(evliliğimizin 50.yılı akşamında)
Bu akşam elli yılı geride bıraktık
Ömrümüzden alınan değil, ömrümüze katılan
Bir bardak su, bir dilim ekmek gibi paylaştığımız
Birlikte yaşayıp, birlikte yaşlandığımız
Kimi zaman taşlık, dikenlik
Kimi zaman güllük, çimenlik yıllar
Bu akşam geçmiş zamanın penceresinden
Gri bir yağmur bulutu gibi hüzün
Ve elli yılın anıları gelip geçiyor
Kara trenin ikinci mevki koltuklarında
Günler, geceler süren yolculuklar
Ya da bir kamyonun aynasından bakan
Solgun yüzlü, kara gözlü çocuklar
Bir ordugah çadırının gecesinde
Evdeki paranın kaç gün yeteceğini düşünmek
Derken acılar, ölümler ve ayrılıklar
Ama her anımızda sen vardın iyi ki
Sen yoklarımızı var ettin zengin gönlünle
Ve zorlarımızı kolay ettin sonsuz özverinle
Altı Nisan ve Yirmi dört Mayıs'da
Bahar kuzularıyla geldi çocuklarımız
Yumuk avuçlarında çiğ taneleri vardı
Ve saçları iğde çiçekleri gibi kokardı
Onlar şimdi kırlı yaşlarını sürmekteler
Ama birisi var ki, hep çocuk kaldı
He yıl güz yağmurları başlarken
Küçük, eflatun, mavi çiçeklerle gelir
Yaz yağmurları başlarken, alır başını gider
Üşümüş, kırgın ve boynu bükük
Bizim elli yıllık öykümüz böyle
Yalın, erdemli ve mutlu
Bundan böyle, ne olur bilinmez
Belki de uzun yıllar vardır önümüzde
Hani şu kimsenin yaşayıp, göremediği
Yine de herkesin bildiği
Sonsuz yıllar
Bir gün bana sorulursa derim ki
Seninle geçen yılların her anı güzeldi...
(19 Kasım 2009 - Bostanlı)
Sami YalçınKayıt Tarihi : 22.1.2014 15:49:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!