Saçma ey göz eşkden gönlümdeki odlara su
Kim bu denlü dutuşan odlara kılmaz çâre su
(Ey göz! Gönlümdeki (içimdeki) ateşlere göz yaşımdan
su saçma ki, bu kadar (çok) tutuşan ateşlere su fayda
vermez.)
Merhametsiz karanlık içindeyim
Ne zaman güneş doğacak bilmiyorum
Mavi denizlere mor dağlara karşı
Bildiğim bir şarki var onu söylüyorum
Bildiğim bir şarki var onu söylüyorum
Devamını Oku
Ne zaman güneş doğacak bilmiyorum
Mavi denizlere mor dağlara karşı
Bildiğim bir şarki var onu söylüyorum
Bildiğim bir şarki var onu söylüyorum
Sayın kanra545,
kaldı 69....
Bu aziz milletin en cahili bile Aziz Nesin gibilerden bin kat daha akıllıdır vesselam.Türk milleti zekidir çalışkandır diyen Atatürk den utanın.
Sayın Yakup Onat,
Tüm bilim adamlarının çok iyi bildiği ve görünüşe göre sizin hiç haberinizin olmadığı bir gerçek var malesef:
Hiçbir teoriyi, sadece işinize gelen verileri kullanarak ispatlayamazsınız..
Yıllardır tüm düşüncelerine karşı çıktığınız,adını bile anmaktan çekindiğiniz ve şimdi de ateistlikten dönüp tanrıya inandığını iddia ettiğiniz bu kişiyi (ayn kişiyi) işinize geldiği için ,kendi inançlarınızın propagandası için kullanmanız ne kadar ironiktir, farkında mısınız..?
Bu çelişkili tutum acınılacak bir çırpınıştan ileri gidemiyor gibi geliyor bana.. Bana diyorum çünkü ; buna atlayacak milyonlarca sazanın olduğu bir denizde balığa çıksaydım ben de kullanırdım böyle bir yemi....neden olmasın, amaç balık tutmak değil mi..?
Saygılar
Fikret Şahin
Sayın Mehmet Binboğa'ya yorumu için sonsuz teşekkürlerimi ileterek başlamak isterim.
Geçenlarde ünlü bir komedyen , Aziz Nesin'in ''Türk milletinin büyük bir yüzdesi aptaldır.'' iddiasısını tekrarladığı için tartışmaları tekrar başlattığını duydum.
Altına düştüğüm not şu olmuştu:
Türk Milleti'nin ,iyi veya kötü yönde diğer ırklardan farklı olduğunu ispatlatan bilimsel hiçbir veri yoktur. Ama ,Türk Milletin'in yüzde yetmişinin cahil olduğunu söyleseydi ,buna şiddetle karşı çıkanların da yüzde yetmiş gibi bir rakam çıkacağını görecekti ki;bu neyi ispatlar ,alayan anlar...
Bilge düşmanından korkma,cahil dostundan kork dememişler boşuna...
Cahil toplumları yönlendirmek,koyun gibi peşine takıp istediğin yöne götürmek en kolay olanıdır belki,yeter ki,başımızdaki akıllılar gibi , o zayıf noktalarını akıllıca kullan...
Büyük soru: Türkiye'yi İran'a çevirebilirler mi???
Benim baktığım yerden;bunun yüzde yetmişini başarmışlar gibi görünüyor.İlginç olanı;bu rakamın,sağa sola sürüklenebilen ,cahil sayısıyla doğru orantılı olmasıdır.
Dini kullanarak ülkenin başına bu çorabı örenler emellerine ulaşsalar ,Türkiye'yi iki yüz yıl geriye götürseler bile,hiçbir toplumun,özellikle Türk Milleti gibi,güzel,özgür günleri tatmış bir milletin, kaybettiği bu önemli değerlerin ne kadar önemli olduğunun çok kısa bir sürede farkına varacağı ve yapılan bu yanlışları en kısa sürede düzelteceği kaçınılmaz bir gerçektir. Atılan her geri adımın Türkiye'ye vereceği zarar ve insanların yaşayacağı bu acı tecrübelerin hiç yaşanmaması için elimizden geleni yapmamız sağduyulu tüm vatandaşımızın en önemli görevidir.
Şah gittikten sonra İran halkının neler çektiğini bilmeyenler,bu gibi konularda bilinçli bir politikayla karanlıkta bırakılan insanlar zahmet edip interete girerse bugünkü İran'daki ayaklanmaların neden olduğunu ve daha nerelere gideceğini çok yakında görecektir.
İnsanları hep uykuda tutamazsınız,uyanırlar..!
En uysal bir hayvanı bile artık kaçamayacağı bir köşeye sıkıştırdırdığınzda yüzünüze sıçrar.
Dine odaklanarak yaşayan hiçir ülke ilerleyemeyeceği gibi,her gün biraz daha geriye gitmekten kurtulamaz.(Bunu uygulayan geri kalmış ülkeler ve aksini uygulayan gelişmiş toplumlar inkar edilemeyek örnekler olarak herkesin gözü önünde durmaktadır.)
Saygılar
Fikret Şahin
o dönem şairleri ne güzel yazarlarmış...
Şifa Niyetine
Yüzümü tuza yaslıyorum
Denizin şifa veren tadına
En iksirsiz duamla yakarıyorum
Sesimi bulut siyahlığına gark eden
Uzun ve yılgın dinlencelerime
Öteden beri
Öte den beri ye atılmış
Bir öte beri gibi duran kalbimi
Aşkın sarraf zarafetine terk ediyorum
Ellerim dokunduğu her şeyden
Yüzüm dönüştüğü her zeminden çark ediyor
Eşyanın doğal elenişine doğru
Her yıkıntıda kollarım kesilip
Her selde ciğerlerim suyla dolup
Bir enkaza dönüşürken
Ay gecemin siyah yüzündeyken
Kanarken kısa kemiklerim
Zamana ölüme ve tanrıya doğru
Yüzümü eksik yarım bir şifaya
Sesimi dolgun bulutlara yüklüyorum ki
İnzalden payıma af düşsün
Bir anlama bürünsün aşk-ı güzâfım
Gece kokulu adamların
Çökük kırçıl yüzlerinden
Ezgiler derlemeyi bilir çünkü
Ayağı suskuyla bağlı esaretim
Bir de kadınlar görseydi
Ayın sabahtan âr edişini
Denizin şifasız maviliğine
Dökülüşünü yıldızların
Bir de çocuklar bilseydi
Hayat tek bir düzlem üzre akıp gitmekte
Ve sersefil bir ihtiyaçla bağlıdır her anne
Gözyaşına
Bir de biz bilseydik
Gecenin
Tarumar bir endişeden ibaret olmadığını
İklimler deviren bir fetih
Bir yakamoz kokusu olduğunu ardı ardına
Ak yüzünde sabahın
Kısık sesli bir cücedir artık
Nemden ve iştahtan kesilmiş
Kuruyup çöle dönmüş keder
Ve şimdi ağlamak
Yaslanıp yas tepelerine
Yaslanmak zamanı ki
Tüm ışıklar suya kavuşsun
Tüm şarkılar
Zafer marşlarına
Kalbimi suya çiziyorum
En tuzlu bakışına nakş ile
Kalbimi
Bir erkek haykırışın tuvaline
Bir inleyişin ince zarına
Işığın aşka dönüştüğü
O girift zemine çiziyorum
Uzak sesler kesilsin
Artık yarım yamalak bir söylevdir
Elimizden hücrelerimize dökülen huruf
Ve andolsun melek kanatlarına ki
Ben tanrının nefesiyim
Benim de babamdır Habil’in babası
Hüznüm annemin kalbinden tevarüs
Kılcallarıma kadar direniyorum
Zamanda eskimekten
Akşamın vedasına
Passız şarkılar sunmaktan kaçınıyorum
Vukû-u gayr-i kabil bir cinayetim zira
Habil’in babasıdır benim de babam
Andolsun yerin çatlayan zeminine ki
Ben kuruyup çöle dönüşene dek
Gökte ay çizimleri kadar mavi
Yerde arz resimleri kadar yeşil
Suda saydam bir geçirgenlik kadar şeffaf
Olana dek
Sustalı bir susmanın
Kurulmuş mekaniğiyim
Hangi kıyısında sussam gecenin
Diğer kıyıdan çığlığım yükselir
Bedelsiz isyanları geçtim
Ebabil pençesinde taş olsam yeter
.@..
YirmiüçAğustosİkibinon
Şükrü Özmen
Çekmeköy Belediyesi’nin “Sevgini En İyi Sen Anlat” şiir yarışması sonuçlandı.
1. Şükrü Özmen – Tokat Zile / Şiir: “Şifa Niyetine”
K U T L U Y O R U M !..
veladet-i resul ile mesrur oldu su
aşkın hisarına daim çarpar su
..
Peygamber efendimizin doğum günü olan bu kutlu günün, inanan herkese kutlu olmasını diliyorum. Hayırlı kandiller.
Asırlar ötesinden günümüze kadar şöhretini korumuş iltifata ihtiyaç duymayan bir büyük şair Fuzuliye rahmetler diliyorum. İster profosyonel, isterse amatör antolojideki biz şairler asgari bir müşterekte buluşuyoruz zaman zaman. Bu nedir, şiir öz türkçe ile kısa ve yalın olduğunda makbuldür deriz. Benim özenip imrendiğim, beğendiğim şairlerin başında gelen Fuzuli bildiğim kadarıyla en fazla beyitleriyle ünlü. Günümüzde bir çoğumuza karmaşık anlaşılması zor gelen şiirlerinin aslında çeşnisi, lezzeti güzelliği kullandığı devrinin bu şiirsel müzikal dilindedir.
Şiirde bazı, bazı ağdalı kelimelerin şiire ayrıcalık kattığını düşünüyorum.
Şiirin dizginleri şairin elinde olup, şair ruh haline göre sınırsız, frensiz okuyucunun hiç bir anlam veremeyeceği anlaşılmaz görünen şiirleri de yazabilir. Şiir bir ifrazattır ipek böceğinin tükürüğüdür.
Eğer düşündürüyorsa matluptur. Mana olarak tercümesi olmasa da anlaşılabilir bu ünlü şiirin anlayacağımız bir dille sunulması ayrı bir emektir teşekkürler.
İlk anda ki temas… şiirin kendi mevzuu ile alakalı bir endişe taşır… taşralı bir hayat girer…belki arka kapısıdır zorlanan…kendi usulüyle karşılar…anlaşmanın doğasına aykırı bir yön tayin etmiştiniz…ne emir …ne demir kesmişti …onlar bağlarken…bin bir çiçeğin tozlarına sarılmış bir künyeye dokunmuştunuz…
…biz belki şiirin kendi saadetine… belki de aşk tan men edilmenin farkındalığıyla…bir köy evinin temizliğine has…uyurduk geceleri…ay yoktu…inen yıldızlar değildi…zekasından başka bir hazinesi olmayan…eski bir şiir defteri gibi…saklanıyorduk…kordonları kesilmiş bir can evine hoş bulma merasimleri için hiç vaktimiz yoktu yine…
…eski has… bir ipek kıvrımları ile dolanırken… sözcük ne zevk ile yazardı kelimelerini… gök ova misali bir berrak su ile aydınlanırdı ki…kasvet …heybet hak getire…su döner dolaşır…bulurdu… yok…yok olalı bir su dili bilirdik…bir su tanırdık…sessizce yıkanırdı…
…şiir...ertelemektedir belki amma velakin…kan içinde ne ile yıkanır adalet…hangi tevazu ile katlettiniz suların uykusunu..kaç savaş yılı sürer sizdeki bu şiir…siz…lik…
…toplanıp gelsek kaç şairsiniz meydan okuyan…solumuzda …sağımızda…kaç düşman tanırdınız...
…eğer sözünüz bu kemale ermemişse biz gidelim derken…şiir usulca tutmakta yine …kaç Fuzuli …kaç Edebali…kaç Yunus…kaç alim …kaç devran yutsa sizi…şiir aslına hünkar etmiş bir kere…( sözün meclisine)
… bir kırıntı sezdirmeden inmekteyiz su hücresine… sevgilerimle
Bu şiir ile ilgili 92 tane yorum bulunmakta