Sevda kaplar benliğini
Hasret kor gibi yakar
kavurur da yüreğini
ölümsüzlüğün iksiri
Dersin aldanırsın da
yeniden doğuş belle
ab-ı hayat tadında
içerken ah su gibi
Sular zehirlenmiştir
Zehir nehirlenmiştir
Oluk oluk akarken
Zehir damarlarında
Ölümüne hayat derken
Hayat bulur ölü bir ruh
Bin hayal asılır vicdan mahkemesinde
Yer yerinden oynar billah
Sanki tufan-ı Nuh
Kara sevda almış ise
kör olur görmez gözlerin
Vardığın her bir köşe
Onu anlatır hep sana
Onda bulduğun şeyler
ormanların kuytusunda
Zannedersin pınar gibi
Bakarsın hep su gibi
Ormanlar tutuşmuştur
Tutuşmuş kül olmuştur
Ne ceylanlar ne keklikler
Hepsi birden yok olmuştur
Yok olurken varım demek
Varlığa kara değil midir
Severken nefret görmek
İçe yara değil midir
Hayallerde kahbe sevda
Kurşunlara dizilir
Ruhum cenderelerde
Ezildikçe ezilir
Set çekmiş gibi dağlar
sanki sana engel olur
Ulaşmak zor gibidir
Yürek coşar sel olur
evrenin mucizesi gibi
gelir adama artık
içindeki sonsuz sevgin
taşkın ırmakların çağlayanında
Hep Akarsın su gibi
Dağlar dağdır oysa
Hepsi demirden bir ağ
Ne ot biter kayalarda
Nasıl yetişebilir bağ
Sen bakarsın gözlerine
Zannedersin bir göl
Vallahi çöl
Billahi çöl
İster öldür istersen öl
Kayıt Tarihi : 20.10.2006 04:07:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiiri Kazım Uzun Beyefendi'nin Su Gibi Şiirini okuduğum zaman kaleme aldım... Dokunaklı ve aşkın ve sevdanın safiyeti üzerine bina edilmişti... Ben zamane aşk, aşık ve maşuk denklemine bakarak bu şekilde ona bir cevap vermek istedim...

Sevgi ve saygılar....
TÜM YORUMLAR (1)