakında görecektir.

    İnsanları hep uykuda tutamazsınız,uyanırlar..!
    En uysal bir hayvanı bile artık kaçamayacağı bir köşeye sıkıştırdırdığınzda yüzünüze sıçrar.

    Dine odaklanarak yaşayan hiçir ülke ilerleyemeyeceği gibi,her gün biraz daha geriye gitmekten kurtulamaz.(Bunu uygulayan geri kalmış ülkeler ve aksini uygulayan gelişmiş toplumlar inkar edilemeyek örnekler olarak herkesin gözü önünde durmaktadır.)

    Saygılar

    Fikret Şahin

    Cevap Yaz
  • Canan İşdaş
    Canan İşdaş 14.02.2011 - 20:39

    o dönem şairleri ne güzel yazarlarmış...

    Cevap Yaz
  • Onur Bilge
    Onur Bilge 14.02.2011 - 20:28

    Şifa Niyetine

    Yüzümü tuza yaslıyorum
    Denizin şifa veren tadına

    En iksirsiz duamla yakarıyorum
    Sesimi bulut siyahlığına gark eden
    Uzun ve yılgın dinlencelerime

    Öteden beri
    Öte den beri ye atılmış
    Bir öte beri gibi duran kalbimi
    Aşkın sarraf zarafetine terk ediyorum

    Ellerim dokunduğu her şeyden
    Yüzüm dönüştüğü her zeminden çark ediyor
    Eşyanın doğal elenişine doğru

    Her yıkıntıda kollarım kesilip
    Her selde ciğerlerim suyla dolup
    Bir enkaza dönüşürken

    Ay gecemin siyah yüzündeyken
    Kanarken kısa kemiklerim
    Zamana ölüme ve tanrıya doğru
    Yüzümü eksik yarım bir şifaya
    Sesimi dolgun bulutlara yüklüyorum ki
    İnzalden payıma af düşsün
    Bir anlama bürünsün aşk-ı güzâfım

    Gece kokulu adamların
    Çökük kırçıl yüzlerinden
    Ezgiler derlemeyi bilir çünkü
    Ayağı suskuyla bağlı esaretim

    Bir de kadınlar görseydi
    Ayın sabahtan âr edişini
    Denizin şifasız maviliğine
    Dökülüşünü yıldızların

    Bir de çocuklar bilseydi
    Hayat tek bir düzlem üzre akıp gitmekte
    Ve sersefil bir ihtiyaçla bağlıdır her anne
    Gözyaşına

    Bir de biz bilseydik
    Gecenin
    Tarumar bir endişeden ibaret olmadığını
    İklimler deviren bir fetih
    Bir yakamoz kokusu olduğunu ardı ardına

    Ak yüzünde sabahın
    Kısık sesli bir cücedir artık
    Nemden ve iştahtan kesilmiş
    Kuruyup çöle dönmüş keder

    Ve şimdi ağlamak
    Yaslanıp yas tepelerine
    Yaslanmak zamanı ki
    Tüm ışıklar suya kavuşsun
    Tüm şarkılar
    Zafer marşlarına

    Kalbimi suya çiziyorum
    En tuzlu bakışına nakş ile

    Kalbimi
    Bir erkek haykırışın tuvaline
    Bir inleyişin ince zarına
    Işığın aşka dönüştüğü
    O girift zemine çiziyorum

    Uzak sesler kesilsin
    Artık yarım yamalak bir söylevdir
    Elimizden hücrelerimize dökülen huruf

    Ve andolsun melek kanatlarına ki
    Ben tanrının nefesiyim
    Benim de babamdır Habil’in babası
    Hüznüm annemin kalbinden tevarüs
    Kılcallarıma kadar direniyorum
    Zamanda eskimekten
    Akşamın vedasına
    Passız şarkılar sunmaktan kaçınıyorum
    Vukû-u gayr-i kabil bir cinayetim zira
    Habil’in babasıdır benim de babam

    Andolsun yerin çatlayan zeminine ki
    Ben kuruyup çöle dönüşene dek
    Gökte ay çizimleri kadar mavi
    Yerde arz resimleri kadar yeşil
    Suda saydam bir geçirgenlik kadar şeffaf
    Olana dek

    Sustalı bir susmanın
    Kurulmuş mekaniğiyim

    Hangi kıyısında sussam gecenin
    Diğer kıyıdan çığlığım yükselir
    Bedelsiz isyanları geçtim
    Ebabil pençesinde taş olsam yeter


    .@..


    YirmiüçAğustosİkibinon

    Şükrü Özmen

    Cevap Yaz
  • Onur Bilge
    Onur Bilge 14.02.2011 - 20:24

    Çekmeköy Belediyesi’nin “Sevgini En İyi Sen Anlat” şiir yarışması sonuçlandı.

    1. Şükrü Özmen – Tokat Zile / Şiir: “Şifa Niyetine”

    K U T L U Y O R U M !..




    Cevap Yaz
  • Sükûn Ve İnşirah
    Sükûn Ve İnşirah 14.02.2011 - 20:12

    veladet-i resul ile mesrur oldu su
    aşkın hisarına daim çarpar su

    ..

    Cevap Yaz
  • Yüksel Nimet Apel
    Yüksel Nimet Apel 14.02.2011 - 20:10

    Peygamber efendimizin doğum günü olan bu kutlu günün, inanan herkese kutlu olmasını diliyorum. Hayırlı kandiller.

    Asırlar ötesinden günümüze kadar şöhretini korumuş iltifata ihtiyaç duymayan bir büyük şair Fuzuliye rahmetler diliyorum. İster profosyonel, isterse amatör antolojideki biz şairler asgari bir müşterekte buluşuyoruz zaman zaman. Bu nedir, şiir öz türkçe ile kısa ve yalın olduğunda makbuldür deriz. Benim özenip imrendiğim, beğendiğim şairlerin başında gelen Fuzuli bildiğim kadarıyla en fazla beyitleriyle ünlü. Günümüzde bir çoğumuza karmaşık anlaşılması zor gelen şiirlerinin aslında çeşnisi, lezzeti güzelliği kullandığı devrinin bu şiirsel müzikal dilindedir.

    Şiirde bazı, bazı ağdalı kelimelerin şiire ayrıcalık kattığını düşünüyorum.

    Şiirin dizginleri şairin elinde olup, şair ruh haline göre sınırsız, frensiz okuyucunun hiç bir anlam veremeyeceği anlaşılmaz görünen şiirleri de yazabilir. Şiir bir ifrazattır ipek böceğinin tükürüğüdür.

    Eğer düşündürüyorsa matluptur. Mana olarak tercümesi olmasa da anlaşılabilir bu ünlü şiirin anlayacağımız bir dille sunulması ayrı bir emektir teşekkürler.

    Cevap Yaz
  • Lara Açanba
    Lara Açanba 14.02.2011 - 18:40

    İlk anda ki temas… şiirin kendi mevzuu ile alakalı bir endişe taşır… taşralı bir hayat girer…belki arka kapısıdır zorlanan…kendi usulüyle karşılar…anlaşmanın doğasına aykırı bir yön tayin etmiştiniz…ne emir …ne demir kesmişti …onlar bağlarken…bin bir çiçeğin tozlarına sarılmış bir künyeye dokunmuştunuz…
    …biz belki şiirin kendi saadetine… belki de aşk tan men edilmenin farkındalığıyla…bir köy evinin temizliğine has…uyurduk geceleri…ay yoktu…inen yıldızlar değildi…zekasından başka bir hazinesi olmayan…eski bir şiir defteri gibi…saklanıyorduk…kordonları kesilmiş bir can evine hoş bulma merasimleri için hiç vaktimiz yoktu yine…
    …eski has… bir ipek kıvrımları ile dolanırken… sözcük ne zevk ile yazardı kelimelerini… gök ova misali bir berrak su ile aydınlanırdı ki…kasvet …heybet hak getire…su döner dolaşır…bulurdu… yok…yok olalı bir su dili bilirdik…bir su tanırdık…sessizce yıkanırdı…
    …şiir...ertelemektedir belki amma velakin…kan içinde ne ile yıkanır adalet…hangi tevazu ile katlettiniz suların uykusunu..kaç savaş yılı sürer sizdeki bu şiir…siz…lik…
    …toplanıp gelsek kaç şairsiniz meydan okuyan…solumuzda …sağımızda…kaç düşman tanırdınız...
    …eğer sözünüz bu kemale ermemişse biz gidelim derken…şiir usulca tutmakta yine …kaç Fuzuli …kaç Edebali…kaç Yunus…kaç alim …kaç devran yutsa sizi…şiir aslına hünkar etmiş bir kere…( sözün meclisine)
    … bir kırıntı sezdirmeden inmekteyiz su hücresine… sevgilerimle

    Cevap Yaz

Bu şiir ile ilgili 92 tane yorum bulunmakta