SU GÜNCESİ
I
su; bir kadının dudaklarından
bir şehir yaratmaktır
içine işler önce
ışıkları
kirli sokakları
köpek havlamaları
II
su; bir yol ayrımında deli dolu kucaklaşabilmektir
bir kolu doğu
bir kolu batı
ayakları yönsüzlüktür
III
su; her virajda şehri imrendirebilmektir
ışıklarına inat
yakalanmadan evlerine
saraylarını küçülterek öpüşebilmektir
IV
su; bir köye varabilmektir
uykudan uyandırabilmek
kirli ayakkabılarıyla
çocuklarının yol arkadaşlığına tutunabilmektir
V
su; bir öğrenciye bir isim sorabilmektir
siz-siz
biz-siz
VI
su; acı olanın içinden
boğulmayan balığı tutabilmektir
tırnaklarına siyah oje
diline sessizlik
anlamından acıya göz kırpabilmektir
VII
su; bir kadının gözyaşından
tuzu süzebilmektir
ekmek açlığıdır
yoksulluk sonudur
kaya parçasından öğütülmüş
sofrasına serili
aşk baharatıdır
VIII
su; baş ağrısına sığınaktır
kim uyur şimdi meraktan
derman dildir, bilinir
kokusu eldir, bilinir
sabah ola iyileşe
yüzüne şafağı serpebilmektir
IX
su; sevgiliye yazarken
sayıları yanlış yazabilmektir
zaman serseri
akrep deli
yelkovan divanenin biri
sor sevgiliye yaşını
sonsuzluğa delirebilmektir
X
su; susamışlığa susatmaktır
bak yine susadım
tenhayım
dilinde su biriktir, ömrüme
XI
su; matematik dersinin sonunda
iki kere ikinin
gel beni öp olduğunu öğretebilmektir
toplam; kıyı
çıkan; dil
bölünen; hiçbir ülke olmamaktır
XII
su; masaldır
bir varmış bir yokmuşken
bir kadının ayaklarına hal hal olabilmekmiş
su; masaldır
masalın taşını unutan kadına dönüp
kızgın bir sarılışı sunabilmektir
XIII
su; köfte ekmeğin arasına
ne konmalı onu bilmektir
yoksa köfte nedir onu mu bilmektir
dudak şiş
uçuk kebap
diş salatası yapabilmektir
XIV
su; vejeteryanlıkıtır
bir parça kuzu pirzola
papatya falı
yesem mi yemesem mi
yedirenin ellerinden
üçüncü hal seçeneğine katlanabilmektir
XV
su; pencereden dökülen hüzün çizgileridir
kar üşütür yine
rüzgar bırakmaz ağaç dalında
sevgili
yaprak şimdi ben miyim
yoksa
dudaklarının buğusu ile
bir coğrafya çizdirebilen midir
XVI
su; yüklü bir hayvanı sevebilmektir
heybesinde; hüzün, acı, keder
alıp yükünü taşıyabilmektir
XVII
su; sevdiğine bir isim takabilmektir
en sevdiğin hayvan-bitki
ardıç diyebilmektir
hem bir kuş
hem ağaç
dallı –kanatlı
ona
çürük omzunda bir yuva kurabilmektir
XVIII
su; kirpiğin kaşına değmeden
önceki anın gölgesidir
gözlerinin altına bir ben yerleştirebilmektir
aşkın en sevdiği şahıs ekini teninde tutabilmek
ben(i) gölgesinde taşıyıp
her kalp atışını
öpülesi alnına kazıyabilmektir
XIX
su; kendin için meraklanan birinin
varlığını bilmektir
her nefes alış derman olur
özlem, tenine sürülü merhem
onu yap, bunu ye, şunu giy
mevsim zaman değiştirip
hazanı bahara çevirebilmektir
XX
su; kalabalık bir cadde de ıslık çalabilmektir
kuş sesi
gök gürültüsü
araba kornaları
simitçi bağırışı
ardına bakıp
ıslığınla ısınana göz kırpabilmketir
XXI
su; kış mevsiminin çamı olabilmektir
beyaz ve yeşil
yalın kokuda iç çekiş
sevgilinin boynunda yol boyu
orman kokusu alabilmektir
XXII
su; çakıl taşlarının sürtünüşüdür
el ele
kol kola
sevgili olabilmenin ayaklarıdır
XXIII
su; ayrılmak için karar verebilmektir
hangi göle
denize
ırmağa
ama en çok kirlenmemek için
gireceğin suyu bilmektir
XXIV
su; en çok kaçmayı deneyebilmektir
yasaktan
aşktan
yasak aşktan
müebbetten mahkum
delilikten mahrum
ikisi de hangi aklın karıdır
aşkın yasasında olmayan
kanunlar yazabilmektir
XXV
su; şuan deli
XXVI
su; kaplumbağa hayatı yaşayabilmektir
(şairden öğrendim)
ağır
tedirgin
korunaklı
ya düşersem demeli
doğrulmak, yüktür, eziyettir
tutup kaldıranın hesabı az
sığınacak tek yeri kabuğu
bir damla su düşse
düşü olmayan kabuğuna çekilir
ağır
ve düşmeden adım atabilmektir
XXVII
su; kelebek hayatı yaşayabilmektir
(şairden öğrendim)
telaşlı
çabuk
oldu
bitti
ya ömrüm yetmezse
konmadık dal
almadık koku kalmasın
her an ki büyük bir ömürdür
yerleştirmeli
yemeği, içmeyi
aşkı, aşkı aşanı
en kısa sürede çok şeyi yaşayabilmektir
XXVIII
su; hem kelebeğin hem de kaplumbağanın
hayatını aynı anda yaşayabilmektir
ağır ve tela
düşüp devrilmeden
ama sonucuna ulaşma sevinci ile
aşk birazda ağır ağabeyler orkestrasıdır
hızlı şarkılar çalmayı sever
tedirgin ve çabuk
en sevilen hırsız halidir
aşk yakalanmayı sever
korunaklı ve oldu-bitti
korunan niye bitsin ki
su; kelebeğin hızı ve
kaplumbağa ağırlığında kavuşabilmektir
XXIX
su; sevişmenin duruluğundaki bir kıyıda
durup izleyebilmektir
çıkardığın elbiseyi
yattığın yatağı
sırt sırta verilmiş bir terlemenin
boncuk boncuk şehvetin görebilmektir
XXX
su; sevişmenin uçup giden halidir
nefes kesilir
birliktelik ve tadında bir bilinmezlik
sarhoşluk her bedenin harcı
iklim değişikliğine giden mekanın
uzayan gece saatlerinde
tik takların rahatsız edici gürültüsüdür
XXXI
su; kesik uçlu bir kalemle git demektir, yit, bit
Kayıt Tarihi : 12.6.2013 23:01:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

tebrikler!
TÜM YORUMLAR (1)