Su Kasidesi Şiiri - Yorumlar

Fuzuli
77

ŞİİR


881

TAKİPÇİ

Saçma ey göz eşkden gönlümdeki odlara su
Kim bu denlü dutuşan odlara kılmaz çâre su

(Ey göz! Gönlümdeki (içimdeki) ateşlere göz yaşımdan
su saçma ki, bu kadar (çok) tutuşan ateşlere su fayda
vermez.)

Tamamını Oku
  • Sükûn Ve İnşirah
    Sükûn Ve İnşirah 15.02.2011 - 02:04

    Su Kasidesi´nin günümüz Türkçe´sine uyarlanmış biçimi.

    1- Ey göz, gönlümdeki ateşlere gözyaşlarından su serpme
    Çünkü, böylesine tutuşan ateşlere su fayda etmez.

    2- Bilmiyorum, dönen gökkubbe mi su rengindedir,
    Yoksa gözyaşlarım mı gökyüzünü kaplamış?

    3- Kılıç gibi bakışlarının etkisiyle gönlüm parça parça olsa şaşma,
    Çünkü; su duvardan aka aka yarıklar oluştururur.

    4- Yaralı gönül, senin ok atışlarına benzeyen kirpiklerinin sözünü korkarak söyler,
    Yarası olanlar da suyu yavaş yavaş ve ihtiyatla içer.

    5- Bahçıvan boşuna yorulmasın ve gül bahçesini sele versin,
    Çünkü bin gül bahçesini sulasa senin yüzün gibi bir gülün açılmasına
    olanak yoktur.

    6- Gül isteyerek dikenine su vermek boşuna değildir,
    Senin yanağını anarak kirpiklerim ıslansa ne olur?

    7- Gam gününde hastaya gönülden kılıç gibi keskin bakışlarını esirgeme;
    Çünkü karanlık gecede hastaya su vermek hayırlı bir iştir.

    8- Gönül, sevgilinin oka benzeyen kirpiklerini arzula ve ondan ayrı olduğum zaman hasretimi dindir.
    Susuzum, bu aşk sahrasında bir kez de benim için su ara.

    9- Ben şiddetle dudağını arzuluyorum, sofularsa Kevser istiyorlar,
    Tabii, sarhoşa şarap, ayıklara da su içmek hoş gelir.

    10- Su, durmadan sevgilinin cennet bahçesine dönmüş yurduna doğru akıp gidiyor,
    Galiba o da, o selvi boylu güzele aşık olmuş.

    11- Toprak olup sevgilininin yurduna giden suyun önünü kesmeliyim,Kaynakwh webhatti.com:
    Çünkü su benim rakibim olmuştur, onu oraya gitmesini önlemeliyim.

    12- Dostlarım, onun elini öpmek arzusuyla ölürsem,
    Toprağımdan bir testi yapın ve sevgiliye onunla su verin.

    13- Selvi, kumrunun yalvarmasına inatla karşı çıkıyor,
    Su, selvinin çevresinde dolanıp yalvarsın da onu bu inatçılıktan
    vazgeçirsin.

    14-Gülün budağı güle renk vermek için hile ile bülbülün kanını içmek
    istiyor,
    Su gülün gövdesine yürüyüp yalvarsın da, zavallı bülbülü kurtarsın.

    15- Su olmazı oldurmuş, Hazreti peygamberin yoluna girerek,Kaynakwh webhatti.com:
    tertemiz doğasını insanlık alemine göstermiştir.

    16- İnsanların ulusu Muhammed, seçkinlik incisinin denizidir ki;
    Onun mucizeleri kötülerin ateşine su serpip söndürmektedir.

    17- Kızgın bir günde Muhammed´in yanındakilere parmağından su verdiğini,
    Kim işitse hayret eder ve şaşırır.

    18- Muhammed´e gönül veren, onun dostu olan yılan zehri içse hayat suyu olur,
    Onun düşmanları ise tatlı su içse yılan zehiri olur.

    19- Ömürler süren yıllardır ki, su başını taştan taşa vurarak bir avare gibi gezer,
    Bütün amacı peygamberin mezarına ulaşabilmektir.

    20- Cehennem korkusu yanık gönlüme gam ateşi salmıştır,
    Fakat, peygamberin ihsanının bulutunun su serperek o ateşi
    söndüreceğini umuyorum.

    21-Fuzuli´nin sözleri, seni övmenin bereketiyle nisan yağmurundan düşüp büyük incilere dönen
    o yağmur damlaları gibi inci olmuştur.

    22- Umduğum şudur; kıyamet gününde yüzünü görmekten yoksun olmayayım,
    ve sana kavuşmakla hasretimin yangınını söndürmüşcesine su içmiş gibi olup serinleyeyim.

    Cevap Yaz
  • Sükûn Ve İnşirah
    Sükûn Ve İnşirah 15.02.2011 - 01:18

    senin gül hatrın için ey resul
    alemi var etti halık
    senin gül hatrın için ya nebi
    dünya bize dar olsun

    yeter ki kısmetimiz
    livaül hamdde bir gölgelik yer olsun

    ya habiballah..

    @..

    Cevap Yaz
  • Sükûn Ve İnşirah
    Sükûn Ve İnşirah 15.02.2011 - 00:57

    sen ki
    sade dostuna değil düşmanına bile müşfik bir sevgilisin
    merhametin pamuğuna sardın alemi de
    senden besleniyor sana sövenler bile

    sen olmasaydın olmazdı ebu cehil ve leheb
    bunu bilmek aczine dokunduğundan bunca zehirli kusmukla
    gül tenine saldırırlar

    ya habiballah..

    @..

    Cevap Yaz
  • Sükûn Ve İnşirah
    Sükûn Ve İnşirah 15.02.2011 - 00:51

    ey varoluşumuzun sebebi
    senin güzelliğini gölgeleyebilecek bir cisim yaratmadı Sevgilin
    sen ışığı kendinden menkul bir Sevgilisin

    şefaat et ya habiballah..

    @..

    Cevap Yaz
  • Sükûn Ve İnşirah
    Sükûn Ve İnşirah 15.02.2011 - 00:42

    ve herşeye rağmen bu gece
    ve her gece
    sen varsın diye var
    ey ışığın ve aydınlığın resulü

    ya habiballah..

    @..

    Cevap Yaz
  • Fikret Şahin
    Fikret Şahin 15.02.2011 - 00:17

    Sayın Que Sara Sara,
    Teşekkürler,ben uyanalı en azından bir kırk yıl oldu. size gelince ,bembe bulutlar içinde uykunuza devam edin siz, siz bana gülmeye devam edin...ben size sadece acıyorum..
    birşeyler bildiğini sanan cahil kadar büyük cahil yoktur malesef...

    Cevap Yaz
  • Fikret Şahin
    Fikret Şahin 15.02.2011 - 00:03

    Sayın Que Sara Sara,

    Ya beyni tam yıkanmışlardansınız ya da Türkiye'deki son on beş yıldır olan biteni göremeyecek kadar dünyadan tamamen birisiniz.
    Son yorumunuzla ,asıl düşünmeden,görmeden ezberlediklerini konuşanın taa kendisi olduğunuzu gösterdiniz teşekkür ederim.
    Sizinle her istediğiniz konuyu uzun uzadıya ,yüz yüze tartışmayı çok isterdim ama ne yazık ki,hiçir yere varmayan bu ikili tartışmalar sıkmaya başladı.
    Birilerinin gerçekten faydalanacağına inansam tüm vaktimi buna harcamaktan zevk blie duyacağımı kesinlikle söyleyebilirim.

    Cevap Yaz
  • Cihat Şahin
    Cihat Şahin 15.02.2011 - 00:02

    Helakınızı fıkralarınız hazırlasın inşaallah nasipsizler sürüsü!

    Cevap Yaz
  • Sükûn Ve İnşirah
    Sükûn Ve İnşirah 15.02.2011 - 00:00

    Naat



    Dinleyin ey vakti duymak doruğuna varanlar
    Falları grafiklerde bakılanlar siz de işitin..
    Külden martı doğuran odalıklar
    Ve kahyalar
    Kara pıhtılarıyla damgalanmış veznelerde dili
    Şehvetsiz çilingirler, yaltak çerçiler
    Celepler ki sıvışık, natırlar ki nadan
    Ey hayat rengini sazendelik sanan
    Yırtlaz kalabalık!
    Dinleyin bendeki kırgın ikindiyi,
    Hepiniz kulak verin.

    Güneşin
    Koskoca beldeye suskunluk yaygısını serdiği
    Yazlar yok
    Yok artık altında suskun yolları saklı tutan
    Karla örtülmüş kırların kışı
    Gitti giden, yerine gelmedi başka biri
    Orada
    Duyumsatmadı kendini hiçlik bile
    Belli ki son yüzyılımız göğsümüzden
    Varla yok harman eden sesi uçursak
    Diye bize verildi
    Yetti bir yüzyıl böcekler ve otlarda
    Soluyuş izlerimiz silmek için

    Ne yesek
    Lokmaya vurulur gibi değil
    Yuduma gelmiyor içtiklerimiz
    Dernekler toplanıyor dışta tutmak için
    Kanat vuruşlarını yumuşak tutan etkeni
    Utançlı sessizliği tanımaz kalemlerle
    Kapanıyor bilanço
    Top mermisi, kör testere
    Defalarca boyanmış çaput parçaları
    Sıkıştırdık günlerimiz arasına ki
    Serazat kahkahalar atalım
    Yapmacıktan nefretimiz
    Sebep olsun kavgamıza
    Bekleyiş arzından kovsunlar bizi
    Ne yemen biraz öncemiz diyelim
    Ne biraz sonramız meksika

    Canı pek bir dünya son yüzyılda yaşadığımız
    Yüzü perdahla kavi, peçesi paramparça
    Üstü başı kükürtlü bu dünyadan
    Kancıklık
    Sıçradı çevirdiğimiz sayfalara
    Artık kimse bize haber vermeyecek
    Hemen şu tepenin ardında
    Saldırmaya hazır ve müsellah
    Bir düşman taburu durduğunu
    Çünkü gerçekten yok
    Böyle bir ordu
    Bir düşmanımız kaldı
    Kendi
    Dudaklarımız
    Arasında.

    Biliyoruz günden güne çopurlaşan yer yuvarlağında
    Bizleri yan çizen birer hemşehri haline sokan nedir
    Çırpını çırpını giden atlardan indik
    Girmek için patavatsız yurttaşlar sırasına
    Zihnimiz, acizlerin şikayetleri sığacak kadar
    Kanırtılırken ses etmedik
    Öcümüz alınacak korkusuyla irkildik
    Kaldıysa bir soru içimizde
    O da birşey:
    Nerdedir yerle gök arasındaki ulak,
    Nerde biz?.

    Kimseden bir işaret gelmeyecek
    Bir melek kimsenin alnını sıvazlamazsa
    Söylemez size kimse dünyadaki ömrü boyunca
    Hiçbir insana yan bakışı olmayan kimdi
    Kimdi yan gözle bakmadı kır çiçeklerine bile
    Öğretmek için cephe nedir
    Kıyam etti
    Torunu kucağında
    Dönünce bütün gövdesiyle döndü
    Bir bu anlaşılsaydı son yüzyılda
    Bir bilinebilseydi
    Nedir veche..

    Dinleyin ey vakti duymak doruğuna varanlar
    Sıyırın kahkaha sırçasını cildinizden
    Omzunuzdan vaveyla heybesini atın
    Boşa çıksın reislerin, kahinlerin, şairlerin kuvveti
    Güler yüzlü olmak neydi onu hatırlayın
    Ağız dolusu gülmeden taşlıkta...

    İsmet Özel


    Cevap Yaz
  • Cihat Şahin
    Cihat Şahin 14.02.2011 - 23:59

    Ne olursun alınma, nadanlara Fuzuli!
    O zeliller yaşıyor, mütemadi bu zul'ü!
    'İt ürür kervan yürür' bozulmaz hiç kaide,
    Hak yerini bulacak, ötseler de fuzuli.

    Cevap Yaz

Bu şiir ile ilgili 92 tane yorum bulunmakta