Su Kasidesi (Manzum Düzenleme) Şiiri - Y ...

Fuzuli
77

ŞİİR


878

TAKİPÇİ

Saçma ey göz, gözyaşımdan gönlümdeki ateşe su
Çünki bu denli tutuşan ateşe olmaz çâre su

Bu renk gök kubbenin rengi mi bilemem
Yoksa akan gözyaşlarımın rengi mi bu su

Keskin bakışlarından gönlüm olsa parça parça

Tamamını Oku
  • Selçuk Bekâr
    Selçuk Bekâr 22.04.2010 - 19:22

    :)))

    Şimdi oldular iki kişi...

    Nasıl yani?

    Meselâ Teyfikret gibi mi?

    Her kim bir yere elini uzatırsa, ya erer veya eremez elbette. Aynı yere uzandıklarını kim söylüyor?

    Cevap Yaz
  • Que Sera Sera
    Que Sera Sera 22.04.2010 - 19:10

    Kimse okumaz sonuna kadar demissiniz Sn.Hasan Tan ..ama ben okudum :)
    buyuk bir keyifle....bir anda bizim butun kalabaligimizdan ve sayfanin altina dogru akip giden acziyetimizden siyrilarak ustelik...

    tesekkur etmezsem catlarim :)

    Cevap Yaz
  • Mustafa Nuri İnanç
    Mustafa Nuri İnanç 22.04.2010 - 19:06

    su gibi olmalıyız herşeyden aşağıda,kayadan bile güçlü, üstadı ki adı bile bir başına değer olan bu kasideyi bizimle paylaşmak adına bıraktığı için rahmetle ve saygıyla anıyorum.mustafa nuri inanç

    Cevap Yaz
  • Hasan Tan
    Hasan Tan 22.04.2010 - 18:47

    Kasideyi ince bir tefekkürle bir kaç kez okuduktan sonra, yorumlara göz attım. Yorumların tamamını kapsayacak, iç edecek ve hepsini haklı çıkaracak kadar güzel, derin bir söylev..

    Zira kaside beyit sayısıyla birlikte bilinen kasidelere aykırı bir durumdadır. Bu bile Su Kasidesi'nin aykırı bir duruş, aykırı bir anlatış sergileyeceğinin işaretidir...
    Ve Fuzli ilk beyitle birlikte bir tezat sanatı kullanarak başlamış.. Eşk ile od: su ve ateş.. Ki öyle bir ateş ki artık tulumbacı ve benzeri itfaiye yöntemleri de fayda etmez....

    Sonrasında gökyüzü rengi ila gözyaşı rengi arasında bir ilinti kurup ve bunun da farkında değilmiş gibi davranıp bir tecahüli arifane, bir mübalağa yapmış gibidir...

    Ve o kadar çok ağlıyor ki artık kainat bir su deryasıdır, ya da bir su damlasıdır Şair için..Bölündükçe çoğalan; iştikak.. Türetme falan..

    Sonrasında irsal-i mesel.. kılıç ve su olayı ayrıca bir güzellik, bana çifte su verilmiş hançerleri anımsattı nedense. Kılıcın darbelerinden müzdarip bir gönülden değil bilakis bu darbelerin hazzından yaralanan bir gönülden söz ediyor şair.. burası başlıbaşına bir sanat..Kılıç gibi bakışa su kadar muhtaç olmak..

    Ve sonra bir takviye, ok ve su...

    Kavramlar arası uyum ve öte alem hayatını anımsama, son peygambere göndermelerde bulunarak ahiret hayatını anımsatma..Tenasüb..

    Bir de kalemin ucunu göz gibi düşünmek..Yazı yazarken mürekkebin aşağı doğru akması,. bir de beyaz kağıda uzun süre baktığımızda ya daışığa geçici bir körlük yaşarız, buna karşın süğrme kullanılırdı ekiden.. sürme beyazlığın gözü almasını engller çünkü...Fuzli kalem kağıt ve mürekkep üçlemesini göz sürme ve sevgilinin yüzü olarak öyle mükemmel işlemiş ki... hayran olmamak elde değil..

    Hemen akebinde yanak ve kirpik.. Diken olarak düşünmek.. dikene gül vererek gül elde etmeye çalışmak.. güzelliğe ulaşmak için acıya sabreylemek..Rüyada beklemek sevgiliyi.. Muhammed a.selam gerçek dünyadagörebileceği biri değildi zira, rüyada görmeyi umud eylemiş böylece..

    Sonra silah vesu ilişkisi devam ediyor..

    Akabinde ok parçasından söz ederek parçanın bütünü çağrıştırmasını.. Buradan hareketle de külli irade ile cüz'i irade arasındaki sıkı ilişkiyi anlatmış.. Sahra ile gez arasındaki ilinti de ayrıca harikulade bir cinas..

    Bir de konunun şeyhlerle ve şeyh ülkesiyle alakalı bölümü vardır elbette: zühhad, zahidler, takva sahipleri, sürekli uyanık olanlar.. huşu içinde gözlerini kapattıklarında dışarıdan uyuyormuş gibi görünenler..ve tersi, aklı başında olanın gözü açık olanın işi değil aşk, zahidin işidir, aşk sarhoşunun..Karşılıklı ve karşılıksız sevenlerin mukayesesi de söz konusu elbette.. Yani zahid ile zahid olmayanın kulluğu..

    Elhamdulillah ben de müslümanım, benim de dini hassasiyetlerim var diyen ama kendisini, laik, sosyal demokrat olarak ifade edenlerin ve sırf rızaı ilahiyyeyi gözetenlerin mukayesesi..( hee sert oldu ama ne de olsa kimse okumayacak baştan sona bu yazıyı )

    Su ve servi.. biri ince endamlı zarif ve yüksek.. diğeri ise gerektiği zaman yumuşak ve halim, sevgiliye ulaşmak için ona doğru akan.. Serv ve ravza.. oraya akmakta olan bir gönülle sevmektedir Fuzuli sevdiğini..ve ravza ve akan su, aşkın bağrındaki kıskançlık, maşuka en yakın olma çabası..Kıskançlığı..hatta burada suya karşı bir kıskançlık var gibi.. Burdaki su çeliğe verilen sudan farklıdır çünkü, çünkü sevgiliyle arasında engel teşkil etmektedir..Çünkü hemen ölüp toprak olmak ve akan suya karşı bir bend olmak istemektedir..ve sonra vasiyet; yarin elini öpmeden ölürsem mezarımın toprağından bir testi yapıp ona yollayın diyecek kadar saf ve samimi..ona dokunabilmek için..

    Kumru servi ilşkisi bir çok aşk şiirinde, öyküsünde mevcuttur ama burada farklı bir durum var, SU. Su servinin ayaklarına kapanan ve yalvaran biri, kumru için yalvaran biri oluvermiş bir anda.. Burası müthiş bir sanatla tezyin edilmiş. Su serviye ulaşınca servinin gölgesi suya değecek.. kumrunun yalvarışı bitmiş olacak böylece.. Çünkü 'ümmetiii ümmetiii' diye secdeye kapanan bir Muhammed'den söz ediliyor kasidede ve servi tevhid inancını ve kumru kulu sembolize ediyor..

    Gül bübül efsaseni.. bülbülün kanıyla güzelleşen bir çiçeğe dönüşen güle atıf.. suyun gül ağacına girmesi isteği de insan vücudunda bulunan kan, balgam, sevdave safra.. bunların yerini su alsın istşiyor Şair..

    Sonra toprak ile fıtrat arasında sıkı bir ilişkiden söz eden şair, suyun temiz ve temizlyen bir madde olduğunu anlatmış ve bundan sonra da methe başlıyor...

    Seyyid ile başlayıp eşsiz ve seçilmiş, övülmüş bir4 inci denizi ile devam eden bir övgü..

    Sonra Ziyad Bin Haris'e göndermede bulunuyor şiair. Yedi çakıl taşına yedi ilahi sıfat okuyarak bunları sırayla kuyuya atmalarını istiyor.. ve sonra sözkonusu kuyular suyla dolup taşıyor.. mucize.. En önemlisi Fuzli'nin ilmi, kasidenin bşından bu yana ne denli alim olduğu her kelimeden belli oluyor..Suyla ilgili dahası su mucizesiyle ilgili bir çok hadis var..

    Sonra ikinin ikincisi diye bilinen Ebubekr-i Sıddik ila yaşadıkları yılan sokma olayı, mağarada gizlenme anı...

    Sonrasında sevgiliye her şeyin hayran olduğu vurgulanıyor. Bu edebi bir durumdur zaten..

    Ve zerre.. hani güneş vurduğunda renk cümbüşü olur ya bu toz parçacıklarına..ya da su parçacıklarının oluşturduğu o renk cümbüşü..

    ardından zikir ve kaside-i bürde'ye göndermelerde bulunmuş fuzuli..Hatâ ehli kimseler senin naatını vird etmeyi kendilerine derman bilirler diyerek..

    Sonra sevgili 'habib' ardından miracmucizesi ve saire ..

    Sonra güneş çeşmesini anlatmış, içimi zülal olan..sonra peygamberin kabri anımsanmaktadır..

    Sonra cehennem ve bulut.. yani korku ve umut..

    Kendisinde hasıl olan güzellikleri de peygambere atfederek övgüyü sürdüren şair, na'atların bereket ve uğrundan da söz etmektedir..

    Bu şiirde gördüğüm sadecekelimelerin değişik anlamlarda kullanılması değildi elbette, cümlelerin de birden fazla manada kullanıldığı ve bunun da alimane bir üslüpla yapıldığını görerek ilk kez bir Fuzuli şiirini irdelemiş olmaktan çok memnunum..

    Kıyamet günü yani hasret günü görenlerden olmak umuduyla..Beyne-l hawfi wer-reca..

    Yoruldum..












    Cevap Yaz
  • Www Elif Com
    Www Elif Com 22.04.2010 - 17:15

    Baha'ya katılıyorum.. fuzuli..

    Fuzuli kendi arzusuyla seçmiş olduğu mahlas sayesinde ölümünden yüzyıllar sonra bile şiirlerini yorumlayan insanlara iki farklı şekilde seslenmeyi başarmış tek insandır.. Erdemli ve lüzumsuz..
    İnsanların düşünmemekle tasarruf yaptığı çağlarda O, kendini düşünmeye adamış bir ilim sahibi; İslam, edebiyat, geometri, astronomi, kimya, tıp, felsefe,...

    Peki öyleyse neden fuzuli (lüzumsuz)..

    Bir bilginin eserini günün şiiri köşesi gibi her türlü eyleme açık bir sahaya sunmak fuzulidir.
    Sonuç olarak başımıza gelenler;

    1) İspirto aleve yürüdüğü için elimizdeki tek ateşe su dökeriz.

    2) Fuzuli'yi ve eserlerini beğenen, yorumlayan insanları dini sömürerek menfaat sağlayan yobazların yerine koyar, amacına hizmet etmediği için yanlış olan eylemlere kalkarız.
    Ve bu eylemler yüzünden 'Atatürkçülük ve laiklik eşittir dinsizlik', 'dini inançlara sahip olmak eşittir Atatürksüzlük' gibi yanlış eşitlikler kurulur.

    Unutmayınız ki;

    Atatürk de benim Peygamber de

    İslam da benim Cumhuriyet de

    Atatürk'ün İlke ve İnkılapları da benim Kuran-ı Kerim de

    Devlet de benim Din de

    Ben bu değerlerin tamamını benimseyecek, sahip çıkacak, koruyacak, okuyup anlayacak, sevecek ve sayacak kadar geniş bir yüreğe, akla, ufka, cesarete ve ruha sahibim. Birini diğerinden ayırmak ötelemek zorunda değilim.

    Atatürk dini inancı olmayan biri değildi ve sırf dini inançlara sahip olduğu için laikliği benimsedi.Çünkü dini sömürmek kaydıyla inanan veya inanmayan tüm insanların üzerinden menfaat sağlayacak grupların farkındaydı.Bu yüzden din ve devlet işlerini birbirinden ayırdı.

    Ve yine unutmayınız ki; Kurtuluş Savaşı sırasında Kelime-i Şahadet getirip düşman askerlerinin üzerine Allah Allah naralarıyla ilerleyen askerlerimize önderlik yapan da Atatürk'ün ta kendisidir.

    Dinsizlerin (dini inancı olmayanlar değil bahsi geçen dini inancı olanlara saldıranlar) ve dindarların (dini inanç taşıyanlar değil bahsi geçen dini sömüren yobazlar) eylemlerini eşit şekilde tehlikeli buluyorum ülkem adına..

    Bakınız:sonuç

    Atatürk'e saldırılmış değil ya da tarikat zımbırtılarını destekleyen bir kımıl zararlısı sayfaya gelmiş değil.
    Eyleminiz bu sebeple yanlış. Amacına hizmet etmiyor.
    Şimdi yobazlar gelip (ben yazımı tamamlayana kadar gelmiş bile olabilir) Atatürk'e saldırırsa bunun tek sorumlusu sizsiniz.Lütfen değerlerime saldırılmasına imkan tanıyan bu eylemden vazgeçiniz..(Ayça bilmem ne)

    Not: İspirto içmek isteyenlere şarap önerilir..


    Cevap Yaz
  • Sükûn Ve İnşirah
    Sükûn Ve İnşirah 22.04.2010 - 16:36

    bırakın sevelim..
    herşey zaten sizin istediğiniz gibi..her şey kontrolünüz altında..kurtardığınızı sandığınız ülkenin iktidarı da..devlet erki de..zihinler üzerindeki tedhiş edici etkileriniz..terörünüz..her şeyinizle kaimsiniz..size itiraz ediyor gibi görünenler bile sizden -ki bu bile nimettir sizin için-..her şey sizin korkmayın..kimsenin sizden bir şey istediği filan yok..buyrun bu han-ı iştiha da sizin..yiyin için..ne istiyorsanız onu yapın..her şey sizin için size göre ve siz tarafından..

    sadece kalbimiz sizin değil..onu alacak gücünüz de yok zaten..resulü seviyoruz..suç sayıyorsanız sayın..aba altından gösterdiğiniz sopğları bi tarafınıza sokmamız gerekiyorsa bunu da ona sayın..saygılı olmayı öğrenmezseniz öğretmesini de biliriz..seviyenize düşmek riskini bile gözardı edebiliriz emin olun..

    şurada insan gibi şiir okuyup..aşk terennümümleri yapıyoruz..bu günü de bize bırakın ya..hergün sizin zaten..hazımsızlık göstermeyin..saçmalayın..beni delirtmeyin..nezaketimin sınırlarını zorlamayın lütfen..


    @..

    Cevap Yaz
  • Lara Açanba
    Lara Açanba 22.04.2010 - 16:30

    'bir nim neşe say bu cihanın baharını
    bir sagar-ı keşideye tut lalezarını'

    ..yukarıdaki satırlar ufacık bir çocukken Duvarımızdaki bir (NEDİM)resminin altında yazılıydı.Anlamadan ezberlemiş ve büyülenmiştim.Hayranlıkla araştırmaya başladım...ve çocuk aklımla ulaşamamıştım..ama bir türlü söylemeden duramıyor ve öğrenmek istiyordum...öğrendiğimde karar vermiş olmalıyım ki!Fuzulİ İLE TANIŞTIM..VE DİĞERLERİ...NEFESİMİ TUTARAK OKUYOR VE ANLAMASAMDA YUTKUNUYORDUM...ARTARAK DEVAM ETMEKTE...ve insan şair olmadan yaşamamalıydı...inanmıştım..tek bir hedefim vardı...şiirin her daim sularında yüzebilmekti...hayat gariptir dostlar..bilirsiniz...her türlü dalga ile karşılaşırsınız ve tek feneriniz vardır...şiir..saygıyla eğiliyorum...büyük ustaların önünde...hala yutkunarak okumaktayım...büyülenerek

    Cevap Yaz
  • Que Sera Sera
    Que Sera Sera 22.04.2010 - 15:47

    tesekkurler Ayca Dereli :)

    sayende farkettim ki ,hitabenin icinde epeyce eski turkce kelime var..bana kalirsa bunuda recume etmek lazim. gunumuz ogrencileri sozluksuz okumakta zorlanabilirler ozellikle:))

    tesekkurler yeniden..

    Cevap Yaz
  • Que Sera Sera
    Que Sera Sera 22.04.2010 - 14:53

    //Sevgilinin bakışları kalbine saplanan ok gibidir. Bu, aşık için bir hediyedir.
    Peykan sözcüğünü korkarak söylemesinin bir nedeni de temrenin içindeki sudur. Çelikleşirken verilen su. Su dolu bir peykan yaralı gönle gelirse ona zarar verir. (Eskiden ağır hastalara, yaralılara su verilmezdi. Kuruyan dudaklar su ile ıslatılırdı. Çünkü su verilirse hastanın daha da kötüleşmesinden hatta ölmesinden korkulurdu.)
    Şair sevgilisinin kirpiklerini (peykanın) adını anarken korkuyor. Peykanın gelmesini istiyor ama ona yaralı gönlünün dayanamayacağını düşünerek korka korka söylüyor. Yaralı hastalara suyun azar azar verildiğini söyleyerek de durumunu açıklamaya çalışıyor.//






    o hale gelmis ki gonlum ,
    bir damla su fazla verirsen olecegim...
    yalniz dudaklarimi islat...

    gozbebeklerinden cikan ok..
    gozbebeklerime ve
    kalbime saplanir...
    basimi one egisim ondandir...


    tesekkurler mazi:)

    Cevap Yaz
  • Behruz Dijurian
    Behruz Dijurian 22.04.2010 - 14:46

    Dest bûsi ârzusuyle ölürsem dostlar
    Kûze eylen toprağım sunun anınla yâre su

    Fuzuli
    .....

    Be ruz-e vaghee tabut-e ma ze serv konid
    Ke mordehim be dagh-e boland balayi


    Vakıa gününde tabutumuzu serviden yapınız
    Ki ölmüşüz servi boylu birinin dağlamasından.

    Hafız-ı Şirazı
    Çeviri Farsçadan: bd



    behruz dijurian

    Cevap Yaz

Bu şiir ile ilgili 45 tane yorum bulunmakta