Su düşünü yaraladı, tamamlandı evrim
Sonunda bir mahur kırgınlığı olup çıktık
Dindiğimiz görülmedi, bu fırtına yıldızdan mı
Susuzluğumuz kanmasın diye,
yeni çöller aramaya gittiysek, esinti de seraptır
Yine de esenlikler diliyorum saçlarına
Oda müziği çelişsin diye kendini kanatıyor bıçak
Bilirim havada viyolonsel sesi kanatsızsa,
Kan ve su viran bir şarkıya başlayacak.
Wagner yada Şivan Perwer dinlenmeli bu saatte
Yalancıdır şahitliğim gözümden anlar gece
Parmak izimi alın “gitmek”le başladım şiire.
Solo keder çalıyor piyano, koro gözyaşı
Bilinçaltına itilen yol enstrümantal
Hayat sonat, gülmek konçerto, taş duvarlar opera
Taksim taksim ediliyor düşlerim, etsinler
Geçilen keman taksimi yitirdi ifadesini
İstanbul hükümlü, ben Taksim, o Pera
Zamanı gelince diyordun,
Yetmez mi uçurumdan dinlediğimiz faslın bedeli
Hadi kopup gidelim bu soysuz kentlerden.
Gör işte kanayıp duruyor karanfilimiz gülümüz
Şimdi engin denizlere açılmak kurtarır bizi
Toprağı satanlara sermaye olmasın ölümüz
Suya inecek son vahiy, kim bilir bu kelamı
Beni dinsiz eden mavidir, mavzer sesidir.
Yitip gitsin sözcükler yeter bir dost selamı
Flütlere haber salınsın başlıyor resital
Dokuz milimetre çapında bir mermi, sorgu, sual
Resimlerde zikir ve kaos, kırbaçlanıyor tuval
Su düşünü yaraladı, tamamlandı evrim
Tam bağımsız bir ölüm istiyorum kendime
Yakama bir ilayda, sesime meneviş bir ırmak
Sonrası malum kırılmak, kırılmak, kırılmak..
Tangoyla giderim gidersem, beyaz giyerim sonra
Tanımlansın bu uzaklık, ben Fizan, o Pera
Kayıt Tarihi : 23.1.2003 22:25:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!